
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Halk'ı hesap eden var mı?
Yayınlanma:
Siyasette kuşkusuz herkesin bir hesabı var.
Hesap yapan herkes de bu yaptığı hesabın tutması için plan ve program yapıp, strateji peşinde koşuyor.
Dolayısıyla...
İlk yapılan iş, tanınırlık ve popülerliğini arttırmak.
İkincisi ise, yaptığı hesabı bozabilecek olan ve çizdiği hedefin önünde engel teşkil eden unsurları ortadan kaldırmak oluyor.
Böylece...
Siyasette ki hedeflenen koltuğun önü açılmış, kendisi de o hedefe daha az zahmetle ulaşmış oluyor.
Düşünsenize...
Yapılan hedef doğrultusunda hem o göreve en yakın isim olmak, hem de rakibin bulunmaması gibi mükemmel bir durum var ortada.
Ancak...
Bu çaba sadece Aday olmaya yetiyor.
Seçim kazanıp, o hedeflenen koltuğun sahibi olmaya ne yazık ki yetmiyor.
Çünkü...
Ne yaparsanız yapın, nasıl bir strateji izlerseniz izleyin, sonunda çıkacağınız yer halkın karşısı.
Siz ne kadar popüler olursanız olun, kimse size rakip çıkamasın, yine seçilip, o koltuğa oturabilmek için sonunda geçeceğiniz yer halkın karşısı.
O yüzden...
Siyasette, özellikle ileriye dönük hesap yapanların çoğunun toslamış olduğu duvardır halk.
Siyaseti ve siyasetteki koltuk hesabını yapanların çoğunun kafasını gözünü patlattığı yerdir o halk duvarı.
Çünkü...
Koltuk hesabı yaparken, halkı hiç hesap etmemiştir birçoğu.
Bu nedenle...
Siyasette, seçilmesine ramak kala halkın oyunu alamadığı için seçilemeyen, tüm stratejisi ve planları suya düşen, üstüne üstlük siyasetten bile silinip giden bir ton insan örneği vardır...
Diyeceğimiz o ki:
Siyasette yıllar sonrasının hesabını yapıp, koltuk için çaba harcayanlar, hesaplarının içine halk'ı da mutlaka dahil etmelidir.
Bizden söylemesi...
*****************************
Eşekliğin alemi!
Herkesin bildiği, bizim de en sevdiğimiz hikayelerden biridir.
Pek çok olay sonrasında aklımıza hep bu hikaye gelir.
Belki bu sütunlarda da birkaç kez yazmışızdır hikayeyi.
Hikaye şu;
Eşekler, köydeki semerciden oldukça şikâyetçiymiş.
Zira...
Semerci hiç mi hiç iyi Semer yapamıyormuş. Sırtları yara bere içinde kalıyormuş Eşeklerin.
Hikâye bu ya...
-"Köye yeni bir Semerci gelsin" diye dua etmeye başlamışlar.
Çünkü...
Sırtlarında ki yara ile yaşamak oldukça rahatsızlık vericiymiş.
Yine hikaye bu ya...
Duaları kabul olmuş Eşeklerin.
Köye yeni bir Semerci gelmiş.
Ama o da ne! Gelen Semerci, eskisinden de kötü çıkmış.
Yaptığı semerlerden dolayı sırtlarında ki yara her geçen gün büyümüş.
Yine Dua etmeye başlamış Eşekler...
-"Bu semerci gitsin, yenisi gelsin" diye.
Semerci gitmiş, semerci gelmiş.
Her semerci, bir öncekinden daha yeteneksiz çıkınca, Eşeklerin sırtlarında ki yara da derinleştikçe derinleşmiş.
Artık hiçbir Eşeğin dayanacak gücü kalmamış.
Nihayet bir gün toplanmış Eşekler.
Uzun uzun konuşmuşlar ve sonuç olarak da;
-"Biz bundan sonra yeni semercinin gelmesi için değil de, Eşeklikten kurtulmak için dua edelim" demişler.
yukarıda da söyledik.Bu bilindik bir hikâyedir ve çoğu yerde anlatılır.
Çoğu zaman da bir olayla ilişkilendirilir.
Bizim amacımız bu hikâyeyi yazmakla, başka bir olaya gönderme yapmak değil.
Ama...
Bu hikâyeyi okuyacak olan pek çok kişi bu yazdığımız hikâyeyi başka bir olayla ilişkilendirecek. Bunu da çok iyi biliyoruz
Bu ilişkilendirme yüzünden birileri bizi takdir edecek, birileri de eleştirecek.
Ne olursa olsun, kim nasıl ve hangi olayla ilişkilendirirse ilişkilendirsin önemli değil.
Önemli olan...
Gerçekten güzel bir hikâye bu...
Dahası...
Bu hikayeyi herkes hemen her dönemde ve her ortamda sanki yaşamış gibi değil mi?
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Maddi hata olmuş...
Lozan Barış anlaşmasının yıldönümü nedeniyle Heybeliada'da bir program yapılıyor.
Programa katılan Milletvekili Cemal Okan Yüksel'den, programa iştirak ettiğiyle ilgili bir haber metni geliyor.
Metinde, programa Eskişehir'den katılanların arasında Yılmaz Büyükerşen ve Kazım Kurt'un da olduğu ifade ediliyor.
Biz de, aynı programa katılmalarına rağmen Ahmet Ataç, Utku Çakırözer ve Gaye Usluer'in niçin metinde isimleri olmadığını sorup "Unutuldu mu?, kasıtlı olarak mı yazılmadı? Yoksa çocukça bir davranış mıydı?" Diye soruyoruz.
(Bu arada Gaye Usluer programa katılmamış ama, Ataç ile Çakırözer o programda bizzat varmış)
Dün ziyaretimize geldi Milletvekili Cemal Okan Yüksel.
Önce: Basın danışmanının kaleme aldığı haberde Ataç ve Çakırözer'in isimlernin yazılmayışının maddi bir hata olduğunu söyledi.
Ardından...
-"Kasıtlı bir şey değil bu" dedi.
Sonrasında da:
-"Ülke yangın yeri, senin uğraştığın şu işe bak?" diye yarı espri yarı ciddi bir söylemde bulundu.
"Tamam... Ülke gerçekten yangın yeri. Ama biz de yerel bir gazeteyiz. Yerel haberleri ve yorumları yapmak zorundayız. Eskişehir ile alakalı ne varsa yazıyoruz. Başka ne yazalım ki?" dediğimizde ise:
-"Meclise vermiş olduğumuz 39 tane kanun teklifi var. Bir gün de bunları yaz" dedi.
"Tamam" dedik. Onları da yazacağız...