Gözlerin engelsiz konuşması

Konuşurken ve yazarken sözcükleri yönetmek ve denetlemek kolaydır. Genelde yazma zamanı, size sözcüklerinizi birkaç kez denetleme şansı verir. Konuşmada ise denetleme imkânı daha kısıtlıdır. Ama burada da zekânın ve dilin kıvraklığı yardımınıza koşar, yaptığınız hatayı düzeltme fırsatı yaratır ya da haddini aşmış olan sözcükleri toparlayabilmenizi sağlar. Özetle; yazılı ve sözlü iletişimde zekânız size farkında olmak üzere yardıma hazırdır.

Ama gözler, bedenin yaramaz çocuklarıdır. Onlar, hissettikleri gibi açık ve denetimsiz konuşurlar. Aklın gözleri zapturapt altına alması zordur. Çünkü gözler, insanın çılgın duygu dünyasının dışa açılan saydam pencereleridir. İnsan ruhunun derinliklerinin yansısı, gözlerde görünür. Aklın duygular üzerindeki denetimsizliği, kendini gözlerde açığa vurur.

Çok sayıda konuşma ve yazı dili var. Eğer paylaştığınız ortak bir dil yoksa çevreyle iletişim kurmak zorlaşır. Ama gözlerin dili, her yerde aynıdır. Sevgiyi, öfkeyi, yardım talebini ve nefreti gözlerden okuyabilirsiniz. Gözlerde şekillenmiş bakışlar, insanın duygu dilidir. İnsanı diğer canlılardan ayırt eden en önemli özelliklerden biri budur.

İnsan kimi zaman utangaçtır. Gözler de öyle… İnsan kimi zaman âşıktır. Gözler bunu hemen söyler. İnsan bazen kızgın ve öfkelidir. Gözler, karşısındaki gözleri öfkeyle deler geçer. Gözlerin en güzel konuşması sevda üzerine olanlardır. Gözler aşkı konuşmaya başladığında, zaman durur, yerle gök alt üst olur; dünyayı sevgiden oluşmuş bir güneç ısıtır; yanmış yürekler, gözlerin pınarından serinler.

Gözler, duygu dünyasının lombozlarıdır, kimi zaman ise aynası. Ama gözlerin, insanın kuralsız ve denetimsiz aynası olması, onların kolayca okunabileceği anlamına gelmez. Gözler kimi zaman ruhun derinliğini olduğu gibi gösterirken, bazen bir ayna gibi görüntüyü tersine çevirerek verebilir. Gözlerden bir duygu dünyasını doğru okuyabilecek olanın, insanı insan yapan pek çok yetkinlikle donanmış olması gerekir.

Gözler, kimi zaman ateşe yol verecek olan ilk kıvılcımlardır. Bazen ise bir yangını körükleyen ve yayan rüzgâr… Gözlerin susattığı zamanlar olur. Gözlerin ateşleri söndürdüğü anlar vardır. Bazen azgın bir akarsuyun üzerinde köprü olur. Bazen ise sel olur, alır götürür.

Gözler bazen insanın içini yakan lezzette baldır. Bazı zamanlarda balı yapan arı olur. Kimi zamanda ise bir yaban arısının can yakmaktan fazlası olan iğnesi… Gözler gülün güzelliğidir. Gözler gülün akıl alan kokusudur. Gözler, gülün dikeni de olur. Belki de gözleri insanın dünyasının yaramaz çocukları yapan, bunların tümüdür.

Göz, gözle anlamlı hale gelir. Gözlerle bakmak kadar gözleri görmek de değerlidir. Gözlerin yansıttığı gizemli dünyayı görebilmek, yüreği yüreğe eklemek gibidir. Kalplerin ve ellerin birleşmesinin yolu, gözlerden geçer. Çünkü kalplerin buluşmasına ve ellerin birlikteliğine giden yol gözlerden geçer.

Gözler hem ışık hem de gölgedir. Gözler hem siyah hem de beyazdır. Gözler iyi ve kötü olanı görür. Gözler, yürekteki iyiliği olduğu kadar kötülüğü de dillendirir. İşte; bu nedenledir ki, gözler hızlı, dil ise daha ağır ve akıllı olmalıdır.

İnsana en yakın olan kendisidir. Bu nedenle sanılır ki, insan en iyi kendini bilir. Ama unutmayın ki; göz, kendisinden başka her şeyi görür. Kendisini görebilmek için kendisini gören gözlere ihtiyaç duyar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi