28 Mayıs seçimlerine sayılı günler kaldı.

Ortam gergin…

Bu süre zarfında ikna edemeyeceğiniz kişilerle siyaset tartışmamayı öneriyorum.

Sonucu olmayan tartışmalar kişinin kendisine zarar verdiği gibi gergin ortamın büyümesine de ekstra zemin hazırlıyor.

Öte yandan deprem bölgeleri üzerinden yapılan eleştirileri de depremzedelere haksızlık olarak değerlendiriyorum.

Herkes özgür iradesiyle sandığa gitti.

Ve deprem olduğu gün yardımlar, destekler iktidarın değişmesi için, bir beklenti uğruna yapılmadı.

Bu bir insanlık göreviydi.

Bu bir vicdani görevdi!

Böyle büyük acıların yaşanmaması elbette en büyük temennimiz ancak olası bir felakette her türlü yardımı yine yaparız, yapmalıyız.

Çok tehlikeli bir süreçten geçiyoruz.

Siyasi farklar halkı bir uca sürükledi.

Herkes kendisi gibi düşünmeyeni ötekileştiriyor.

Sokaklarda siyaset tartışılıyor.

“Senden”, “Benden” kavgaları kutuplaştırıyor.

Hele ki bu ötekileştirme “insanların en acılı ve sancılı” süreçlerini dahi yargılayacak hale gelmişse çok tehlikeli.

Bu eleştiriler bel altı vurmadır.

Bu eleştiriler acılı günlerine yapılan saygısızlıktır.

Bu eleştiriler acısı enkazın altında kalan halka tehdittir!

Bu ağır eleştiriler hadsizliktir!

Hatta bu eleştiriler yardıma ihtiyaç duyan insanlara gözdağıdır!

Evet ülke büyük bir uçurumda, ekonomik kriz halkı perişan etti, herkesin isyanı çok ancak hedef noktası yanlış yere yönlendiriliyor.

Acılar üzerinden “ders” vermeye, “had bildirmeye”, “gözdağı vermeye” kalkışmak büyük bir vicdansızlıktır!