
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Halbuki aynı sözler 2011 yılında da söylenmiş ama...
2011 yılıydı.
DSP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen,bir açılış için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu Eskişehir'e davet etti.
Kılıçdaroğlu da bu davete icabet edip, Eskişehir'e geldi.
Birlikte açılışı gerçekleştirdiler.
Bu durum DSP'nin hiç mi hiç hoşuna gitmedi.
Anında disiplin kuruluna sevk ettiler Yılmaz Büyükerşen'i.
Bu durum Yılmaz Büyükerşen'in DSP'den istifa edip, CHP'ye geçme sürecini başlatan hareket oldu.
Büyükerşen olan biteni yurt dışında öğrendi.
Hemen Eskişehir'i arayarak, "CHP'ye geçiyoruz" talimatı verdi.
İşte tam o günlerde, yani 2011'in Ocak ayı sonlarında Ahmet Ataç'ı konut olarak Es TV'deki programa almıştık.
Programda söylediklerini de ertesi gün bu köşede şeyle dile getirmiştik:
Ahmet Ataç ile televizyonda konuşuyoruz.
DSP yönetiminin Büyükerşen'den istifa istemesi ve hemen sonrasında da Büyükerşen'in DSP den istifa ettiğini hatırlatıp;
-"Bu durum Büyükerşen'in Büyükerşen'in CHP ye geçişini hızlandıracak olan bir süreç. Bu süreç en az Büyükerşen kadar sizi de etkiliyor. Siz ne yapacaksınız?" diye soruyoruz Ataç'a.
Ahmet Ataç önce DSP yönetiminin Büyükerşen hakkında almış olduğu "İstifa et" kararını değerlendiriyor.
-"DSP yönetimine kızmıyorum. Çünkü onların da bu kararı almasında haklılık payları var" diye başlıyor konuşmaya.
Ardından da...
DSP den istifa eden Büyükerşen'in şu anda Bağımsız konumunda olduğunu, Pazar günü Eskişehir'e geleceğini ve yapacakları toplantı ile bir karar alacaklarını söylüyor...
-"Bu sizin de CHP ye geçeceğiniz anlamına mı geliyor?" diye soruyoruz bu kez Ataç'a...
Ahmet Ataç, Büyükerşen'in kendisi üzerinde emeği olduğunu söylüyor.
-"O yüzden ondan ayrı hareket etmem, onu güç duruma bırakacak hareketlerin içinde olmam mümkün değil. Elbette benim de siyasi tasarruflarım ilerde olacaktır ama Büyükerşen varken bunu yapmam" diyor.
Bir anlamda...
Büyükerşen CHP ye geçtiği takdirde kendisinin de, tıpkı meclis üyelerinin çoğunluğunun yapacağı gibi CHP ye geçeceğini söylüyor.
5 yıl önce söyledikleri böyle Ahmet Ataç'ın
-"Elbette ileride benim de siyasi tasarruflarım olacaktır ama Büyükerşen varken bunu yapmam"
Bu söz 3-4 yıl boyunca hiç konuşulmuyor.
Hiç de tartışılmıyor.
Üzerinde bile durulmuyor.
Halbuki söz konusu yıl ve şartlar göz önüne alındığında bir hayli önemli sözler bunlar.
2014 seçimleri sonrasında ne oluyorsa oluyor ve Ahmet Ataç'ın 2011 yılında söylediği sözün benzerini 2015 yılında söylemesi yüzünden kıyamet kopuyor.
Erken öten horozdan tutun da, yerine göz dikmeye kadar varan arızalar çıkıyor.
Ne diyelim?
İnsan hayret ediyor...
.....
İyi ve kötünün yüzü aslında aynıdır...
Leonardo da Vinci; 'Son Aksam Yemeği' isimli tablosunu yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı... İyi'yi İsa'nın bedeninde, Kötü'yü de İsa'nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda'nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı...
Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti.
Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan 3 yıl geçti. 'Son Akşam Yemeği' neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı....
Leonardo'nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı.
Günlerce aradıktan sonra Leonardo; vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.
Leonardo; yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi. Çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı.
Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu..
Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş; gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:
'Ben bu resmi daha önce gördüm...'
'Ne zaman?' diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı..
'Üç yıl önce' dedi adam..
'Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce... O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni İsa'nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti...'
İyi ve Kötü'nün yüzü aynıdır...
Her şey insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlı...
.....
Bir yerden para gelecek. Gelir gelmez...
Sabah saatlerinde bir esnaf ya da ticaretle uğraşan birinin yanına gidip oturun.
Hemen hepsinin ilk iş olarak yaptığı aynı.
Telefona sarılıp, sağı solu aramak.
Her defasında telefona sarılıp "Bu gün yüklü bir ödeme var. Benim için bugün birşeyler yapabilir misin?" sorusunu soruyorlar karşısındakine...
Bunun anlamı kısaca "şu borcunu bu gün öder misin?" diye sormak.
Genelde de hep aynı cevabı alıyorlar karşısındakinden;
"Bir yerden para bekliyorum. Gelir gelmez senin işini halledeceğim" cevabını.
Akşam oluyor, mesai bitiyor.
Ne bir yerden para bekleyenin parası geliyor..
Ne de borçlu olan, borcunu getiriyor.
Çünkü...
Piyasada müthiş bir tahsilat sıkıntısı yaşanıyor.
Esnafın ve Tüccar'ın alacak hanesi kabardıkça kabarıyor.
Alacaklar alt alta konulduğunda, işin içinden çıkılmaz hale geliyor. Anlayacağız...
Alacağını tahsil edemediği için, kimse borcunu da ödeyemiyor.
Bu son derece ciddi bir tehlike.
Belki ismi "kriz" değil ama...
Piyasalarda resmen bir tahsilat krizi yaşanıyor.
Alınamayan ödemeler, ödenemeyen borçlar, vergi ödememeye, işçi maaşlarının verilememesine yansıyor.
Bu iş ne kadar devam eder bilemiyoruz.
Ancak, piyasalardan güzel sesler çıkmıyor.
Yukarıda da söyledik.
Tanıdığınız esnaf ya da ticaretle uğraşan tanıdıklarınızın yanına sabah bir uğrayın.
Borcunu ödemek için, alacak peşinde koştuğuna tanık olacaksınız.