1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hadi biraz şaşırtın bizi!



Siyasette büyük bir hastalık var...
İnsanlar, taraftarı oldukları partinin yanlışı içinde bile doğru arama çabasında.
Öte yandan...
İnsanlar, sevmedikleri partinin doğrusu içinde bile yanlış arama zorunda hissediyorlar kendilerini.
İşte bu yüzden...
İnsanların taraftarı oldukları parti ne yaparsa yapsın, onlar için doğru bir iş yapmış olurken, yine insanların sevmedikleri parti ne yaparsa yapsın, onlara göre yanlış iş yapmış oluyor.
Kısacası...
Siyaset, taraftarı oldukları ya da sevmedikleri partiler ile ilgili "Yanlış içinde doğru, doğru içinde yanlış arama" sanatı haline dönüştü.
Örneğin:
İktidar partisinin yaptığı doğru bir işe muhalefet partileri ve temsilcileri "Doğru" diyemiyor.
Muhalefetin söylediği doğru bir eleştiriye de aynı şekilde iktidar partisi ve temsilcileri "Doğru" demekten korkuyor.
Hâlbuki doğru bir tanedir.
Dahası...
Doğru mezarda söylenmemelidir.
Eskiden hatırlarız.
İktidarda olan bir başbakanı aralıksız her gün eleştiren bir parti liderine bir gün "Arkadaş hep eleştiriyorsun. O Başbakan'ın hoşuna giden hiç mi bir şeyi yok?" diye sormuşlardı.
Parti lideri de soruya "Olmaz olur mu? Mesela terzisi ile aşçısı çok güzel" cevabı vermişti.
Yani...
Takdiri bile eleştiri içeriyordu.
Bu gün için de bu kural değişmedi.
Muhalefet için iktidarın yaptığı her şey kötü, iktidar için muhalefetin her yaptığı eleştiri yanlış.
İşte bu yüzden bir yere varılamıyor.
İşte bu yüzden toplumsal mutabakat sağlanamıyor.
Ve işte bu yüzden asgari müşterekte bir türlü bileşilemiyor.
Hani diyoruz ki bu siyasiler bizi biraz şaşırtsalar.
Örneğin Eskişehir'de İktidar partisinin aktörleri çıkıp belediyelerin yaptığı ve doğru olan hizmetlere "doğru" diyerek takdir ettiklerini söylese?
Aynı şekilde.
Belediye başkanları çıkıp, hükümetin yaptığı ve doğru olan işlere "doğru" diyerek benzeri bir takdirde bulunsa nasıl olur?
Şaşırırız değil mi?
O halde...
Şaşırtsınlar bizi yahu!
.....
610 yıllık hamamın kurtuluş için mücadelesi...

Prof Dr Mustafa Kemal Biçerli, Sivrihisar'ın tanınmış isimlerinden.
Belki klişeleşmiş bir laf ama, öyle sözde değil özde Sivrihisarlı olan bir isim.
Bundan bir süre önce ilçede bulunan ve tamı tamına 610 yıllık olan(Yanlış duymadınız. Tam 610 yıllık) Kumacık Hamamını kurtarmak, yıkılmak üzere olan hamamın tarihten yok olmasını engellemek için kolları sıvadı.
Son derece ciddi ve kararlı bir mücadele verdi.
Çoğu kapıdan "Olmaz", "yapamayız", "mümkün değil" cevaplarıyla dönmesine rağmen inat etti.
İyi ki de etti.
Çünkü...
Son çaldığı kapı olan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'ya anlattı derdini.
Bakan Avcı'da Biçerli'nin bir tünlü kimseye anlatamadığı derdini anlamış olmalı ki vermiş talimatını.
Bakanlık süratli bir şekilde dönüş yapmış.
Gelen yazıda, tarihi hamamın biran önce istimlâk işlemleri, ardından da restoresi yapılarak tarihi yapının ilçeye kazandırılacağı yer alıyormuş.
Haberi önceki gün Mustafa Kemal Biçerli'nin sosyal medya hesabından öğrendik.
Sevindik tabii.
En azından, bugüne kadar verilen çabaların boşa gitmediği memnun etti bizi.
Zaman zaman bu köşede değiniriz.
Bir eser meydana getirmek, dünyada yapılabilecek en anlamlı görevdir.
O eseri koruyabilmek, dünyada yapılabilecek en ulvi görevdir.
Ancak...
Hepsinden önemlisi...
Meydana getirilmiş ve az ya da çok korunabilmiş eserleri yok olmaktan kurtarabilme görevidir.
Mustafa Kemal Biçerli, kendisine destek olanların da yardımıyla doğup büyüdüğü yere olan görevini fazlasıyla yerine getirdi.
Yol olacak bir eseri çabalarıyla kurtardı.
Başta Sivrihisarlılar olmak üzere teşekkürün büyüğünü hak de hak etti.
.....

Kriz varsa eğer!

Ülkenin yaşadığı sıkıntılar piyasalara direkt olarak yansıyor.
Her ne kadar adı konulmasa da bir krizin yaşandığını artık herkes biliyor ve söylüyor.
Piyasalarda yaşanan sıkıntının yarattığı moral bozukluğu ve karamsarlığın gülümseme ile biraz olsun giderilmesi adına birisi kriz ile ilgili fıkraları bir araya getirmiş.
Bize de paylaşmak düştü:


MUTLU VATANDAŞLAR

İki büyük siyasi partinin lideri Yorgo Papandreu ile Andonis Samaras aynı özel uçakla seyahat ediyorlarmış.
Papandreu:Şimdi burdan 20 tane 100 Euro'luk banknot atsam 20 vatandaş mutlu olacak.
Samares:Sorun o değil. O hesapla ben de 40 tane atsam 40 yunan vatandaşı mutlu olacak.
Pilot: Beyler ben ikinizi de uçaktan atsam 10 milyon vatandaş mutlu olacak.

DÖK YANSIN

Atina'da trafik yoğun. Adamın biri heyecanla bekleyen sürücüye yanaşır.
-Beyefendi teröristler beş siyasetçiyi kaçırdı. Eğer 10 milyon Euro vermezsek üzerlerine benzin döküp yakacaklarımış. Yardım topluyoruz.
- Ne diyorsun be peki kaç para topladınız?
-20 ton benzin!

SEN BAŞLATTIN
Aylarca sinek avlayan dükkan sahibi kapıda beklerken bir genç yaklaşır.
-Beyefendi iş arıyorum.
Tamam haftada üç gün geleceksin, sadece iki saat burda duracaksın.2500 Euro maaş,araba ve sınırsız masraf.
-Dalga mı geçiyorsunuz benimle?
Ne yapayım sen başlattın.

TAKSİTLER İÇİN ALLAH BÜYÜK

Alman ekenomisi ile Yunan ekonomisinin farkı:
*İki inek sahibi Alman köylü uzun vadeli bir plan kurar. İneklerin yüzyıl yaşamasını, her gün bir defa yemesini ve her gün daha çok süt vermesini sağlar.
*İki inek sahibi Yunan köylü bunları hemen ucuza satar. Artık Cobrio otomobil için peşinatı bulmuştur. Taksitler için Allah büyük.

BERABER ARAYALIM

Siayasetçiler ve IMF yüzünden sabah akşam çalışan biri, gece uyurken gürültüyle yerinden fırlar ve karşısında hırsızı görür.
-Ne arıyorsun!
Para tabiki...
-Dur üstüme bir şey giyeyim birlikte arayalım.

KİMİN PARASI

Gece karanlığında hırsız şık giyimli bir adamı durdurur.
-Çabuk paranı ver!
Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben eski bakanlardan Niko...
A o zaman iş değişir. Çabuk paramı ver!


Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi