1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hasta değil farklıydılar. Farklılıklarını da ortadan kaldırdılar iyi mi?

Vücutlarındaki hücre sayısı 46 yerine fazladan bir kromozoma, yani 47 kromozoma sahip doğmuş çocuklar.
“Down Sendromlu çocuklar” olarak tanımlanıyor.
Sevimliler…
Neşeliler…
Dünya ile barışıklar…
Müthiş bir hayal gücüne sahipler.
Karşısındakilerin yaşı-konumu ne olursa olsun hemen yakınlık kurabilme özellikleri var.
İstemedikleri hiçbir şeyi yapmıyorlar.
Kendi yapabilecekleri işleri de başkalarına yaptırma eğilimi taşıyorlar.
Bu özelliklerine rağmen yalnızdı Down Sendromlu çocuklar.
Eve kapalıydılar.
Ailelerinin bakımına muhtaçtılar.
Dışarıda ne olup bittiğinin farkında bile değildiler.
Tecrit edilmişlerdi anlayacağınız.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç “Bu bir hastalık değil sadece genetik bir farklılıktır” dedi.
“Farklı olmaları, bizim yapabildiklerimizi yapamazlar anlamına da gelmiyor” diyerek, Türkiye’de örnek alınan bir projeyi yaşama geçirdi.
Böylece…
Sadece Down Sendromlu çocukların çalışabileceği “Gökkuşağı Cafe” ismini taşıyan bir işyeri, Tepebaşı Belediyesi bünyesinde faaliyete geçirdi.
İşte biz o zaman tanıdık o müthiş çocukları…
Sevimli ve neşeli olduklarını o cafe’de sipariş alırken gördük.
İnsanlarla yakınlık kurabilme yeteneklerine o cafe’de şahit olduk.
Kapalı oldukları evden çıkmalarının, dışarıdaki insanların arasına karışmalarının, sorumluluk almalarının ve para kazanmalarının ne denli önemli olduğunu işte o proje sayesinde öğrendik.
O çocuklar, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın da söylediği gibi “Hasta değil sadece farklıydı”
Bu proje ile farklılıkları da ortadan kalktı ve “biz” oldular.
önceki gün öğrendik.
Duyduğumuz haber, içine düştüğümüz duygusallıkla birlikte boğazımıza adeta bir şeylerin düğümlenmesine neden oldu.
İnsan sevinçten ağlayacak noktaya gelir ya, neredeyse o konuma geldik…
Tepebaşı Belediyesi’nin sürdürdüğü söz konusu proje sayesinde, kapalı olduğu evinden çıkma imkânı bulan ve Gökkuşağı Cafe’nin çalışanları arasına katılarak farklılığını ortadan kaldıran bir çocuğumuz, KPSS sınavını kazanmış önce…
Ardından…
Bir Devlet kurumuna yerleşerek, memur olarak çalışmaya başlamış.
Duyduğumuza göre çalıştığı kurumun, daha ilk aylarında en sevilen elemanı haline gelmiş.
Bu müthiş bir haber…
Bu süper bir başarı hikâyesi…
Bu; başarıyla uygulanan bir projenin insanların hayatını nasıl değiştirebildiğinin harika bir örneği…
Ne diyelim?
Bu projeyi düşünen Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da…
Projeyi hayata geçiren Tepebaşı Belediyesi de…
Projeye inanıp çocuklarını bu projeye dahil eden aileler de…
Proje sayesinde kapalı oldukları evden çıkıp, var olan farklılıklarını bu proje sayesinde ortadan kaldıran o çocuklar da…
Harika, müthiş ve büyük bir iş başardılar.
Eminiz, bundan sonra da başarmaya devam edecekler…
Not- Gökkuşağı Cafe’de çalışan bir çocuğun önce KPSS’yi kazanıp, ardından bir devlet kurumunda işe başlamasını sorduk Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a “Ne düşünüyorsun?” diye…
Düğümlenen boğazından hiçbir sözcük çıkamadı. çıkamadı…
çünkü ağlamasına ramak kalmıştı…


.....


Herkes kendi
işine baksa…


Ahmet Ataç’a:
-“CHP’de, Belediye Başkanları arasında sıkıntı var. Milletvekilleri arasında da sıkıntı mevcut. Belediye Başkanları ile Milletvekilleri arasında sıkıntı var. Milletvekilleri yönetimlerle, Yönetimler belediye Başkanlarıyla sıkıntılı. Dahası, yönetimler kendi arasında sıkıntı yaşıyor. Eskişehir’de sanki 2-3 CHP var. Bu durum nereye kadar böyle gider? Nasıl çözülür?” diye soruyoruz.
çok basit kısa bir cevap geliyor Ataç’tan;
-“Herkes kendi işine bakarsa ortada mesele falan kalmaz.”
Bu cevaptan anladığımız şu:
Demek ki, CHP’de herkesin gözü kendi sınırlarının dışında…
Demek ki herkes, kendi işini daha iyi yapma çabasından çok, başkasının işini nasıl yaptığıyla ilgileniyor.


.....


Şimdi de ucu açık
sorular geliyormuş…


Zırt pırt değişen eğitim ve sınav sisteminde yeni bir yeniliğe daha gidilmiş.
öSYM sınavlarında ucu açık sorular sorulacakmış.
Böylece…
Doğru şık yerine öğrencinin yorumlama bilgisi ölçülecekmiş.
Bu ucu açık sorularla kişisel düşünce ve görüşlerin ortaya çıkması amaçlanıyormuş.
Buraya kadar güzel…
Fakat…
Yeni sistemde sorulacak olan sorular adı üzerinde “Ucu açık” sorular.
Yani…
Birden fazla cevabı olabilecek sorular.
Merak ettiğimiz…
Bu açık uçlu sorulara verilecek olan cevaplar kime göre doğru olacak?
Ya da kime göre yanlış?
Ucu açık soruda verilen ve hepsi mantık çerçevesinde olan birbirinden farklı cevapları kim nasıl değerlendirecek?
Bu değerlendirmeyi nasıl yapacak?
Kısacası…
Sorulan soruların ucu açık olacak iyi de…
O sorulara verilecek olan cevapları kim ve ne şekilde kapatabilecek?


.....


“2016’da “çok para kazandık” demedim ki. “Biraz rahat nefes aldık” dedim”


Esnaf Odaları Birlik Başkanı Ekrem Birsen “Esnaf 2016 yılında rahat bir nefes aldı” demişti.
Bu açıklama üzerine telefonlar almış ve esnafların “Ne nefes alması? 2016’da nefesimiz kesildi” şeklindeki yakınmalarını bu sütunlara taşımıştık.
Ekrem Birsen aradı dün.
-“çok azandık. Süper bir yıl oldu” falan demedim. Sadece, var olan sorunların büyük bir bölümünün 2016 yılında çözüldüğünü söyleyerek, “Bazı sorunların giderilmesiyle birlikte rahat bir nefes aldığımızı söyledim” dedi önce…
Ardından da…
-“Esnafın karşı karşıya kaldığı sorunlar vardı. Zengin para istemez. çaresiz insan ister. Bu sorunlar bizi çaresiz duruma getirmişti. Hükümetin önüne yattık ve bu sorunların büyük bölümünün 2016 yılı içinde çözülmesini sağladık. Kredilerin çıkmasını, teşviklerin çıkartılmasını sağladık. İşte bunlar da biraz olsun rahatlattı” dedi.

Ekrem Birsen zor bir süreç yaşandığını söylüyor.
Bu süreç içinde “öldük-bittik” deme yerine, zorluklara rağmen dimdik ayakta durma mücadelesi vermek gerektiğinin de altını çiziyor Ekrem Birsen.
-“Bu konuda iş bize düşüyor. Kendimize gelmeliyiz. İşi iyi yapan kazanmaya devam ediyor. O yüzden işimizi iyi yapacağız. 11.00 de dükkan açmayacağız.” Diyerek tamamlıyor sözlerini…

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi