
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Hangi sorunu çözecek ki bu? Biri çıkıp söylesin.
-ülkenin büyümesi iyice yavaşlamış.
-Cari açık rekor kırmış.
-Gelir dağılımında adaletsşzlik had safhaya ulaşmış.
-İizlik adeta tavan yapmış.
-Vatandaşın bankalara olan borcu 57 kat artmış.
-Kayıt dışı almış başını gitmiş.
-Vatandaşın yüzde 54'ü et yiyemez hale gelmiş.
-Dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanır olmuşuz.
-üretim azalmış.
-Tarım ve hayvancılık ölme noktasına gelmiş.
-İleri teknoloji ürünleri üretiminde olabildiğince geri kalmışız.
-Eğitimde sürekli bir düşüş yaşıyoruz.
-Turizm gelirleri ciddi oranda azalmış.
-Kiralar çıldırmış.
-Emekli ayın sonunu getiremiyor.
-Esnaf sürkli kepenk kapatıyor.
-Tüccar sattığı malın yerine yenisini koyamıyor.
-Sanayici bir sürü sorunla boğuşuyor.
-Ekonomik nedenlerin birinci neden olduğu boşanmalar artmış, aileler resmen çatırdıyor.
-Adi suçlarda sürekli yükseliş var.
-Terör can almaya devam ediyor.
-çevremizde iyi olduğumuz tek bir komşu ülke kalmamış.
İçinde bulunduğumuz tablo hiç de hoş değil anlayacağınız.
Bu saydıklarımız sıkıntılarımızı daha da çoğaltmak mümkün.
Böyle bir tablonun yaşandığı ülkemizde, bunca halledilmesi gereken sorunumuz varken...
Birinin çıkıp, Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi ile ilgili kanun tasarısı hazırlamasının ve bu konuyu ülke gündemine sokmasının bu saydığımız sorunların hangisine çare olacağını açıklaması lazım.
Açıklaması lazım ki, biz de alkış tutalım...
Müftünün nikah kıyma yetkisiyle birlikte işsizlik önlenecek, cari açık düşecekse...
Turizm gelirleri artıp eğitim düzeyi ileri bir hale gelecekse ne ala...
Yoksa, sadece Müftü nikah kıymakla kalacaksa!
Yukarıda saydığımız sıkıntıların biri dahi halledilmeyecekse!
O halde niçin böyle bir meseleyi ülkemizin gündemine sokuyorsunuz ki?
Niye bu kadar sıkıntı varken bizi bu mesele ile uğraştırıyorsunuz ki?
Haberiniz olsun.
Müftüye kıydırmak istediğiniz nikah ürküttüğünüz kurbağaya bile değmiyor.
,,,,,,,,,,,,,,,
Kimler siyesete hazırlanıyor?
2019'da seçim var.
Tabii bir erken seçim ihtimali de her zaman var.
Eğer erken bir seçim olursa tarih elbette daha erkene alınmış olacak.
Bu durum önümüzdeki süreçte siyaset yapmayı düşünenler için önemli.
Zira.
Bu günden karar almak, bu günden yol haritalarını oluşturmak ve bu günden siyaset altyapılarını hazırlamak durumundalar.
İşte...
önümüzdeki süreçte, Eskişehir'de siyaset yapacak isimler şu günlerde aşağı yukarı sıralanıyor.
Bu sıralanan isimler arasında ilgiç olan rektörlerin de isimlerinin geçiyor olması.
Hem Anadolu üniversitesi hem de Osmangazi üniversitesi rektörleri için konuşuluyor bu durum.
Her iki rektör ile ilgili olarak "önümüzdeki seçimde kesin aday olacaklar" yorumları yapılıyor.
Yine...
Her iki rektörün de bu konuda gerekli altyapıları oluşturdukları belirtiliyor.
Sonuç olarak.
özellikle iktidar partisinde her iki rektörün, rektörlük görevlerinin sona ermesinin ardından siyaset sahnesinde boy göstereceği ifade ediliyor.
Rektörler, söylenildiği gibi siyaseti dener mi denemez mi bilemiyoruz.
Denemeleri halinde, siyasette başarılı olurlar mı olmazlar mı onu da bilemiyoruz.
Bildiğimiz...
Her iki üniversite rektörünün de şu sıralar siyasete hazırlanıyor olduklarının yoğun bir şekilde konuşuluyor olması....
***
Sanki o korkunç darbe girişimi olmamış gibi...
Din alimi falan değiliz ama...
Bize göre en güzel cemaat cami cemaatidir.
çünkü...
"Amin" denildikten sonra herkes işine bakar.
Himmetle, soru çalmayla, kamuya adam yerleştirmeyle, darbeyle falan uğraşmaz camii cemaati.
İslam'ın şartlarını yerine getirmek, iyi bir Müslüman olmak ve yaratanı olan Allah'a ve onun elçisi olan Peygamberine hizmet etmekten başka bir şey yoktur kafalarının arkasında.
O yüzden en güzel cemaattir cami cemaati.
xxx
Dahası...
Böylesine güzel bir cemaat varken diğer cemaatlere çok da gerek olduğunu zannetmiyoruz.
Düşünsenize?
Hz Muhammed son peygamberdi.
Yüce Allah ile kulları arasında aracılık yapan mükemmel bir elçiydi.
Kutsal görevini fazlasıyla yerine getirdi.
Görevini tamamlayınca da yaratanın katına yükseldi.
O mübarek seçilmiş insan bile alemleri yaratan yüce Allah ile kul arasına girmedi.
xxx
Hal böyleyken, kendine kendince görev biçen, adı İmam, alim, evliya, şıh, şeyh adı her neyse, yüce Allah'ın kitabı ve onun elçisinin söyledikleri ve davranışları ortadayken çıkıp üzerine vazife olmayan işleri, üzerlerine vazifeymiş gibi bir durum ve konum yaratıyor.
xxx
İşte, yaratılan bu durum ve konum ülkeyi daha bir yıl önce darbe girişimi ile tanıştırdı.
Türkiye resmen uçurumun kenarından döndü.
Neredeyse rejimi elden gidecekti.
Bu yaşanılanlardan mutlaka bir ders çıkartılır zannetmiştik.
Aynı hatalar bir daha tekrarlanmaz, ülkenin aynı tehlike ile karşı karşıya kalmaması için sütten ağzı yananların yoğurdu üfleyerek yiyeceklerini ummuştuk.
ülkeyi yönetenlerin bu yaşanılan korkunç darbe girişimi sonrasında, benzeri cemaatlere aynı şekilde iltimas geçmesinin, Türkiye'yi aynı uçurumun kenarına getireceği gerçeğini görür diye tahmin etmiştik...
xxx
Ama...
Gelin görün ki bugün, kurtulmak istenilen bir cemaatin yerine başka cemaatler konuşulmaya başlandı.
Darbeye kalkışan cemaatin devlet kadrolarından temizlenen mensuplarının yerine başka cemaatlerin mensuplarının doldurulduğu iddiaları ayyuka çıktı.
xxx
Sonuç olarak gelinen noktada...
Sanki 15 Temmuz darbe kalkışması olmamış gibi, ülke uçurumun dibinden kurtulmamış gibi, devlet içinde örgütlenen, örgütlenmesine de bizzat devlet tarafından göz yumulduğu anlaşılan bir cemaat ülkeye sanki 10 yıl kaybettirmemiş gibi, bugün hala Menzilciler miş, Süleymancılar mış, İsmailağa'ymış gibi cemaatlerin devlette örgütlendikleri anlatılıyor.
Sadece bu mu?
Bir de bu saydığımız cemaatlerin devlette daha etkin olabilme adına birbirlerine karşı aleni şekilde güç gösterisinde bulundukları ifade ediliyor.
Ne diyelim?
Umarız devleti yönetenler de artık “En iyi cemaat cami cemaatidir” demekte gecikmez.
Aksi takdirde, bu ülke bu cemaatler yüzünden daha çok uçurum kenarlarında dolaşır.