4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

Devlet adamı olmak, kolay değildir. Her şeyden önce, o milletin evladı olduğu hissetmesi, insanlarını sevmesi gerekir. Devlet adamı, milletin her ferdini, kendi öz evladı gibi görür ve ona göre davranır. Geçmişine sahip çıkar. Devletini, layıkıyla temsil eder, yaşantısı, davranışı, düşünceleri, fikirleri ve icraatı ile de örnek olur. Devletin, değerlerinden, asla taviz vermediği gibi geçmişine de sahip çıkar.
Ne var ki devlette görevli olan insanlardan, bu tabloyu, dikkate almayan yöneticiler de var Nitekim Çanakkale Zaferi'nin, yıl dönümünde, Sözcü Gazetesi' yazarı Sayın Emin ÇÖLAŞAN' ın, ortaya çıkardığı skandalın, ne mazereti, ne de kabul edilir bir tarafı vardır.
Çanakkale Zaferi'nin Tayyip'le ne alakası var? Başlığıyla duyurulan haberde Sayın Emin ÇÖLAŞAN, "Sanki 97 yıl önce Çanakkale'de zaferi Atatürk değil de Tayyip kazanmış gibi afişe onun resmini koydular. Çanakkale Valiliği, bugün yapılacak 18 Mart Çanakkale Zaferi törenleri için kitapçıklar ve posterler bastırmış. İkisinde de Tayyip'in resimleri var. Posterlerde, Atatürk'ün resmi, ya da ondan söz eden satırlar bulamadım. Yüz binlerce şehit vererek kazanılan zaferler bile, artık siyasete alet ediliyor" görüşlerini, kamuoyu ile paylaştı.
CHP Grup Başkanvekili Sayın Muharrem İnce ise 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 97. yıl dönümü kutlamaları kapsamında, 8 Mart Stadyumu'nda düzenlenen törene katılanların, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik yaptığı tezahürata , "Orası Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum gününü kutlama arenası da değil. Herkes haddini bilmelidir, şehitlerimiz üzerinden siyaset yapmak, kimsenin hakkı ve haddi olmamalıdır," sözleri ile tepki gösterdi.
Çanakkale Valisi, bu icraatı ile de şehitlerimizin kemiklerini sızlattı.
Ayrıca Sayın Vali, afişlerde, Çanakkale zaferinin mimarı, Atatürk'ün adını broşürlerde niçin yer vermedi veya Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı, fotoğrafları ile neden ön planda tuttu; kendisi bilir ama bu davranışı ile Başbakan Sayın ERDOĞAN' nı da, güç durumda bırakırken, haksız olarak, eleştirilmesine de neden oldu.
Sayın Vali bilmelidir ki Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihinin, en şerefli, en mümtaz, Türk büyüklerinden birisidir. Böyle bir insanın, Türk milletime mensup olması, her Türk' e, gurur ve şeref verir. Onun şerefli, onurlu ve mümtaz siması ve başarıları Türklüğün zaferi olarak, tarihimizde, altın harflerle yer almıştır.
Çanakkale'de, Yarbay Mustafa Kemal, o savaşlarda, askerlik dehasının, bir ürünü olarak meydana çıkmış ve Anafartalar'da, Conkbayırı'nda, tarihi sürecin emperyalistler aleyhine gelişmesini sağlamıştır. Conk bayırındaki taarruz sırasında göğsündeki saate isabet eden şarapnel parçası sayesinde, Allah, O' nu, Türk milletine bağışladı.
Çanakkale Savaşı'nda, toplam 253.000 şehit verdik. Üç yıl süren Kurtuluş Savaşı'nda, Büyük Taarruz'da, ancak 100.000 kişilik bir ordu yapabildiğimiz ve bütün Kurtuluş Savaşı boyunca, 40.000 kişilik zayiat verdiğimiz hatırlanırsa, Çanakkale Zaferi'nin bedeli, daha iyi anlaşılır. Çanakkale'de, bir nesli kaybettik, O nedenle de Çanakkale Deniz Zaferi'nin, her yıl dönümü kutlamalarında, Atatürk ve Aziz şehitlerimizi her türlü icraata ön planda tutulmalıdır. Çünkü bugün sahip olduğumuz her şeyi, onlara borçluyuz.
Çanakkale Muharebeleri'nin, en önemli sonucu, Mustafa Kemal'in askerî dehasını gözler önüne sermesidir. Nitekim İngiliz Resmi Tarihinde, :"Tarihte bir Tümen komutanının, üç muhtelif yerde, vaziyete nüfus ederek, yalnız bir muharebenin değil, aynı zamanda zaferin akıbetini celbi, bir milletin mukadderatına tesir yapacak vaziyet ihdasına nadiren rastlanır." ifadeleri yer aldı.
Ayrıca İngilizlerin liderleri, WİNSTON ÇORÇİL' Mustafa Kemal ATATÜRK için " Dünyaya 100 yılda bir dahi gelir, bizim şanssızlığımız, o dahinin bizim yüzyılımızda, Türklerden çıkmasıdır" demiştir.
Hülasa GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ.
Şu bir gerçek ki bazı kişi/kişiler, doğası gereği azla yetinmez, hep çoğu ister veya gözü yükseklerdedir. Koşar adımlarla da muktedir olmaya yönelir. Çünkü muktedir olmak, onlara göre, müthiş bir ayrıcalık kazandırır. Bu güce erişmenin tek yolu da, siyasi iradeye yaranmaktır. Ancak bu kişilerin, devlete, siyasi partilere ve millete yararı da yoktur.
Bu tür insanlar, siyasetçilerin karşısında, el-pençe divan dururlar, siyasetçinin her dediğini ve yaptığına, "haklısın " diyerek, siyasetçinin, ayaklarını yerden kesecek şekilde yüceltirler ama iktidarı kaybettikleri an da politikacıları, ilk terk eden de onlar olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi