7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

GÖÇ GENE

Belh'ten başlamıştı sırlar hâkimi Mevlâna'nın göçü.
"Susayan suyu arar,
Su da susayanı."
Anadolu kuraktı, bozkırdı..
ve beklemekteydi gönlünü dolduracak rahmeti.
Sesler yankılanıyordu Horasan diyarından:
"Kervan başının, kervanın kalkmak üzere olduğunu haber veren çanların sesini duyuyor musun?
O tarafta nice yol arkadaşımız,
Nice dostlarımız var,
Hepsi bizi bekliyor."
Tekmil Anadolu yepyeni baharlar hazırlamıştı kutlu gelişe.
Dağlar donanmış, ırmaklar süslenmişti.
13. yy Anadolu'sunda dert büyükse, derman da büyüktü.
Türk aydınlığı yayılıyordu her şehre, her köy ışıldıyordu yıldızlar misali.
İlâhi teveccüh yeni bir kuruluş için görevlendirmişti, Alpleri , erenleri...
Muştuluyordu; gönül kardeşliğini,
kan kardeşliği.
"Yabancı bilmeyin beni, ben de bu evdenim.
Sizin diyarlarda kendi ocağımı aramaktayım.
Hintçe söylüyorum, ama aslım Türk'tür."
Sözdür Türk'ü bağlayan, yolunu açan, iç dinamiklerini harekete geçiren, gönlünü okşayan. "Önümde kendi ayran tasım oldu mu, Tanrı'ya and içerim ki, kimsenin balını düşünmem."
Bizi daha güzel anlatacak bir söz söylenmedi bunun üzerine...
Her şey durmadan yol alıyor, göçüp, tekrar başlıyordu
"Yolcu, kalbini bir mola yerinde koyma,
Ki, yorulmayasın, seni çekip götürdüklerinde..."

Hayat yolunda insan; hamlıktan pişmeye, oradan yanmaya geçiyordu.
Sonsuzluğa ancak olgunlaşmayla ulaşılıyordu.
Göç ve onun etrafındaki kavramlara mistik anlamlar vermek her halde en doğru şeklini bizde bulmuştur.

Dağdaki çobanın, medresedeki bilgenin göçe bakışı, sonsuzluk isteğinde birleşir.
"Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi
Her gün bir yere konmak
Ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak
Ne hoş..."
Beden canın mazrufuydu, misafirdi bedende can.
Bir gün göçüp giderdi o da.
O göçüş, bir düğün günü şenliğinde olmalıydı. Çünkü ruh yaşamaya devam ediyordu. Dünya gurbetinden asıl vatanına ulaşıyordu.
Işığını güneşten al karanlığına
Sonra işit
Sessizliğin gizli fırtınasını

Sonsuz yalnızlıklarda mavi göğe fısıldadığın
Büyük sırrı yüreğinin
Sabırla dinle.

Ulu hayallerin yokluğundan kirlenmektedir dünya
Sür atını
Bozkır ufuklarına dolu-dizgin.

Kör düğümler atılır acının yumağına
Kendi ara
Yoksulluğun şimşek çaktığı yerlerde.

Son sözdür gurbete gidenlerin ardından söylenen;
"Sevgili,
O gariplik yurdunda neden bunca
Zamandır eğleşip kaldın,
Bu gurbetten dön,
Gel gene..."

*Tırnak içindeki yazılar Hz. Mevlâna

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY) Arşivi