-Başbakan Binali Yıldırım'ın Eskişehir'de Büyükerşen'i Tülomsaş üzerinden eleştirmesini çok şık bulmadım.
Hatta...
Gereksiz de buldum.
Zira...
Başından beri Büyükerşen'in Tülomsaş üzerinden eleştirilmesini, Tramvayları niçin Tülomsaş'a yaptırmadığı eleştirisini gereksiz buluyorum.
Çünkü...
Bu eleştirinin Tülomsaş'ı düşünmekten çok,siyasi olduğunu ve yıllardır süren bu eleştirinin de artık kabak tadı verdiğini tahmin ediyorum.
Öyle ya...
Bu gün Başbakanlık koltuğunda oturan Binali Yıldırım bu ülkede yıllardır Ulaştırma Bakanlığı yaptı.
Devlet Demir Yolları kendisine bağlı idi.
Bir talimatı ile Tülomşaş bu gün bulunduğu konumdan daha yukarılarda olur, iş yetiştiremez hale gelir ve Belediyenin Tramvay ihalesine dönüp de bakma gereği bile duymazdı.
Haa... Mesele Eskişehir'in kaynaklarının Eskişehir'de kalması meselesiyse, benzeri bir durum AK Parti cenahında da neredeyse hastalık halini almış vaziyette.
Örneğin, sırf belediye işletiyor diye o cenahın,Vilayetin ya da kurumların düzenlemiş olduğu iftar ve benzeri organizasyonlarının hiç birnde, masalarda Kalabak suyu göremezsiniz.
Çünkü, özellikle olmaması için bir gayret vardır.
"Bu şehrin suyu" diye kesinlikle bakılmaz olaya.
Birinin 50 kuruş, diğerinin 50 milyon dolar olması hiç önemli değil.
Sonuçta güdülen zihniyet siyasetin ta kendisidir ve bu zihniyet Tülomsaş örneğinde de, Kalabak suyu örneğinde de "Eskişehirliliğin" resmen önüne geçmiştir.
-Başbakan Yıldırım'ın Tülomsaş üzerinden Büyükerşen eleştirisine CHP'den gelen "Yılmaz Özdil makaleli" tepkiyi de şık bulmadım.
Hatta gereksiz ve acemice buldum.
Elbette Başbakan Yıldırım'ın sözlerine bir cevap verilecekti ama bu cevap bence bir köşe yazarının yazdığı yazıda söylediklerinden ibaret olmamalıydı.
Koskoca parti Başbakan'ın sözlerine cevap olarak "Ben ne söylersem söyleyeyim Yılmaz Özdil'in söyledikleri kadar güzel bir şey söyleyemem"durumuna düşmemeliydi.
Cevap olarak gazetelere Yılmaz Özdil'in yazısını ilan olarak vererek insanların kafasında "Yılmaz Özdil iyi ki bu yazıyı yazmış. Yoksa CHP Eskişehir'de Başbakan'a cevap veremeyecekmiş. Artık bundan sonra gelen her eleştiri karşısında cevap olarak Özdil'in kitabı mı karıştırılır" düşüncesi oluşturulmasaydı.

Kısacası CHP böyle biryöntemle cevap verme aczi içine hiç düşmeseydi.
Netice itibarıyla...
Başbakan'ın Tülomsaş üzerinden gereksiz ve siyaset kokan gereksiz eleştirisi ile başlayıp, CHP'nin buna verdiği Yılmaz Özdil yazılı gereksiz ve komik cevabı ile devam eden bir polemik Eskişehir'i 9 günlük tatil boyunca ve gereksiz yere meşgul edip durdu...
......

Büyükerşen'e göre Binali Yıldırım kabinenin en iyi bakanıydı ama...

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in AK Partililer ile yıldızı pek barışmıyor.
AK Partinin kurulduğu 2002 yılından beri durum böyle.
İstisna sadece 2 isim vardı AK Partide Büyükerşen'in yıldızının barıştığı.
Biri Nabi Avcı, diğeri ise Binali Yıldırım.
Nabi Avcı ile Anadolu Üniversitesi'nde mesai arkadaşlığı yapmıştı Büyükerşen.
İyi de bir dostlukları vardı.
Ne Büyükerşen Nabi Avcı'yı eleştirdi yıllarca ne de Nabi Avcı Büyükerşen'i.
Ne Büyükerşen Nabi Avcı'yı AK Partili gibi gördü, ne de Avcı Büyükerşen'i CHP'li gibi.
Arada kendilerini kavga etmeye zorlayanlara rağmen birbirleriyle hiç kavga etmediler.
Hatta...
Her ikisi birden "Hocalar kavga etmez konuşur" diyerek, aralarında var olan münasebeti koruyacaklarının da sinyallerini verdiler.
Yılmaz Büyükerşen ile Nabi Avcı arasında bu anlattığımız mevcut durum sürüyor.
Zaman zaman birbirlerine karşı ince dokundurmalar olsa bile, ne Büyükerşen Avcı hakkında, ne de Avcı Büyükerşen hakkında olumsuz bir şey söylemiyor.
Her ikisi de:
Birbirlerine laf geçirip,ulu orta eleştirmiyor.
Dahası:
Karşılıklı seviyeli tutumları başladığı şekliyle devam ediyor.
Gelelim Büyükerşen'in Binali Yıldırım arasındaki duruma.
Binali Yıldırım yıllarca Ulaştırma Bakanlığı yaptı.
Bakanlığı süresince, Ulaştırma Bakanlığı ile Büyükşehir Belediyesinin de zaman zaman müşterek çalışmaları oldu.
İşte bu dönemlerde, hiç bir AK Partili ile yıldızı barışmayan Yılmaz Büyükerşen Binali Yıldırım'ı kabinenin en başarılı bakanı olarak yorumluyordu.
Özellikle Demiryoluna vermiş olduğu önem nedeniyle kendisini son derece başarılı buluyor ve bunu da her yerde açık açık söylüyordu.
Buna rağmen...
Binali Yıldırım'ın Büyükerşen'e olan yaklaşımı aynı şekilde hiç olmadı.
Bakanlık yaptığı dönemde birçok kez Eskişehir'e gelip gitmesine rağmen hiçbir zaman Büyükerşen ile biraraya gelmedi örneğin.

Hatta...
Dönemin AK Partili Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerini ziyareti sırasında, Eskişehir'in son yıllarda göstermiş olduğu gelişimi bu belediyelerin hizmetlerine ve Hızlı trene endeksledi.
Bu yolla,bir anlamda Büyükşehir'i es geçti.
İşte aynı Yıldırım Başbakan olarak ilk kez geldiği Eskişehir'de yine Tülomsaş üzerinden Yılmaz Büyükerşen'e göndermede bulundu.
Yani...
Aynı tavrını devam ettirdi.
Yukarıda da söyledik.
AK Partililer ile yıldızı barışmayan Büyükerşen için 2 isim ayrıcalıklıydı.
Biri Nabi Avcı, diğeri Binali Yıldırım idi.
Nabi Avcı Büyükerşen için hala ayrıcalıklı görülüyor.
Ancak...
Binali Yıldırım için aynı durum, bundan böyle söz konusu bile olmayacak gibi görünüyor.
.....
Bahçeli Eskişehir'i de kaybetti...
MHP genel merkezi, aralarında Eskişehir'in de olduğu bazı illerin yönetimini görevden aldı.
Eskişehir il örgütü niçin görevden alındı anlamak mümkün değil.
Zaten Bahçeli yönetimini her şeye rağmen tolere etmeye çalışan az sayıda partili vardı Eskişehir'de.
İl yönetimi de bu saydığımız az sayıda ki guruba giriyordu.
Ama görevden aldı MHP genel merkezi bu yönetimi.
Genel merkeze bayrak açmışlığı yoktu halbuki il yönetiminin.
Genel başkan Bahçeli'ye baş kaldırmışlığı falan da yoktu.

Fakat buna rağmen alındı görevden.
Ne diyelim?
Bu son hareketle Bahçeli Eskişehir'de az sayıda da olsa taraftarını tamamen kaybetti.