1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Halk otobüsçüleri bundan sonra haklı oldukları konuda bile kimseyi inandıramaz



Önce...
"65 yaş üzeri insanlarınyarı fiyatına taşıyoruz" diyerek para kazanamadığınızı söyleyeceksiniz.
Ardından...
"Zarar ediyoruz" gerekçesiyle zam isteyeceksiniz.
Sonrasında makul bir zam alacaksınız.
Aldığınız zammın yeterli olmadığı konusunda herhangi bir açıklamanız olmayacak.
Aradan üç ay bile geçmemişken ve bu üç ayda maliyetlerde hiç bir artış olmamasına rağmen yine kalkıp "Biz zarar ediyoruz" diyeceksiniz.
Üstelik bu zararı 65 yaş üzeri insanların ücretsiz taşınmasına bağlayacaksınız.
Daha da ileri gidip...
65 yaş üzeri insanların ulaşımdan ücretsiz yararlanmasına ilişkin yasa ortadayken, kalkıp "Biz bu yasayı uygulamayacağız. 65 yaş üzerindeki insanları ücretsiz taşımayacağız. Bunun da cezasına rağzıyız" diyeceksiniz.
Yasayı resmen çiğneyeceğinizi önceden ilan edip, bir de bunu vilayete bildireceksiniz.
65 yaş üzeri insanları ücretsiz taşımayacağınızı otobüslerin her yerine asacaksınız.
"Ücretsiz ulaşım bizim hakkımız. Bu hakkı bize devlet veriyor, yasa veriyor" diyen yaşlıları otobüslerden indireceksiniz.
Yasadan doğan haklarını kullanan o yaşlı insanlara vicdanları sığmayacak muamelelerde bulunacaksınız.
Tüm bunları yaparken kamuoyunun nefretini kazanıyor olmaktan kılınız bile kıpırdamayacak.
Baro'nun savcıları göreve davet etmesi, Büyükşehir Belediyesinin savcılığa suç duyurusunda bulunması sonucu köşeye sıkıştığınızı anlayınca,uygulamaya sınırlı da olsa son verdiğinizi açıklayacaksınız.
En komiği de...
Başından beri 65 yaş üzeri insanları ücretsiz taşıma yüzünden zarar ettiğinizi ve yasayı bu yüzden uygulamadığınızı defalarca söylemenize rağmen...
Olay savcılığa intikal edince kalkıp "Meğer biz kandırılmışız. Aslında 65 yaş üzeri insanları ücretsiz taşıdığımız için değil, e- bilet adaletsizliği yüzünden zarar ediyormuşuz" bahanesiyle olaydan sıyrılmaya çalışacaksınız.
Kusura bakmayın ama, tüm bu yapılanlardan sonra, böylesine komik gerekçelerle, kimse bugüne kadar yaptıklarınızı unutmaz.
Kimse, tüm bu yapılanlardan sonra size "Haklıymışsınız" demez.
Hiç kimse, bu yaptığınız onca hoş olmayan hareketler sonrasında,sizi affetmez.
Hatta...
Olayın savcılığa intikal etmesi sonrasında yaptığınız geri dönüş manevrası bile sizi kurtarmaya yetmez.
Bunca yaşananların ardından, Halk Otobüsçüleri bundan böyle yüzde yüz haklı oldukları konuda bile hiç kimseyi ikna edemez.
Halk Otobüsçüleri düştükleri bu kötü durum nedeniyle birilerinden hesap soracaklarsa eğer...
Soracakları hesap, bu güne kadar yaptıkları gibi 65 yaş üzerindeki insanlardan değil, kendilerini bu saçma sapan eylemi yapmaya sevk edenlerden sormalı.
Umarız sorarlar...
......

Kıbrıs'ta yargı bağımsızlığı konferansı vermiş...





Cumhuriyet Halk Partisi'nden ihraç edilen Eskişehir milletvekili Süheyl Batum Kıbrıs'a gitmiş.

Doğu Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin konuğu olarak konferansa katılmış Süheyl Batum.

Konferansın konusu da, "Hukuk Devleti ve Yargı Bağımsızlığı" imiş.



Süheyl Batum'un, Kıbrıs'ta önceki gün düzenlenen konferansta neler konuştuğunu bilemiyoruz.

Ancak...

Konferansın konusuna baktığımızda, CHP'de kendi başına gelenleri de anlattığını tahmin etmek çok zor olmasa gerek...
.......



Olağanüstü kongre kararı bazen kurtarıcı olur...



Eskişehirspor'da iyi gitmeyen bir durum var.

Bu kötü gidiş haliyle eleştiri konusu oluyor.

Nasıl eleştirilmesin ki!

Üst üste alınan başarısız sonuçlar, yönetimde birbiri ardına gerçekleşen istifalar, borç yükünün her geçen gün artması, istifa eden yöneticilerin bombardımanı ve takımın en önemli futbolcularının kulüpten ayrılma noktasına gelmesi.

Haliyle eleştiri konusu oluyor tüm bu saydıklarımız.

Ancak...

Kötü gidişi eleştirenlerin düşmüş olduğu bir tezat durum da var ortada.

Her eleştiriyi yapan, yaptığı eleştirinin sonunda "Bu başkan ve yönetim devam etmeli" diyor.

Sadece bu söylense iyi.

Yine her eleştiriyi yapan, yaptığı eleştirinin sonunda "Bu teknik adam devam etmeli" de diyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse; kulübün gerek başkanı gerekse teknik direktörü bir yandan eleştirilirken, diğer taraftan da alternatifsiz bir pozisyona sokuluyor.

Böyle psikolojik bir baskı karşısında görev yapmak hem zor hem de sağlıklı değil.

Kulübün bu şekilde yönetiliyor olması da normal değil.

"Eleştirmeyin" desek, bu son derece haksızlık olur.
Çünkü...

Mevcut tabloya baktığınızda eleştiri yapılmaması mümkün değil.

"Bu insanlara "görevinize devam edin bari demeyin" desek, bu da haksızlık olur.

Çünkü...​

Mantık ortada.

O halde, Kulüp başkan ve yönetiminin yapabileceği tek seçenek, biran önce olağanüstü kongre kararı almak olmalıdır.

Bu kararı alırken de "Mevcut tablo karşısında güvenoyu alma gereği zorunlu hale gelmiştir. Çünkü bu böyle gitmiyor. Biz, bu kulübü yönetmek için bize güvenilmesini isteyerek göreve geldik. Ama gelinen noktada bize güvenin azaldığını hissediyoruz. Bu algıyı ortadan kaldırmak, bu kulübü hala iyi yöneteceğimiz hedefimizden vaz geçmediğimizi ortaya koyacak bir güvenoyuna ihtiyacımız var. Bunu yaparken, bu kulübü bizden daha iyi yöneteceği iddiasında olanlara da bir şans tanıma gayesiyle olağanüstü kongreye gitmek istiyoruz" denilmeli...

Bu yapılır mı yapılmaz mı bilemiyoruz?

Fakat...

Olağanüstü kongre kararı alınıp bu yönetim yeni bir güvenoyu almadığı takdirde, bir yandan olabildiğince eleştirilip, diğer taraftan "Aman görevinize devam edin" tezatlığı ile sağlıklı bir yönetim anlayışını zor sergileyecek gibi.

Böyle bir ruh halinin de ne yönetime, ne teknik kadroya, ne futbolculara nede taraftara faydasının olmayacağını söylemek çok zor olmasa gerek...

.......

Biraz da gülmek lazım



Bir bankada 5 tane yamyam, programcı olarak görevlendirilirler. Müdürleri onlara hitaben:
- "Şimdi burada çalışabilirsiniz. Burada iyi para kazanabilirsiniz.
Ama yemek yemek için bankanın kafeteryasına gideceksiniz ve diğer çalışanları rahat bırakacaksınız" der.
Yamyamlar hiç bir çalışanı rahatsız etmeyeceklerine söz verirler. hafta sonra müdürleri gelir:
- "Çok iyi çalışıyorsunuz. Yalnız katınızdaki temizlikçi kız kayıp. Ona ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar.
Yamyamların hepsi hayır derler ve bu işle hiç bir ilgilerinin olmadığını söylerler. Müdür gidince yamyamların şefi yamyamlara döner:
- "Aranızdan hangi maymun temizlikçi kızı yedi?" diye sorar.
En arkadaki yamyam alçak bir sesle cevap verir:
- "Ben yedim" Bunun üzerine şef söyle cevap verir.
- "Ulan aptal! Biz 4 haftadır grup müdürleri, bölüm müdürleri, proje yöneticilerini yiyip duruyoruz ki kimse farkına varmasın diye, nasıl olsa onların bir işe yaradıkları yok senin durup dururken temizlikçi kızı yemen şart mıydı?!"

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,



Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi