4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

HALKI VE BASINI, ANLAMAZ YERİNE KOYMAK

Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Faruk Nafiz Özok, ''Eskişehir'de takım ruhu oluşmamış, Büyükşehir Belediye Başkanı'nın da, ağabeylik görevini yapması lazım. Hocam size saygı duyuyorum. Ama burada görevinizde bir eksiklik görüyorum. Arkadaşlardan bazı şikâyetler aldım. Sanki Büyükşehir'den, kopuk çalışıyormuş gibi. " sözleri aslında Eskişehir' de yaşananların, kısa bir özeti idi.
Doğrudur; yıllardır, bir türlü Eskişehir'de, "TAKIM RUHU" oluşmadı. Ancak Sayın Prof. Dr. Büyükerşen' i, takım ruhunun önünde engel olarak göstermek, bakana şikâyet etmek, en önemlisi de başarısızlıkların, nedeni olarak göstermek, etik olmadığı gibi, gerçekleri de saptırmaktan başka bir şey değildir.
Şu bir gerçek ki AKP'nin, kentteki başarısızlıklarının nedeni olarak, Prof. Dr Büyükerşen' i, göstermesi, kronik hal aldı.
Oysa Eskişehir' deki kurum/kuruluşlar, özellikle de AKP, suçlu aramak yerine, kendi aralarında, bir "TAKIM RUHU" oluşturup, merkezi İdareye karşı da birlikte hareket etseler, Eskişehir' in mevcut sorunları, kısa sürede çözüme ulaşacaktır. Neden bilinmez, kente " TAKIM RUHU" nun oluşmasının önünde, Anakent Belediye Başkanı Sayın Prof Dr. Büyükerşen, sürekli sebep olarak gösteriliyor. Esas nedenler ise göz ardı ediliyor.
Halbuki Eskişehir' de, Sayın Prof. Dr. Büyükerşen' in dışında, Milletvekilleri, Vilayet, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri, ETO, ESO gibi odalar ve diğer sivil toplum örgütleri, ildeki Kurum/kuruluşlarla istenirse, pekâlâ bir "TAKIM RUHU" oluşturabilirler.
Eskişehir' de, "TAKIM RUHU" nun, oluşturulamamasının önünde Sayın Prof. Dr. Büyükerşen' i, engel olarak gösterenler, aslında acz içinde olup, halkı da anlamaz yerine koyuyorlar. Oysa Sayın Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen' e rağmen, Eskişehir' de takım ruhu oluşturabilirler. İstenirse, sorunları da çözülebilir.
İşte Ticaret Odası!
Ticaret Odası, Başkanı Sayın Sarar Başkanlığındaki heyet, Ankara' da beş bakanla görüştü ve kentin sorunlarını çözümü, özellikle de "Hava Alanı" ilgili önemli sözle aldılar.
Ve nihayet! Verilen sözler, yerine getirilmeye başlandı. Milli Eğitim Bakanının, direktifleri doğrultusunda, işverenlerin ihtiyaç duyduğu elemanların yetiştirilmesi için, ETO ile Milli Eğitim Müdürlüğü arasında, protokol imzalandı.
Takım ruhu oluşturmada, Sayın Prof. Dr. Büyükerşen' i, engel gibi gösterenler, kendi icraatlarını sorgulasalar, nedenleri bulacaklar, sorunu da çözeceklerdir. Ancak onlar işin kolayına kaçıyor, başarısızlıklarının nedeni olarak da, Sayın Prof. Dr. Büyükerşen' i gösterirken, halkı da anlamaz yerine koyuyorlar.
Doğrusu, halkı anlamaz yerine koymak, birinin ötekini yok sayması, göremezden gelmesi gibi, bir tutum değildir. Bunları aşar. Burada karşısındakini bir ölçüde alaya alma, kendince onu gülünç duruma düşürme de vardır.
Aslında halkı anlamaz yerine koyma eylemini uygulayan kişi/kişiler, yönünden ne ölçüde başarılı olur, ya da karşıtı başarısızdır; bunu bilmek pek güçtür. Kimileri kendi tutum ve davranışından, bir doyuma ulaştığını düşünerek, karşısındakinin sustuğunu görerek, "başarılı" olduğu kanısına varabilirler. Varması da, pek kolaydır. Çünkü kendi yapar, kendi değerlendirir, buna da inanır.
Bura da "Gerçek nasıldır? "Sorusu usa takılır. Bu konuda, değişik yorumlar yapılsa, her kişi kendine göre düşünse de, her birinin yaptığı kendinedir; döner kendine yansır. Denebilir ki, kim başkasını aptal ve anlamaz yerine koyar, bu tür bir tutum ve davranış içine girerse, burada kendisinin de ne duruma düştüğü üstünde durulabilir; hem de tartışılabilir.
Tutum ve davranış, kişinin kendi içine düştüğünün dışa vurması, eyleme dönüştürülmesi olarak ele alınırsa, bunun karşıdaki, ya da başkalarınca bilinmesi anlaşılması kolay değildir. Hemen eklenebilir, bilinmeyen bir durum için, bir değerlendirme bulunulması değil, yorum yapılması bile düşünülmez.
Sözün kısası, Başkanlarını anlamaz yerine koymak, haksız yere eleştirmek veya icraatların önünde engel gibi göstermek ve başkalarına şikâyet etmek, etik değildir.
Ayrıca Sayın Tozçöken, "Tren yolu yeraltına alınacak"," Hava alanı halledilecek" veya benzer vaat ve söylemlerle, halkı ve basını, anlamaz yerine koyarken, " Basın belden aşağı vuruyor." söylemi, basına karşı, haksızlık değil de nedir?
Eskişehir halkını ve basınını, anlamaz yerine koyan kişi/kişilerin, halktan ve basından ziyade, kendilerinin, bu duruma düştüğünü bilmesi gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi