4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

HAYALİ CİHAN DEĞER...

İnsan olarak, dostlarla nice güzellikleri paylaştık. Nice değerin ve derinliğin farkına beraber vardık. Ömrümüzün, en güzel, en taze, en saf yıllarında; insan olmanın güzelliklerine tanık olduk. Oysa İnsan ömrü, aslında çok kısadır. Ancak insan isterse, o kısacık ömürde, çok şeyler yapar ve pek çok olaya ve gelişmeye de tanık olur. Zaman için de bunları bir vesile hatırlar, büyük haz alırken, yaşamın ve yaşananların, ne kadar güzel olduğunun da farkına varır. Yine insan, yaşamında dostlar da edinir, pek çok dostuna da vefa borcu vardır. Onları hatırlamak ve Vefalı olmak da imanın gereğidir. İnsan olmanın da en büyük vasfıdır.
Allah Kuranı Kerim' de, "Herhalde sana bey' at edenler ancak Allah'a bey' at etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahde vefa gösterirse, Allah ona büyük bir mükâfat verecektir. (fetih 10) buyurmuştur.
Dost bildiğimiz insanlar, zamanla kimi, Anadolu'ya dağıldı veya dünyaya açıldı. Kimi de, ani ve acı bir sürprizle, ahiret yolculuğuna erken çıkarak hepimizi şaşırttı. Dünya, telaşı-kargaşası derken koşuşturmaya daldık. Birbirimizden, haber bile alamaz olduk. "Kimimiz doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde, ahirette, kimimiz de dünyada olsak da yine birbirimizle beraberiz." dedik, hiç unutmadık
Geçen hafta, arşiv düzenlemesi yaparken, 1971 yılında, İstikbal Gazetesi'nde Köşe Yazan Rahmetli S. Fahri Çelen' in, hakkımda yazdığı köşe yazısı elime geçti. Okurken o günleri bir kez daha yaşadık. Rahmetli S. Fahri Çelen' in, bu yazısını, okuyucularımızla paylaşarak, O' nu, bir kez daha rahmetle anmak istiyorum.
"Eskişehir' de, bir Yunus Emre İlkokulu var. Bura da bir ders araçları sergisi var. Sergileme tarihi şöyle:
3 Eylül 1971. halen sürüyor bu sergileme...
Gidip görmemi, bir öğretmen arkadaş tavsiye etti. İlk fırsatta okula gidip sergiyi gezdim. Sergileyen arkadaş, sağ olsun beni iyi karşıladı. Kendini tanıttı:
Mustafa Kantarcı, Kaymaz Bucağı Öğretmeni.
Bu tanışmadan sonra, salonda teşhir ettiği ders araçları hakkında başladı izah vermeğe. Kendi icadı orijinal bu enteresan eserler, karşısında duygulandım hayretler içerisinde kaldım. 102' ye yakın 1.ci ve 2.ci sınıflar için yapmış, Yapmış olduğu eserler, 1025 tane, 10 yıllık bir çalışma sonucu getirilmiş bu şahane eserler.
Mustafa Kantarcı, mesleğine âşık, aynı zamanda icat etme kabiliyetine haiz değerli bir öğretmen... O çok az konuştu o gün. Eserleri konuşuyordu hep. Bu öyle bir hakkı her kula nasip olmaz, kolay, kolay böyle bir merhamet sahibi olmak. Bu bir tanrı vergisidir. Her aracın ödevini anlattı. Birer, birer, Sayın Mustafa Kantarcı, o gün bana. Bana mı sade? Her ziyaretçiye anlatıyor bu durmadan, yorulmadan, bu araçların eğitim ve öğretimdeki görmüş olduğu vazifeleri.
Araçlar elektrik tesisleri ile çalışıyor. Matematik levhaları üzerinde, 4 işlem ile ilgili rakamlar, toplama, çıkarma bölme işleri yanan ampullerle cevaplandırılıyor. Çocuk çarpmayı yanlış yaparsa ampul yanmıyor. Doğru yaparsa yanıyor. Akıllara durgunluk veren bu ders araçları nazari ders şeklini hiçe indiriyor. Göze kulağa hitap ediyor. Çocuklar da diyebilirim ki her türlü zihni melekeleri faaliyete geçiriyor. İşte aslı beklenilen öğretim yolu budur. Çocuklarımıza yaratma, bulma icat etme kabiliyeti aşılamak...
Elektrik düğmelerine basmak, sinyallere uymak, cümle kurmak, kelimler ve sonra hecelere inmek. Hepsi bir buluş, öğretici usulleri tatbik eden yok gösteren ders araçları.
Hangi birini sayayım burada? Hangi birini anlatayım size.. Bence bu sergiyi her çocuk velisi gidip görmeli. Türk zekâsı ve bir Türk öğretmenin nasıl bir fedakârlığa katlanarak yurt hizmetine kendini adadığını bizzat müşahede etmelidir. Her türlü maddi menfaatten azade ücretsiz orijinal ders araçları sergilemesidir bu.. Bu eserleri, bu araçları görmedikçe, tarif etmenin fazla bir yarar sağlamayacağı inancındayım... Herkesi derinden derine düşündüren eşsiz ve emsalsiz bir sergidir bu... " diyerek o günlerde şahsıma en büyük mükâfatı vermişti.
Yalnız Rahmetli S. Fahri ÇELEN mi? Eskişehir' deki, bütün yerel ve ulusal basın mensupları, meslektaşlarım ve halkımız, göstermiş olduğu ilgi ve 1. Hava Kuvvet ve Sıkyönetim Komutanı Sayın ÖZAYDINLI' nın, "Sergide gördüklerim, her türlü takdirin üstündedir. Yoktan var etmenin de en güzel örneğidir." Sözü hala hafızalardadır. Bugün, köşe yazmama da, o günkü basın mensuplarının, sevgi ve ilgisi neden oldu. Bugün onlara olan vefa borcumu ödüyorum. Çünkü vefa, vaadini, adağını, yerine getirme ve borcunu ödemedir. Ayrıca Dost olmak... Dost olabilmek... Dost kalabilmektir... Ve gün olur, hayali cihan değer.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi