Demokratik Toplum Partisi, 22 bağımsızla TBMM' girdi. Yemin töreni öncesi, DTP' li milletvekili Ahmet Türk ve bazı DTP milletvekilleri, birleşim açılmadan önce, Genel Kurul salonuna gelen, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, yanına giderek tokalaşması, alkış aldı. Bu gelişme ile de gerilim beklentisi boşa çıkmış oldu.
Başbakan Erdoğan'ın, Bayburt mitinginde, MHP ve DTP' ye yönelik söylediği "Meclis'te kavga edebilirler" sözlerine de MHP ve DTP, tokalaşarak böylece yanıt vermiş oldular.
Ancak bu barış, ne kadar sürer zaman gösterecektir. Çünkü AB' Türkiye'de Kriz: Avrupa yolunda, yeni bir engel mi" başlıklı raporunda, Türkiye'de 22 Temmuz seçimleri öncesinde yaşanan gelişmeler değerlendirildi. Raporun "Kürt sorunu" başlıklı bölümünde DTP' nin de AKP ile benzer bir kader paylaştığı, zira iki partinin de anti-Kemalist olarak görüldüğü ifade edildi. Bu tanımlamanın, DTP için kısmen doğru olduğu kaydedilen raporda, "Çünkü şu açık bir sır ki parti bir şekilde PKK'ya bağlı" denildi.
Hiç şüphesiz, bu bağlantı ve DTP' nin, TBMM' deki her hareketi, hatta milletvekillerinin her söylemi, dikkatle takip edilecektir. Nitekim Mardin Milletvekili Türk, kafalarından geçmeyen şeylerin yazılıp çizildiğini ifade ederek, gazetecilerin, kendilerine gösterdikleri ilgiden de rahatsız olduklarını söyledi.
Başbakan Sayın Erdoğan'ın, Kürt sorunu ile ilgili açıklamalarını, DEHAP, DTH ve DTP tarafından, Türkiye'de, yeni bir dönemin başlangıcının, güçlü bir mesajı olarak tanımladılar. Ve " Kuşkusuz bu demokratik çıkışın, bir devlet politikası olup olmadığı, ya da bir devlet politikasına dönüşüp dönüşmediğini zaman gösterecektir" diyerek de, gelişmelere, kuşku ile baktılar.
Önümüzdeki aylarda, DEHAP ve DTH' gibi, DTP' de, Türkiye'yi de kamplaşmalara, hatta çatışmalara neden olacak isteklerde bulunacaklar mı bilinmez ama Böyle bir tablo, hem Türkiye' ye, özellikle de DTP' ye zarar verir. Toplumda, kutuplaşmayı ve gerginlikleri artırır.
Öte yandan geçmiş yıllarda, gerek PKK, gerekse, DEHAP ve Demokratik Toplum Hareketi, Başbakan'ın, bu vaadinin takipçisi olacaklarını açıkladılar ve ,"Biz iyi niyet gösterdik, ateş kes ilan ettik ama Başbakan, verdiği vaatleri yerine getirmedi ve bize silahlı mücadeleden başka seçenek bırakmadı."diyerek, gerçek niyetlerini ortaya koymuşlardı. İnanıyoruz ki DTP aynı yanlışlık içine düşmez, söyledikleri gibi, "UZLAŞMACI" bir tavı içinde olurlar. Ayrıca AKP, ülke genelinde hemen her ilde, birinci parti oldu. Bu durum ülkemizin sorunlarını çözmek için ciddi bir fırsattır. Bu fırsatı çok iyi değerlendirmek ve kutuplaşma yaratmadan da sorunları çözmek mecburiyetindeyiz.
Aslında Türkiye'de, "ETNİK" sorun yok. Sosyal, kültürel, ekonomik ve demokratik haklar gibi sorunlar var. Ancak bu sorunlar, yalnız Kürt kökenli vatandaşlarımızın değil, ülkedeki tüm etnik grupların da, sorunu olarak ortada.
Şu bir gerçek ki, Kürt kökenli vatandaşlarımızın, büyük çoğunluğu ve diğer etnik grupların tamamı, her zaman ,"ÜNİTER" ve "ULUS" devlet ilkesine bağlı kaldı. Bugün de bağlıdır. Bunu da her fırsatta dile getiriyorlar.
Bu hususta, kimsenin kaygısı da yok
Dünyamızda, birçok etnik gruptan oluşan, tüm devletlerde de durum böyle. Nitekim pek çok etnik grubu bünyesinde barındıran ABD'de, Afrika-Amerikan denen siyah derili insanlara, tanınan özel bir hak var mı? Veya İngiltere'de insanlar, sırf İskoç olduğu için, imtiyaz talep edebilirler mi?
Türkiye'de de hiçbir etnik gruba, diğerlerinden farklı ve özel bir statü verilemez.
Türkiye' de, etnik yapısı ne olursa olsun, insanlarımız birbirini sevmek ve işbirliği içinde sorunları çözmek, en önemlisi de TBMM' deki tüm partiler ve milletvekilleri bu alanda örnek olmak zorundadır. Çünkü etnik önyargı ve nefret, ülkemiz insanı için felaket olur.
Batılılar, yıllardan beri, Türkiye'de etnik ve mezhepsel çatışmaları körükleyerek, menfaatlerini kollamayı ve korumayı, temel politika olarak benimsemişlerdir. Maalesef Türkiye' yi, bir çatışma içerisine sokmayı, kendi menfaatlerine uygun gören ülkeler var.
Oysa Türkler ve Kürtler, asırlardır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış, kız almış ve kız vermiştir. Kardeşçe yaşamak ve var olan sorunları da, birlikte çözmek varken, kavga etmek veya huzursuzluk yaratmak, kimseye yarar getirmez.
DTP ve MHP'nin, bunun farkında olması ve bunun sonucu olarak da el sıkışmaları, gerilimi azalttı. Gelecek açısında da umut verdi.
