1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hastalıklı siyaset...

Eskiden, yani 12 Eylül müdahalesi öncesinde ODTÜ, yani Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sol ağırlıklı bir Üniversite olarak bilinirmiş.
Hazırlık sınıfında ki öğrenci, sempatizan olarak tanışırmış Sol düşünce ile.
Ardından 1 ve 2 nci sınıflarda, işin içine daha da girer, bir anlamda ustalaşırmış.
Üçüncü sınıfta ise, Sol'un tam bir fikir ve eylem adamı haline gelir, dördüncü sınıfı bitirmeye yakın bu özelliği sürermiş.
Ancak...
Okul yıllarının bitimine yakın başlarmış bir yandan askerlik, diğer yandan mesleği eline alma telaşı.
O yüzden de, o ana kadar hayatın büyük bir parçası olan Sol görüş, yavaş yavaş ikinci, üçüncü planlara itilirmiş.
Genelde, askerlik sonrası Devlet kurumlarında bulunan iş, iyiden iyiye unuttururmuş solculuğu.
Bir müddet sonra ise, tamamen terk edilir, düzene uyuluverirmiş.
Hatta...
İçlerinden, hidayete erenler bile çıkarmış ODTÜ kökenlilerden.
Bunu çok eskiden anlatırlardı.
Aslına bakarsanız, bu tablo, Türkiye'nin aynı zamanda siyaset tablosunu da yansıtıyor.
Defalarca karşılaştık.
Adam bir siyasi partinin üyesi.
Her ağzını açtığında Parti içi demokrasiden söz etmeden geçemiyor.
Hemen her fırsatta, Demokrasinin uygulanmıyor olmasından yakınıyor.
Genel Başkan cuntası olduğunu söyleyip, Genel merkez baskısından yakınıyor...
-"Herkes seçimle gelmeli. Seçimle gitmeli" diye neredeyse avazı çıktığı kadar bağırıyor.
Gün geliyor, hasbelkader yönetim sırası ona denk geliveriyor.
O güne kadar eleştirdiği Genel başkanın talimatıyla koltuğa bir güzel oturuyor...
Önceden söylediği o sözleri sanki kendisi söylememişçesine;
-"Partimin verdiği görevden kaçmam mümkün değil" diyor.
Tepeden indiği hatırlatıldığında ise;
-"Ne yani? Verilen görevi kabul etmese miydim? Benim particilik anlayışımda bu yok. Verilen görev yapılır" diye de üste çıkmaya çalışıyor.
Anlayacağınız...
Her şey, göreve gelinceye kadar...
Bir koltuk bulduğunda, hemen herkes geçmişi unutuveriyor...
Tıpkı bir hastalık gibi...
Bu hastalık uzun yıllardır devam ettiğine göre...
Bizim ülkemizde ki siyasetin Hasta olmadığını söylemek mümkün mü?
......

MHP ve imkansızlıklar...
MHP nin Belediye Başkan adayları.
Kadir Çalışıcı, Emine Edizgil ve Murat Sanlar...
Üçü de bürokrasiden gelen isimler.
Yani memuriyetten.
Ahım şahım bir zenginlikleri yok üçünün de...
Seçim sürecinde harcayacakları paranın, aile bütçelerine önemli bir darbe vuracağı da bir gerçek olsa gerek.
MHP'ye baktığınızda ise...
Eskişehir'i "Kesin kazanılacak şehirler" arasında görmüyor.
Böyle bir iddia içinde olmadığı için de Eskişehir'e seçim çalışmasında harcanacak büyük paraları aktarmayacağı biliniyor.
Sonuç olarak...
Maddi imkanlar göz önüne alındığında, Eskişehir'deki MHP örgütleri ve MHP'nin Belediye Başkan adayları seçime kendi yağlarıyla kavrularak girecek.
Diğer bir değişle...
En az para ile en büyük seçim çalışmasını gerçekleştirmek için uğraş verecek.
Şimdi bunu durup dururken niye yazdık.
Deniliyor ki;
-"MHP Eskişehir'de Belediye Başkan adaylarını açıklayan ilk parti olmasına rağmen, bugüne kadar "Gümbür gümbür geliyoruz" algısı yaratacak bir seçim çalışması yapmadı."
Neden yapmadığının en önemli etkeni olan parasızlığı yukarıda izah etmeye çalıştık.
Kaldı ki...
Eskişehir'de diğer partilerin de "Gümbür gümbür geliyoruz" algısı yaratacak bir çalışma yaptığını söylemek mümkün değil.
Ama her şeye rağmen, MHP'nin üç adayının uyum içinde olması, adaylarla parti teşkilatının bütünlük içinde görüntü vermesi ve hemen her gün yapılan ziyaret ve seçim çalışmaları, MHP'nin imkânsızlıklara rağmen seçimlere asıldığını yeterince gösteriyor.
-"Para belki her şey" ama...
MHP, parasız da bir şeylerin yapılabileceğinin adeta sınavını veriyor.
......

Mihalıççıklılar kime oy vermeyecek?
Geçenlerde, bu köşede, Mihalıççıklıların seçimlerde nasıl organize olduğunu anlatmış ve parti farkı gözetmeksizin Mihalıççıklı bir adayın kazanması için nasıl destek olduklarını yazmıştık.
Önümüzdeki seçimde, partilerde Mihalıççıklı adayı olmaması üzerinden hareketle "Bakalım bu kez Mihalıççıklı seçmenler oyu kime verecek?" diye sormuştuk.
Ankara'da yaşayan Mihalıççıklı Rıdvan Aras yanıtlamış soruyu.
Aynen şunları söylüyor;
-"Mihalıççıklılar bu seçimde ne yapacak. Aslında zor görünen bir soru. Çünkü, bu kez belirleyici olacak dışsal etkenler var. Son olayların AKP'yi ne derece yıpratacağı en önemli etken. Bundan yalıtarak bir yanıt aradığımızda, Mihalıççıklıların hiçbir Mihalıççıklı vekil adayı olmayan 11' genel seçimlerine bakmak lazım. Burada, Mihalıççıklılar %50 oranında AKP, %24 oranında CHP yi tercih ettiler. Şehirde bu makas azalsa bile hemen hemen böyledir. Yani Sağa bir eğilim olacaktır. Fakat bence daha önemli olan Mihalıççıklı adaylar arasında bir tercihte bulunma durumunda olan kitle, bu kez "aday çıkartılmasına" değil, "aday çıkartılmamasına" bakacaktır. Adayı çıkartmayan CHP algısı vardır. Bu şartlarda, diğer etkenler dışarıda bırakıldığında, CHP'ye kaybı olduğu görülmekte, yaptığım görüşmelerde de bu yansımaktadır."
Rıdvan Aras'ın söylediği bize göre şu anlama gelior;
-"Mihalıççıklılar bu seçimde Hemşerilerini aday göstermeyen partiye oy vermeyecek"
Doğru anlamış mıyız acaba?
......
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Bir gün bir şapkacı bir köye gitmiş. Akşam olmuş yorulmuş bir ağacın altında uyuya kalmış. Sabah kalktığında görür ki maymunlar şapkaları almış.
Adam başını kaşımak için şapkasını çıkarır. Maymunlarda çıkarmış adam yere atmış şapkasını maymunlarda atmış adam şapkaları toplayıp kaçmış.
Bu meslek babadan oğula kadar geçmiş. Bir gün adamın torunuda aynı ağacın altında uyuya kalmış. Aynı olay başına gelmiş adamda şapkasını yere atmış. Bunu gören maymunlardan biri ağaçtan aşağıya sarkıp adama bir tokat atarak -"ulan hıyar sade senin mi deden var"

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi