
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
GENEL SEÇİM FIRSATTIR
Genel seçime katılacak olan partilerde, kimler aday olacak, önümüzdeki günlerde görülecektir. Ancak aday adaylarının, çokluğu dikkat çekti. İş, sanat, spor, siyaset ve basın dünyasından, 6 bin kişi, AKP'den aday olabilmek için başvuruda bulundu.
Ayrıca Haziran'da, yapılacak genel seçimlerde, milletvekili aday adayı olmak için. İstifa eden bürokratların sayısı, 500'ü buldu. Çoğunun tercihi ise AK Parti oldu.
Elbette iktidar partisine, bu kadar müracaatta bulunulmasının, neden/nedenleri vardır. Ancak geçmiş yıllardaki seçim sonuçları değerlendirildiğinde, seçime katılan bürokratların, büyük çoğunluğu, milletvekili olamadı ama belli makamlara geldikleri görüldü.
Şu bir gerçek ki çok partili dönemde, bazı politikacılar, milletten çok, yandaşlarına, akraba, dost ve dava arkadaşlarına hizmet etti. Kamu kurum/kuruluşlarının imkân ve olanaklarını, yakınlarının ve dava arkadaşlarının, hizmetine sundu. Ya da haksız ve yanlış politikalarla, devlerin imkânlarını çar-çur ettiler.
Her iktidar değişikliği, bürokrat atamalarında etkili oldular. Devlet makamlarına kariyer sahibi insanları değil de, kendi davalarına hizmet eden veya edecek kişi/kişileri atadılar. Dürüst, çalışkan, başarılı, girişimci ve yatırımcı gibi, kriterlere sahip insanları da görevden alarak, adeta cezalandırdılar.
Çok partili dönemde, her iktidar, üretimden çok dış ve iç borçlanmayı tercih etti. Bütçe, dış ticaret ve cari açıklar sürekli arttı. Siyasi çıkarları için gereksiz yatırımlar yapıldı. Sonuçta da hepsi atıl kaldı. Devletin katrilyonlarca lirası da çar-çur edildi.
Her gelen iktidar, eğitim sistemini değiştirdi. Konsolide bütçede eğitime ayrılan pay sürekli azaldı. Öğretmen okulları kapatıldı. Her meslekten, öğretmen ataması yapıldı. .Öğretmenleri, sosyal kültürel, ekonomik ve özlük hakları üzerinde, pek çok vaat yapıldı ama hiçbiri de gerçekleşmedi. Hatta siyaset ve ideoloji, okullara kadar girdi. Sonuçta da eğitim sistemi ve uygulanan programlar, yaz-boz tahtasına dönüştü.
Politikacılar, seçimler öncesi kırsal kesime de, pek çok vaatte bulundu ama hiçbiri gerçekleşmedi. Tarım, her geçen gün kan kaybetti. Köylünün ürününe, Ankara'dan taban fiyatı verildi. Maalesef, politikacılar, siyasi çıkarı için, maliyet ve fiyat ilişkisini, hiç dikkate almaksızın, köylünün ürettiği ürünün fiyatını, sürekli baskı altında tuttu. Son yıllarda, bazı ürünlere konan kotalar ise, kötü gidişin tuzu biberi oldu.
Ülkede, yasalar ve yönetmelikler varken, icraata, uygulamalara ve yatırımlara "POLİTİK" ve "ELİT" güçler hâkim oldu. Milletvekilleri, görevlerini, yasama organında icra etmesi gerekirken, devletle ilgili, her türlü icraat, uygulama ve hizmetin, içinde yer aldılar veya müdahalede bulundular. Devlette çalışan personelin, her türlü icraatının önünde engel teşkil ettiler. Dava arkadaşları ve yakınlarının, kanunsuz işlerini yapmaları için, bürokratları zorlandılar, yapmayanları ise ya görevden aldılar, ya da sürgün ettiler.
Siyasi iktidarın atadığı bürokrat, iktidarın verdiği güçle, görevini yasa ve yönetmeliklere göre değil de ekseriyetle, istediği şekilde gerçekleştirdi. Görevden alınan bürokrat ise, moral çöküntüsü içinde görevinde, ya başarılı olamadı; ya da yapması gerekenleri bilerek aksattı. Kurumlara da, güvensizlik hâkim oldu. Kurum/kuruluşlar da, var olan huzur da ortadan kalktı
Velhasıl yıllardır, Türkiye'de bazı politikacılar, mevcut düzeni bozduğu gibi, sorunların çözümünde ve gelişmelerin önünde de engel teşkil etti. O nedenle de Devlete, siyasete, partiler ve demokrasiye de itibar ve güven kaybettirdiler.
Elbette tüm dünyada, siyaset ve siyasetçi, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Demokrasi de partilerin ve siyasetçilerin varlıklarının nedenidir. Siyaset ise sorun çözme sanatıdır. Ancak Türkiye için, aynı şeyleri düşünmek ve söylemek biraz zor. Çünkü Türkiye'de, siyaset ve siyasetçi, Türkiye'nin gelişmesinin ve sorunlarının çözümünün önünde ciddi bir engel olduğu gibi, sorun yaratan taraftır da.
Eskişehir'de de yıllardır, tablo aynı oldu. Siyasi parti il teşkilatları, kentin sorunları ile ilgilenmediği gibi, genel merkezler gibi çalıştı. Eskişehir'i, temsil eden milletvekilleri ise kendi aralarında takım ruhu yaratamadılar.
Eskişehirli seçmen ve siyasi partiler, yeniliklere açık, kısır çekişmelerden uzak duran, gerginlik yaratmaktan da kaçınan,.kısa vadeli değil, uzun vadeli düşünen,. kendine özgü bir kişiliği olan, sürekli pozitif düşünen, olay ve gelişmelere, yeni bakış açısı kazandırabilen, baskı altında bile kontrolünü kaybetmeyen, kendi kendini disipline eden, herkese, aynı oranda saygılı, ufku geniş, adayları, tercih edilmelidir..
Eskişehir'de, icraat ve uygulamalarda, başarı bekleniyor, üretimin ve yatırımların ivme kazanılması da isteniyorsa, İsteniyor. 2015 yılında genel seçim, Eskişehir için, ciddi fırsattır. Parti gözetmeden, Kente, takım ruhunu geliştirecek, Özellikle de, "DOĞAL LİDER" ve "BAKAN" olabilecek, Eskişehirli adaylar, TBMM'de, Eskişehir'i, temsil etmelidir.