4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

GÜÇLÜ TSK GÜÇLÜ TÜRKİYE

Türkiye ile Irak arasında 1983 yılında imzalanan 'Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması' ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Irak topraklarında 10 kilometre girerek suçluları takip imkânı sağlandı. İlk operasyon 1 yıl sonra düzenledi. 1984'te PKK'nın Güneydoğu'da eylemlere başlatmasından 3 ay önce 27 Mayıs 1984'te 'Sıcak Takip Operasyonu' düzenlendi. 7 bin kadar asker, 'Türkiye'ye sızarak terörist eylemler yaparak kaçtıkları' açıklanan silahlı grupları etkisiz hale getirmek için Irak'ın içine 5 kilometre kadar girdi.
Hakkari' nin, Çukurca ilçesinde PKK örgütü mensuplarının emniyet ve jandarma binalarına ateş açmaları ile 26 askerin şehit olması sonucunda, kamuoyunun, sınır ötesi harekat beklentisi gerçekleşmedi. TSK, PKK'nın izini sürmek üzere yurt içinde harekat başlattı! Sınır ötesi harekatın yapılmaması ise kamuoyunun beklentilerini boşa çıkardı.
Son yıllarda tutuklanan TSK mensupları, neden tutuksuz olarak yargılanmadı bilinmez ama bu tutuklamalar, TSK' ya kamuoyu önünde ciddi itibar kaybettirdi. Oysa TSK' ya karşı kamuoyunun güven duyması, Türkiye ve TSK için hayati önem taşır.
Nitekim Atatürk, "Ordu,Türk Ordusu!... İşte bütün Milletin göğsünü itimat, gurur duygularıyla kabartan şanlı ad! Ordumuz Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. " demiştir.
Elbette demokrasiler de halk iradesi önemidir. Ancak Türk milletin halk iradesine inandığı kadar, Türk silahlı Kuvvetlerine de inanmakta ve güvenmektedir. Çünkü Türk toplumunu, Orta Asya' da bugüne kadar iki unsur taşımıştır. Biri "KÖYLÜ" diğeri ise "ASKER" dir. Bu durumu çok iyi bile Atatürk, köylüyü milletin efendisi yapmış, Ordu hakkında ise " Türkiye Cumhuriyeti, yalnız iki şeye güvenir. Biri millet kararı, diğeri en acıklı ve güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla layık olma niteliği kazanan, ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye güvenir". diyerek Türk insanının duygularına da, tercüman olmuştur.
Yine Atatürk'ün,"Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam,bir askere rast gelmemiştir.Her zaferin mayası sendedir.Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle, hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi temiz kalbinle, düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için, gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeği, nefsime en aziz bir borç bilirim" sözleri karşısında başka ne denebilir ki?
Türk halkı da, asırlardır aynı duygular için de oldu. Türk Ordusu, tarih boyunca Türk milletinin güvenine layık bir icraat sergiledi. Verilen her görevi de, tereddütsüz yaptı. ve yapıyor. Ancak son yıllarda, bazı politikacılar, Avrupa Birliği ülkeleri, dış ve iç şer odakları, çeşitli senaryolarla veya Avrupa Birliğine uyum gerekçesi ile Türk Ordusu'nu etkisiz hale getirmek istiyorlar.
Bu hedeflerini gerçekleştirmek için de, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, siyasi otoritenin emrine verme gayret ve çabaları var. Bugün söylem şeklinde olan bu istekler, gelecek de AB'ye tam üyelik şartı olarak da, gündeme getirilmeye devam edecektir.
Oysa Atatürk, " Bir ordunun cevheri ne olursa olsun, siyasete karışırsa, birlikte hareket ve savaşma kabiliyetini kaybeder. Ve vatanın müdafaa gücünü hiçe indirir. Siyasete karışmış bir ordunun karışmadan önceki disiplini ve savaşma kabiliyetini, yeniden kazanabilmesi için çok zaman ister. " diyerek, TSK' nın siyaset dışı kalması gerektiğini söylemiştir. Türk Milleti de yılarladır, Atatürk'ün bu vasiyetine uyarak Türk Silahlı Kuvvetlerini, siyaset dışı tutmuş, kışlaya da siyaseti sokmamıştır. Bu güne kadar da, Cumhuriyetimizin, temel politikası ve ilkelerden biri olmuştur.
Ayrıca Türk halkı politikacıya, hiçbir dönem içten inanmadı. Son yıllardaki hatalar ise, güveni daha da azalttı. Siyasetin, girdiği kurum/kuruluşların durumu ise ortada. Halkımız, dara düştüğü zamanlarda ise, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden yardım bekledi, Bugüne kadar her istediği yardımını da gördü. Bugünde aynı duygular içinde. Ancak güven ve beklenti, yeterli değildir. Türk halkı da, Türk Ordusu gibi, rejime, vatana, devlete ve milli değerlerimize sahip çıkmalı, dış ve iç şer odaklarla, özellikle de terörle mücadelede, elini de taşın altına koymalı, TSK' yı etkisiz hale getirmek isteyen kesimlere karşı da tavır almalıdır. TSK' da bu kesimlere fırsat verecek, uygulama yapmamak için sürekli icraatını sorgulamalıdır.
TSK' nın, "GÜÇLÜ ORDU, GÜÇLÜ TÜRKİYE" sloganı, aslında çok şey ifade ediyor. Çünkü ülkemizin bütünlüğü, bağımsızlığı, Türkiye Cumhuriyeti' nin korunması, güçlü ordu ile mümkündür. Güçlü ordu, halkımız ve dostlarımıza güven verirken, düşmanlarımıza karşı da caydırıcı olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi