1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Haklı eleştirilerin bile toplumda karşılık bulmuyorsa...

AK parti Eskişehir'de 12 yıldır Büyükerşen'i eleştiriyor.
Bu güne kadar, Eskişehir halkı nazarında eleştiriler karşılığını bulabilmiş değil.
Eleştiri yaptığı konularda yüzde yüz haklı olsa bile, halkın büyük bir kesimi bu eleştirilere itibar etmiyor.
Dahası...
Her defasında, yaptığı eleştiri, kendine yapılmış karşı bir eleştiri olarak dönüyor.
Böyle bir sıkıntısı var AK partinin Eskişehir'de.
Bize göre bunun en büyük nedeni: Belediyenin yaptığı ve vatandaşın da beğenip onayladığı hizmetlerin, geçmişte AK partililer tarafından eleştirilmiş olması.
Yani...
İnsanların duyduğuna değil de gördüğüne inandığı gerçeğini unutan AK partili aktörlerin geçmişte, Tramvay, Porsuk düzenlemesi, Parklar, Yapay plaj, Balmumu Müzesi gibi Eskişehir'i ayrıcalıklı kılan hizmetleri sürekli eleştirmiş olması, Eskişehir halkı üzerinde ister istemez Büyükerşen lehine bir algıya neden oldu.
Çünkü:
Yukarıda isimlerini yazdığımız hizmetlere yapılan eleştiriler, ne halkın çoğunluğu üzerinde, ne de sivil toplum örgütleri nezdinde karşılık ve destek bulmadı.
Durum böyle bir hal alınca, AK partili aktörler tarafından yapılan diğer haklı eleştirilere de bakış açısı, ister istemez aynı algı içinde değerlendirildi.
Eskişehir'de bu algı hala devam ediyor.
AK parti cenahından gelen Büyükerşen'e yönelik her eleştiri, geçmişte yapılan gereksiz ve yanlış eleştiriler nedeniyle halkın gözünde halen karşılık bulmuyor.
Eleştiri doğru ve haklı bile olsa, vatandaş inanmıyor, sivil toplum kuruluşlarından destek bulamıyor.
Eğer bu tespitimizde haklıysak, AK partiyi yönetenlerin Eskişehir'de yapması gereken ilk iş, var olan bu algıyı ortadan kaldırmak için çaba sarf etmektir.
Bunun bir yolu da, bu güne kadar hiç iletişim içinde olunmayan, belli bir bakış açısı doğrultusunda hep uzak durulan ve "Onlardan bize fayda gelmez" diye düşünülen kesimlerle yakınlık kurmaktan ve o kesimlere "Arkadaş bizi de bir dinleyin. Söylediklerimizi kafadan yanlış bulmayın. Yaptığımız eleştirilerde haklıysak 'Haklısın', değilsek 'Değilsin' deyin. Sonuçta siz de bu şehirde yaşayan insanlarsınız ve bizim haklı eleştirilerimiz, aslında sizlerin de her gün eleştirdiğiniz konular" demekten geçiyor.
İşte bu konuda AK parti İl Başkanı Dündar Ünlü'nün, bu güne kadar kapısı bile çalınmayan Türk-İş, Muhasebeciler Odası ve benzeri sivil toplum örgütlerine ziyaretler yapıp,sıcak ilişkiler içine girme çabalarını anlamlı buluyoruz.
Öte yandan...
Milletvekili Salih Koca'nın da, bunun tam tersine yıllardır yapmış olduğu, haklı-haksız eleştiri bombardımanı sürdürmesini de, bir o kadar anlamsız bulduğumuzu söyleyelim...
.....

Siyasette hedefler
ve hırslar olmalı...
İhtilal olduğunda Süleyman Demirel'i arıyor bir dostu...
-"sizi sürgüne gönderecekler" diye haber veriyor.
Demirel;
-"İçeriye mi? Dışarıya mı?" diye soruyor.
-"Çanakkale civarı" yanıtını alınca hemen çıkartıyor haritayı önüne.
Ankara-Çanakkale 653 kilometre.
İstanbul-Çanakkale 320 kilometre...
İzmir -Çanakkale 319 kilometre...
Ve Çanakkale'de havaalanı yok.
-"Hata etmişiz. Yeniden başa geçince, yani Başbakan olunca ilk işim Çanakkale'ye bir Havaalanı yapmak olsun" diyor.
Buna şahit olan bir yakını kızıyor...
-"yaptın da ne oldu. Sürgüne gidiyorsun işte" deyince Demirel;
-"O iş başka, bu iş başka. Siyasette giriyorsan her şeyi göze alacaksın. Bugün sürgüne gidiyorum ama yarın göreceksin dönecek ve ilk iş olarak da Çanakkale'ye havaalanı yapacağım" cevabı veriyor.
Ve öyle de oluyor gerçekten.
Çanakkale Demirel'in yeniden Başbakan olmasıyla birlikte Havaalanına kavuşuyor.
Şimdi bunu Eskişehir'deki bir meseleyle bağlamak için falan yazmadık.
Sadece...
Günümüzde siyaset yapanların aklının köşesinde dursun diye yazdık.
Çünkü...
Bu olay, siyasette hedef ve hırsın ne olduğunu ortaya koyuyor.
Kim bilir...
Belki bir gün birilerine lazım olur...
......

"Eskişehir'e
geliş-gidişim seçim öncesi verilen
sözlerin takibi içindir"
İki cüce erkek kardeş yine iki cüce kız kardeşle evlenmişler ve balayına gitmişler.
Gittikleri otelde bitişik odaları tutmuşlar.
Birinci çift
ilk gecelerinde uğraşmışlar uğraşmışlar ama başarısız olmuşlar. Keyifleri kaçmış yan odadan gelen sesleri dinlemeye başlamışlar.. birde ne duysunlar. Yârim saatte bir "haydi yallah hop hop hop" diye sesler geliyormuş...
Sabah olunca kahvaltıya inmişler. iştahsız bir şekilde
kahvaltıyı didiklerken diğer bütün gece hoplayan cüce çift gelmiş...
Hoplayan cüceler:
"Kardeş geceniz nasıl geçti???"
Bizimkiler:
"Hiic, yatıp uyuduk."
Gece hoplayanlar iç geçirmiş :
"Ah ne güzel! Biz o kadar uğraştık yatağa bile çıkamadık...."

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi