
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
HADDİNİ AŞAN SÖZLER
BDP Milletvekili Hasip Kaplan, ":.. Tayyip Erdoğan'ı, sizin önünüzde diz çöktürmezsek, saygıyla eğdirmezsek, bize de Botan halkı demesinler'' sözleri karşısında, Başbakan Sayın ERDOĞAN, ne düşündü bilinmez ama TBMM, bu sözleri söyleyen Kürsüde bardak kıra, kişi hakkında gerekeni, mutlak yapmalıdır. Çünkü bu sözler, haddini aşan ve kabul edilemez sözlerdir.
Elbette bu hakaretin ve terörün, bu boyutlara gelmesinde, öncelikli sorumlu siyasi iktidardır. Belki iyi niyetle yapmak istediği, , "demokratik açılım" veya " Kürt açılımı" ve APO ile yapılan müzakereler, bölücü terör örgütü PKK ve yandaşlarını, bugüne kadar hiç olmadığı ölçüde cesaret verdi. Bunun sonuncunda da her yıl şehit sayısı arttı. Oysa 2001'de, teröre verdiğimiz şehit sayısı sıfırdı. Abdullah ÖCALAN' a, "SAYIN" demek suçtu. Bugün, gelinen nokta ortadadır.
Hasip Kaptan'ın,"Milletin iradesine saygısı olmayanlar, Saddam gibi tarihin çöplüğüne gittiler. Sizin dininize, kimliğinize, kültürünüze, kökeninize saygısı olmayanın Allah inancı da Peygamber inancı da yalandır." sözleri ise Sayın Başkan ERDOĞAN' a haksızlıktır. Çünkü AKP döneminde, Kürt kökenli vatandaşlara verilen haklar, hiçbir dönem verilmediği gibi, Türkiye tarihinde, bölücü ideoloji ve terör, bu kadar güçlü olmadı.
Ayrıca Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ, ise Kürt kimliğinin tanınması çok önemli bir konudur. Bu bir insan hakları konusudur... Ben Kürdüm ve bu kimliğimle iftihar ediyorum. Ben bu gerçeğimle tanınmamı istiyorum dediği zaman bizim buna saygı göstermemiz, bunu kabul etmemiz gerekir.. " sözleri ile "KÜRT" kimliğine sahip çıkarken, 'Ben Türküm' diyen insanın, Türkçülük yapmasının yanlış olduğunu ve bu yanlışların büyüdükçe, ülkede toplumsal barışı bozduğuna ben şahsen inanıyorum." sözleri ile "TÜRK KİMLİĞİNİ" eleştirmesi, karşısında, BDP, sırlarından alkış aldı. BDP milletvekilleri Kaptan ve Demirtaş'ı, daha da cesaretlendirdi.
BDP Genel Başkanı Demirtaş ise "Bu gün Suriye'de olup bitenler, Kuzey Afrika'da, Ortadoğu'da olup bitenler, bütün bu tutuklamaların, bütün bu baskının nedenidir aynı zamanda. Çünkü Kürt halkı artık özgürlüğünü kazanma noktasına gelmiş," sözleri karşısında, "ARAP BAHARINI" destekleyenler, teşvik edenler, ne düşünür bilinmez. Ancak bu tavrı, adeta meydan okumadır. Tehlikenin de ayak sesleridir.
Özellikle de Demirtaş'ın, " ... Ne vesayetinden söz ediyorsunuz. Sizin gibi, hiçbir demokratik kültüre sahip olmayan cemaate teslim olmuş değiliz. Bugün cemaat izin vermezse tek bir vali atayamıyorlar. Cemaat izin vermezse rektör atayamıyorlar. Cemaatten izinsiz aday belirleyemiyorlar. Cemaatin istediği kanunu reddetmedi diye cemaat onları tehdit ediyor. 'Seni Başbakanlıktan alırız. Ayağının altındaki sandalyeyi çekeriz' diyor. Bunların iradesi bu kadar ama dönmüş bize 'BDP nin iradesi yok' diyorlar. Senin iraden nerde? Pensilvanya'da."sözleri ise Türkiye' ye yakışmayan tespitlerdir.
Özellikle de BDP Genel Başkanı' nın, "Sizler askerlikte yapmak zorunda değilsiniz. Vicdanı ret hakkı da bir insan hakkıdır. Parası olan, 30 bin lirası olan evladını kurtarabilecek. Ama 30 bin lirası olamayan bir anne evladını buraya gönderecek, canını AKP için feda edecek." sözleri karşında, bedelli askerliği icraata geçiren siyasiler ve vicdani ret hakkı isteyenler, bu sözlerin muhasebesini yapar mı bilinmez. Ancak bu tür gelişmeler, ülkemiz açısından hiçte hayra alamet değildir.
Şu bir gerçek ki Türkiye' de, çok partili dönemde görev alan siyasi iktidarlar, acil çözüm bekleyen sorunları unutturmak için, sürekli suni gündenler yarattı. Nitekim ülkenin, en hayatı sorunları, çözüm beklerken, iktidarlar bu sorunları halka unutturmak veya gündemden düşürmek için, sürekli suni gündem yaratıyorlar. Son yıllarda, "ÜMRANİYE DAVASI" gündemden düşmeden, "KÜRT AÇILIMI" veya " DEMOKRATİK AÇILIM" " ROMAN AÇILIMI", " ALEVİ AÇILIMI" "ERMENİ AÇILIMI", "MİLLİ BİRLİK PROJESİ" , "İRAN", GAZZE" ve REFERANDUM" Bugün de "FÜZE KALKANI" ve "ARAP BAHARI" gündemdedir. Maalesef siyasi iktidarın, bu stratejileri ve senaryolarının arkasına muhalefette takılıyor.
Açılımlar sonucu iyice şımaran, Kürt politikacılar, Türk milletine ve devletine alenen hakaret edip, tehditler yağdırmaya başladılar. Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir açıkça küfretti; bugün ise Hasip Kaplan "Tayyip Erdoğan'ı sizin önünüzde diz çöktürmezsek, saygıyla eğdirmezsek bize de Botan halkı demesinler'' diyebiliyor. Güneydoğu bölgesi, açılım sürecinden sonra,. PKK, istediği zaman esnafa kepenk indirtmekte, istediği zaman sokakları, savaş alanına çevirtmektedir. Oysa AKP iktidara geldiği günlerde, Abdullah Öcalan' a, "SAYIN " demek suçtu. Bu denli cüretkâr davranışlar ve söylemler de yoktu.