
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Gerçek üzerine oturmayan stratejinin karşılığı da olmuyor işte!
Mahalli seçimler öncesi, AK Parti Tepebaşı’nda seçim stratejisini “Ahmet Ataç’ı HDP ve terör örgütü ile ilişkilendirme” üzerine kurdu.
2-3 yıl öncesine ait bir televizyon programında, HDP’nin yasal olarak faaliyet sürdüren bir parti olduğuna ilişkin sözleri, önü ve arkası kesilerek “Ahmet Ataç terör örgütüne destek veriyor” propagandasına dönüştü.
Tepebaşı bölgesindeki tüm mahallelerde, Ataç’ın terör örgütünü desteklediğine ilişkin broşürler kapı kapı dağıtıldı.
Seçimin sonucunda Ahmet Ataç, AK partili rakibine 35 bin oy fark attı.
Seçimi 15 puanlık açık ara bir oy farkı ile kazandı.
Böylece, AK Parti’nin Tepebaşı’nda, Ahmet Ataç’ı terör örgütü ile ilişkilendirme üzerine kurduğu seçim stratejisinin seçmende karşılık bulmadığı çıktı ortaya.
Hatta…
Aynı stratejinin Tepebaşı seçmeni üzerinde tam tersi bir etki yaratarak, Ataç ve CHP lehine bir sonuç doğurduğu anlaşıldı.
xxx
önceki gece Ekrem İmamoğlu’nu katıldığı televizyon programında izlerken, Cumhurbaşkanına yönelik söylediği “Gelin birlikte yönetelim” sözleri bir anda, önü ve arkası kesilerek, sosyal medya üzerinden “Fetö ve PKK’ya açıkça mesaj gönderdi” propagandasına dönüştürüldü.
AK Partili önemli isimler dahil, önü arkası olmayan söz üzerinden hareketle “CHP-PKK-FETö ittifakı aleni bir şekilde ortaya çıktı” paylaşımları yaparak, İmamoğlu’nu terör örgütleriyle ilişkilendirme stratejisine sarıldı.
Kısacası…
Seçim öncesi Tepebaşı’nda Ahmet Ataç’a yönelik yaşanan yalan rüzgarının bir benzeri, bu kez Ekrem İmamoğlu için yaşanmaya başlandı…
Görünen o ki AK Parti İstanbul seçim stratejisini, Ekrem İmamoğlu’nun terör örgütleriyle ilişkilendirme üzerine kuracak…
Tıpkı Tepebaşı’nda yaptığı gibi…
Seçimin sonuçları bu stratejinin Tepebaşı’nda hiçbir işe yaramadığını ortaya koydu.
Aynı strateji büyük ihtimalle İstanbul’da da bir işe yaramayacak…
Zira…
Gerçeği barındırmayan bir stratejinin seçmen nazarında karşılığı pek olmuyor.
Yaratılmak istenen algı, kendi seçmenini tatmin etmekten uzağa gidemiyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Kimin seçilip kimin seçilmeyeceğinden sana ne ki?
Seçim öncesi işi gücü bırakıp, kimin belediye başkanı olup olamayacağına kilitlenenler vardı.
Belediye seçimleriyle yatıp, belediye seçimleriyle kalkıyorlardı adeta…
Desteklediği adayın kazanmasıyla yaşamın süreceğini, kaybetmesiyle kıyamet kopacağını düşünürcesine bir ruh haline bürünmüştü her biri.
İşte sözünü ettiğimiz bu insanlara yönelik bir yazı kaleme almıştık seçimden günler önce.
Seçilenlerin zaten belediye başkanlığı koltuğuna oturacaklarını, seçimi kaybedenlerin ise zaten kötü olmayan eski yaşamlarına döneceklerini dile getirip:
-“Sen onların seçilip seçilemeyeceğini, bu denli ve ruh hastası olmuşçasına niçin merak ediyorsun ki? Sen birilerinin seçilmesi, birilerinin seçilmemesi için bu denli niçin kendini yırtıyorsun ki?
Sen kendine bak! Kendi derdine yan arkadaş!
Onlar en kısa sürede eski rahat yaşamlarına döner. Sen ne olacaksın? Seni nasıl bir hayat bekleyecek haberin var mı? Var mı bu konuda bir fikrin, bir endişen, bir korkun?” diye sormuştuk.
Dün, yukarıda tarifini yaptığımız kişilerden biriyle sohbet etme imkanı bulduk.
Seçim öncesi bütün işini bırakmış, kendisini seçime kilitlemiş, seçim sonuçlarını zihninde adeta ölüm-kalım mücadelesine dönüştürmüş biriyle…
Söylediği ilk laf “Seçimden sonra baktım kazananlar son derece mutluydu. Kaybedenler ise üzüntüden kahrolmuyordu. Herkes hiçbir şey olmamış gibi yaşamına geri döndü. Olan bize oldu. Ne arayan var ne soran. Boşuna kendimizi yırtmışız. öylesine pişmanım ki, bundan sonra ne parti için ne de birinin seçilmesi için parmağımı dahi oynatmam. ” sözleri oldu.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Prof Dr Aras bakın ne diyor Kömürlü Termik santral için…
“Financial Times'da geçtiğimiz hafta çıkan bir haber oldukça ilginç geldi, özelliklede Eskişehir Kamuoyunu son günlerde meşgul eden termik santralle ilgili olduğu için haberi ve yorumlarımı paylaşmak istedim.
Alman Hükümeti, kapatılan kömürlü santrallerin çevreye ve ekonomiye olan etkilerini hafifletebilmek İçin 40 Milyar Euro Bütçe Ayırdı.
Bakın burası çok önemli çevre üzerindeki etkileri yok etmek için değil, ekonomi ve çevre üzerine olan etkileri hafifletebilmek için 40 Milyar Euro harcayacak.
Bu eylem planı; Avrupa’nın en büyük ekonomisi olmasına rağmen Almanya'yı kullandığı kömürden kurtarmak için gösterilen çabanın parçası. Kömür santralleri 2018 yılında Almanya’da kullanılan elektriğin %40’ını üretti.
Alman hükümetinin Ocak ayında atadığı komisyonun hazırladığı plana göre, tüm kömür santralleri 2038‘a kadar kapatacak. Kömür santrallerini devre dışı bırakma teklifi hem sanayinin hem de çevre hareketinin desteğini kazandı.
Şimdi şu 2 sorunun cevabı çok önem arz ediyor.
-Neden gelişmiş ülkelerin terk ettiği enerji üretim sistemlerini bizim ülkemiz tercih ediyor?
-İçinde Bulunduğumuz Milenyum çağında neden felaketler çağına dönme çaba ve gayreti içinde oluyoruz?”
Yukarıdaki paylaşım, kişisel sosyal medya hesabı üzerinden Prof Dr Haydar Uras’a ait…
Israrla Eskişehir’e Kömürlü Termik Santral kurmak isteyen, yapılan uyarılara ve olabilecek felaketlere rağmen bu ısrardan vazgeçmeyen ve bunun için sondaj çalışmalarına bile başlayanlardan bu iki sorunun cevabını alabilir miyiz acaba?
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Biraz da gülmek lazım
Trafik polisi Temelin kullandığı arabayı durdurur ve:
-Sizi tebrik ederim beyefendi, bu günkü kontrollerimizde emniyet kemeri takan tek sürücü sizsiniz bu yüzden size üçüyüz milyon lira ödül vereceğiz, ne yapmayı düşünüyorsunuz, demiş.
Temel:
-Hemen cidup bi ehliyet alacağım demiş.
-Ne! senin ehliyetin yok mu? demeye kalmadan yandan Fadime söze girmiş:
-Siz ona bakmayin memur bey içince hep böyle sapıtıyi Polis iyice sinirlenmeye başlamış.
Derken arkadan dursun:
-Ula ben size demedim mi çalıntı arabayla yola çıkmayalım başımıza bi iş gelir diye.
Trafik polisi iyice zıvanadan çıkmış ve bagajdan idris atlamış:
-Noldi uşaklar geçtik mi siniri?