
9...Hüseyin BÜDÜŞ (DİYALEKTİK BAKIŞ) Huseyinbudu
HAKSIZ SAVAŞ
Geçtiğimiz hafta perşembe gecesi, ulusal ve uluslararası haber kaynakları bir süredir Ukrayna sınırında askeri yığınak yapan Rus ordularının Ukrayna’ya askeri müdehaleye başladığını bildirdi. 2014’den beri devam eden ABD-Rusya arasındaki Ukrayna gerginliği, Rusların savaş ilanıyla yeni bir boyut kazandı. 2. Dünya savaşından, Sovyetlerin dağılmasına kadar uzanan soğuk savaş yıllarının, önce Gürcistan, daha sonra Kazakistan ve nihayet Ukrayna kriziyle birlikte o bölgede yeniden canlandığına şahit oluyoruz. Egemenlerin çıkar çatışmalarının kaynağında ise emperyalist hesapların olduğu sonucu yadsınamaz bir gerçek.
***
Bugün bize demokrasinin ve aydınlanmanın beşiği olarak sunulan, özde ise dünya üzerinde yaşanan bütün yağmanın, talanın, sömürünün ve savaşların müsebbibi olan batı dünyasının kurduğu Emperyalist dünya düzeni, bütün baskıcı ve faşist yönetim anlayışıyla kendi egemenliğine tehdit olarak gördüğü her yapıyı yok ederek varlığını sürdürüyor. İşte tam da bu noktada, İkinci dünya savaşı sonrası Sovyetler önderliğinde genişleyen Sosyalist bloğa karşı, batılı emperyalistlerce siyasi ve askeri birlik kurma fikri doğdu. SSCB’ye ve Komünizm tehdidine karşı savaşın bitiminden kısa bir süre sonra, ABD ve Birleşik Krallık önderliğinde Kanada, Fransa, İngiltere, İzlanda, Hollanda, Belçika, İtalya, Danimarka, Norveç ve Portekiz’in katılımıyla 1949’da NATO (Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü) kuruldu. Birlik üyelerince, NATO’nun genişleme amaçlı değil, savunma amaçlı bir blok olduğu tezi savunuluyorsada, süreç söylendiği gibi işlemedi ve NATO bloğu her geçen yıl genişlemeye başladı. Ukrayna’nın NATO’ya yakınlaşmasını kendine tehdit olarak gören Rusya bu duruma seyirci kalmayarak Ukraynaya karşı haksız bir savaş başlattı. Sovyetler birliğinin dağılmasının akabinde ortaya çıkan Rus emperyalizmi, ulusal bağımsızlık mücadelelerinin düşmanıdır. Rus emperyalizminin uyguladığı yöntemler nitelik olarak ABD emperyalizmin uygulamalarından farklı değildir. Aynı emperyalist hesaplarla Rusya’nın bölge hakimiyetini kırmak isteyen ABD, Ukrayna’da savaşın zeminini hazırladı. NATO, kuruluş amacı ve yapılanması itibariyle bileşenleri ne olursa olsun emperyalist bir saldırı aracıdır. NATO, birliğin başını çeken ABD ve diğer metropol emperyalist güçlerin varlığını ayakta tutmak ve muhtelif coğrafyalarda pazar hakimiyetini garantiye almak için örgütlenmiş siyasi ve askeri bir yapıdır. Bu yapı ortaya çıkabilecek her türden tehdide karşı başta anti-emperyalist ayaklanmalar olmak üzere, emekçi kitlelerin iktidar mücadelesini bastırmanın bir aracı olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de 12 Eylül askeri darbesinin ardından NATO adına yapılan açıklamalar bunun en somut örneği oldu. NATO’nun bizim ülkemizdeki üsleri de, bizim bağımsızlığımızı etkileyen ve bizide emperyalistlerin çıkarları için savaşmak zorunda bırakan bir yapılanmadır.Rus askeri saldırganlığına karşı çıkarken aynı zamanda ABD-NATO’nun doğuya doğru genişleyerek Rusya’yı kuşatma girişimine karşı olmak anti-emperyalist bir tutumdur. Bunların ikisinin de karşısında durmak, tutarlı, bütünlüklü ve antiemperyalist bir savaş karşıtlığının gereğidir. Bugün Ukrayna’yı NATO’nun bir parçası yapmaya çalışma anlayışı Ukrayna için bir bağımsızlık ve özgürlük anlamı taşımaz. Emperyalist amaçlar uğruna Ukrayna üzerinden yürütülen bilek güreşini kim kazanırsa kazansın, kaybeden her zaman Ukrayna halkı olacaktır. Bu yaklaşım onlar için ölüm, gözyaşı ve daha çok sefalet olarak kendini gösterecektir. Hiçbir ülkenin ulusal varlığını ve bağımsızlığını düzenlemek o ülkede yaşayanlar dışında hiçbir emperyalist gücün hakkı ve haddi olmamalıdır.
Bu haksız savaşın sonuçları, emperyalizme göbekten bağlı olan ülkemizde de etkisini gösterecektir. Rusya ile ilgili ticari ilişkilerin geldiği durum ve dışa bağımlılığımızın derin tahribatlarını yaşamamız kaçınılmaz olacaktır. Ekonomik olarak ülkemizin yaşayacağı sıkıntının hem gıdada hemde enerji alanında yükünü emekçiler çekecektir. Rus emperyalizmi ile olan yoğun ilişkiler (çeşitli ihracat kalemleri) ayrıca enerji ilişkileri doğalgaz ve nükleer enerji santralleri gibi ilişkileri NATO üyesi ve Batı emperyalizmine göbekten bağımlı bir ülke olarak yara almadan atlatmamız mümkün değildir.
***
Savaş, sınıflı toplumların bir ürünüdür. Savaş yağma, talan, ganimet ve pazarı ele geçirme mücadelesidir. Savaştan çıkarı olanlar, ezdikleri somürdükleri yoksulların ölümü üzerinden çıkar sağlarlar. Savaşı önlemenin tek yolu sınırların ve sınıfların olmadığı, insanın insanı sömürmediği, dünyadaki kaynakların bir avuç sermaye grubunun çıkarlarına uygun dizayn edilmediği, eşit özgür ve savaşsız bir dünya ile mümkündür. Savaşlar ikiye ayrılır; haklı savaşlar ve haksız savaşlar. Haklı savaşlar işgal, kan ve gözyaşını engellemek için emekçilerin sömürüye ve emperyalist işgallere karşı verdiği savaşlardır. Ukrayna’da emperyalistlerin iş birlikçisi mevcut yönetime rağmen, Rus emperyalizminin işgaline karşı Ukrayna halkının vereceği tam bağımsız bir mücadele Ukrayna’nın kurtuluş savaşı olacaktır. Bir yandan Batılı emperyalistlerin uşaklığını üstlenmiş mevcut Ukrayna hükümetinin tutumu, diğer yandan emperyalist Rus askerî güçlerinin işgaliyle başlayan bu haksız savaş, ancak bir yandan Rus işgaline diğer yandan batılı emperyalistlerin uşaklığını yapan Ukrayna hükümetine karşı emekçilerin iktidarını hedefleyen topyekûn bir kurtuluş savaşı ile haklı bir savaşa dönüşecektir.
Yaşasın sınıfsız, sömürüsüz bir dünya..