1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hay sizin 1 Kasım'ınız batsın...

Ülkenin kalbinde iki bomba patlatılmış...
Ülkenin kalbinde yüzyılın katliamı yaşanmış.
Barış ve kardeşlik adına meydanda bulunan onlarca kişi paramparça olmuş.
Yüzlerce kişi yaralanıp, bundan sonraki yaşamını eksikliklerle geçirmek durumuna düşmüş.
Babalar çocuklarını, çocuklar babalarını kaybetmiş.
Analar kızlarını, kızlar analarını yitirmiş.
Ortalık kan revan içinde adeta savaş alanına dönmüş.
Devlet hala o hain saldırıda kaç canın yitip gittiğinin rakamını dahi çıkartamamış.
Oğlunu, babasını, annesini,kızını kaybedenler cenazelerini bile alamamış.
100'ü aşkın eve resmen ateş düşmüş.
Koskoca ülke tarif edilmez bir travma yaşamaya başlamış
Ve...
Yıllarca unutulmayacak o vahşet görüntüler hala hafızaları meşgul ederken...
Bir partinin genel başkanı çıkıyor:
"1 Kasım'da gereken cevabı alacaklar" diyor...
Bir başka partinin genel başkanı çıkıp:
-"1 Kasım'da millet bunlara hesabını soracaktır" diyor.
Bir başkası durur mu hiç:
-"Bunu yapan da yaptıran da 1 Kasım'da görecek" diyebiliyor.
Hele bir başkası:
-"1 Kasım'dan sonra bunun hesabını bizzat soracağız" diyor iyi mi?
-Ülkenin ortasına bomba konmuş...
-Yüzlerce insan parçalanarak can vermiş.
-Ülke, bu güne kadar görmediği bir katliamla tanışmış.
-İnsanlar tarifi mümkün olmayan bir acı yaşamış.
Maşallah, hiçbir parti başkanının, içinde "1 Kasım" geçmeyen konuşması yok...
Ne o? 1 Kasım'da seçim var.
Kafaları o tarihte çünkü.
Her olayı o tarihe endekslemişler resmen.
Her olaydan bir şeyler kapma çabasındalar çünkü.
Sizin 1 Kasım'ınız da, seçiminiz de yerin dibine batsın.
Seçimden çıkacak hangi sonuç bu travmayı yok edecek ki?
Hangi sonuç o yitip giden canları geri getirebilecek ki?
İktidar hırsı, yönetme hırsı bu kadar mı her şeyin üzerinde?
Şimdi diyeceksiniz ki: "Tüm bu yaşadıklarımız acıları ancak sandık çözer"
Çözmüyor işte!
Çözmedi işte!
Hatırlayın 7 Haziran seçim sonuçları sonrasını.
Her parti "kazandık" narları atmadı mı sandıkların sonuçları açıklanır açıklanmaz?
Hepsinin kazandığı bir seçimde kaybeden biz olmadık mı?

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Muharrem Esen'e "Geçmiş olsun"

Muharrem Esen bir süredir ekranlardan uzakta.
Uzakta olmasının nedeni, küçük bir operasyon geçirmiş olması.
Gözünde yaşanan bir sıkıntı nedeniyle ameliyat oldu geçtiğimiz günlerde.
Ameliyatı son derece başarılı geçmiş.
Göz hassas bir organ olduğu için, doktoru bir süre evden çıkmamasını ve dinlenmesini tavsiye etmiş.
O da bunu yapıyor.
Dün konuştuk kendisiyle.
Sıkıntısının ortadan kalktığını söyledi.
Haftaya ise yeniden görev başına döneceğini ve ekranlardan Eskişehirlilerle buluşmaya devam edeceğini ifade etti.
Geçmiş olsun diliyoruz kendisine.
Ekranlara biran önce dönmesini de sabırsızlıkla bekliyoruz...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Aslında Eşeklikten kurtulmak lazım galiba?

Eşekler, köydeki semerciden oldukça şikâyetçiymiş.
Zira...
Semerci hiç mi hiç iyi Semer yapamıyormuş. Sırtları yara bere içinde kalıyormuş Eşeklerin.
Hikâye bu ya...
-"Köye yeni bir Semerci gelsin" diye dua etmeye başlamışlar.
Çünkü...
Sırtlarında ki yara ile yaşamak oldukça rahatsızlık vericiymiş.
Yine hikaye bu ya...
Duaları kabul olmuş Eşeklerin.
Köye yeni bir Semerci gelmiş.
Ama o da ne! Gelen Semerci, eskisinden de kötü çıkmış.
Yaptığı semerlerden dolayı sırtlarında ki yara her geçen gün büyümüş.
Yine Dua etmeye başlamış Eşekler...
-"Bu semerci gitsin, yenisi gelsin" diye.
Semerci gitmiş, semerci gelmiş.
Her semerci, bir öncekinden daha yeteneksiz çıkınca, Eşeklerin sırtlarında ki yara da derinleştikçe derinleşmiş.
Artık hiçbir Eşeğin dayanacak gücü kalmamış.
Nihayet bir gün toplanmış Eşekler.
Uzun uzun konuşmuşlar ve sonuç olarak da;
-"Biz bundan sonra yeni semercinin gelmesi için değil de, Eşeklikten kurtulmak için dua edelim" demişler.
Bu bilindik bir hikâyedir.
Çoğu yerde anlatılır.
Çoğu zaman da bir olayla ilişkilendirilir.
Bizim amacımız bu hikâyeyi yazmakla, başka bir olaya gönderme yapmak değil.
Ama...
Bu hikâyeyi okuyacak olan pek çok kişi bu yazdığımız hikâyeyi başka bir olayla ilişkilendirecek.
Bunu da çok iyi biliyoruz
Bu ilişkilendirme yüzünden birileri bizi takdir edecek, birileri de eleştirecek.
Ne olursa olsun, kim nasıl ve hangi olayla ilişkilendirirse ilişkilendirsin önemli değil.
Önemli olan...
Gerçekten güzel bir hikâye bu...
Dahası...
Bu hikayeyi herkes hemen her dönemde sanki yaşamış gibi...
.,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Aman dikkat!

Millet olarak ne yapıp edip, sevincin de üzüntünün de suyunu çıkartmayı beceriyoruz.
Vereceğimiz tepkinin ne ölçüsü oluyor ne de endazesi.
Mantık ölçüleri içinde yapmamız gerekenleri, genellikle duygularımızla yaptığımız için de ileride telafisi mümkün olmayacak hatalar yaratıyoruz.
Ülke çok kritik bir süreçten geçiyor.
Terör olaylarına, her gün gelen şehit haberlerine tepkisiz kalmak elbette mümkün değil.
Fakat...
Sırf tepkisiz kalmama adına, saçma sapan olayların içinde yer almanın, bu ülkeyi terörden kurtaracağını kimse beklemesin.
Aksine...
Mantığın önüne geçen bu tür saçma sapan davranışlar, maazallah bu ülkeyi iç savaşa dahi götürebilecek davranışlar olarak önümüze gelir.
Şu kesinlikle unutulmamalı...
Her yer provokasyona açık.
Her yer, provokasyon için fırsat kollayanların mekanı haline gelmiş.
İşte bu provokasyonların ağına düşecek olanlar, bu ülkede iç savaş çıkartmak isteyenlerin resmen oyununa istemeden baş aktör oluverir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi