Milletvekilli genel seçimleri hızla yaklaşıyor.
Partilerde şimdiden ufak ufak hazırlıklarına başlamış görünüyor.
Özellikle seçimin iddialı partilerinde vekil adaylığı için ismi geçenleri görmeye başladık.
Kah parti salonlarında, kah partilerin etkinliklerinde tanıdık yüzler ortaya çıkmaya başladı.
***
Bu isimler yıllardır bildiğimiz isimler.
Hep vekil listesinin bir ucundan tutmaya çalışan kişiler.
Bu seçimde de şanslarını deneyecekler.
Belki de seçilecekleri yerden listeye girmeyi bu kez başaracaklar.
Belli mi olur!
***
Ancak bizim partilerde listedeki isimlerin kaderi genel merkezlerin elinde olduğu için, pek çok kişi hüsrana uğrar her seçimde.
Genel merkeze bir şekilde girmiş, kendisini kabul ettirmiş, ya da genel merkezin kabul edebileceği bir torpili bulabilmiş isimler daha önde olur.
Buna rağmen dahi listenin sonlarına ancak yazılan adaylar vardır.
Partiler için bu yüzden seçim stratejileri falan çok etken değildir.
Bu seçimde de bu durumun aksinin yaşanacağını söyleyemeyiz.
Her üç partide de genel merkezlerin tasarrufundakiler listelerin başına kurulacak.
Partilerin genel merkezleri de seçmene 'buyurun seçin!' diyecek.
Bizlerde ideolojimize göre parti genel merkezlerinin dayattığı isimleri gidip bir güzel seçeceğiz...
***
Önümüzdeki yıl yapılacak olan seçimlerde elbette yine böyle olacak.
Ancak biz yine de hangi partinin nasıl bir strateji belirlemesi gerektiğine bakalım.
Her ne kadar çok üzerinde durulmayacak olsa da;
Eskişehir'in siyasi yapısı bazı gerçekleri de içerisinde barındırıyor.
Örneğin;
CHP'de kuşkusuz Büyükerşen, Ataç ve Kurt'un önemli bir ağırlığı var.
Bu ağırlık seçmen üzerinde de kendisini hissettiriyor.
Bunu son seçimde çok açık bir şekilde gördük.
Her üç isimde sandıktan çok rahat çıktılar.
Bu isimlerin listelere empoze edeceği adaylar şehirde tutacaktır.
Bu yüzden belediye başkanlarının söz sahibi olması, CHP'yi seçimde öne çıkarır.
Ancak, birde işin teşkilatlar kısmı var!
Teşkilatlar kendi içerisinden çıkmayan adaylar karşısında "çalışmıyoruz" restini çekebilirler.
Fakat bu restin bahsettiğimiz kişilerin kentteki gücü karşısında çok etkili olacağını da sanmıyoruz.
Bakın daha şimdiden Yılmaz Hoca; "Teşkilatlar beni kabul etmedi!" demeye başladı bile!
Bu yüzden CHP genel merkezinin ilk önce üç başkana danışması muhtemel olacak.
Olursa mutlaka en az iki isim listede yer alacak.
Ancak, başta bahsettiğimiz durum yeniden ortaya çıkabilir.
Parti lideri; "Bu adam bana lazım, Eskişehir'e yazıyorum" derse çok fazla itiraz bulacağını düşünmüyoruz...
Hatta parti merkezi üç başkana;
"Siz Eskişehir'de güçlüsünüz, bizim adayımızın arkasına sizin istediğiniz isimleri yazarsak, bu kez üçü çıkaran biz oluruz" algısını koymaya çalışabilir!
Bilemiyoruz...
***
Ak Parti'de düzenin devam etmesi gerektiği görünüyor...
Son yerel seçimde Büyükşehir Meclisi'ne Ak Parti'nin daha çok isim sokması, genel seçimlerde seçmenin yine Ak Parti ağırlığında tercih yapabileceğini açıkça ortaya koyuyor.
Yani Ak Parti seçmeni ülke ve kent politikalarının devamını sandıkta isteyebilir.
Buna rağmen parti genel merkezi son iki seçimde olduğu gibi, yine listenin başına umulmadık bir ismi getirir mi?
Onu da bilemiyoruz...
HHH
MHP bu kez stratejik bir seçim yaşayacak.
MHP için kendi içerisinden çıkacak bir isim, büyük oy patlaması yapabilir!
Kontenjan aday ise MHP'nin bilinen oyunun üzerine çok fazla koyamayacağını da söyleyebiliriz.
Genel merkez bu gerçeği dikkate alır mı, bu da meçhul...
***
Dediğimiz gibi;
Şehrin gerçekleri bunlar...
Ancak top her zaman olduğu gibi genel merkezlerde.
Bakalım bu kez parti merkezleri Eskişehir'i Eskişehir'e bırakacak mı?
Yoksa;
"Benim adaylarım liste başı olacak" diyerek yine Hamamyolu'ndan vilayeti bulamayacak kişileri Eskişehir'in tepesine mi koyacak?
Bekleyip göreceğiz...
