
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Hayalleri ve Anıları yıkmak bu kadar basit mi?
Adalet İlköğretim Okulu'nun önünden ne zaman geçmeye kalksam, durup birkaç dakika bakarım o beton binaya.
Okuduğum yıllara dair ne kadar anı varsa gelip geçer gözümün önünden o birkaç dakika içinde.
Küçücük bir çocukken ne kadar da büyük gelirdi o Okulun binası...
Hele bahçesi...
Koş koş bitmezdi.
Halbuki 3 katlı bir bina ve küçücük bir bahçeydi var olan.
Çocukluğun, hatıra biriktirmeye başladığı tam 5 yıl geçti o binada ve bahçede.
İlk heyecanlar, ilk korkular, ilk zevkli oyunlar ve ilk öğretmen ile tanışmalar...
Belki...
İlk kavgalar, ilk aşık olmalar, ilk başarıyla tanışıp, ilk başarısızlığı tatmalar.
Hemen her şey için ilkti Adalet İlköğretim Okulu bizim için.
İşte o yüzden her önünden geçtiğimizde durup bakarız bize göre Devasa olan o Okul binası ve bahçesine.
Her köşesinde yaşadığımız anıları daha dün gibi hatırlarız.
Nasıl sıraya girdiğimizden tutun da, merdivenleri deli gibi çıkışımıza, teneffüs zili çalmasıyla birlikte, çeşmelerinden su içmek için birbirimizle nasıl yarıştığımıza kadar her olay ilk günkü tazeliğinde yaşıyordur.
Ayran ile simidin birbirine bu kadar yakıştığı tek yerdir okulun kantini.
Leblebi tozu, macun, ballı ballı, Şam tatlı...
Hepsinin anlamı ve hatırası O Okul sayesindedir aslında.
Kısacası...
O bina ve o binanın bahçesi, hayallerimizin ve anılarımızın yaşadığı, bundan sonra da yaşayacağı bir mabettir bizim için.
Sadece İlköğretim Okulu değil tabii.
Okuduğumuz Cumhuriyet lisesi de aynı anlamı taşıyor bizim için.
Şimdi...
Biri kalkıp, yıllarımızı geçirdiğimiz bu okulları yıkmaya kalksa, üzülür, tepki gösterir, hatta çıldırırız...
Yıkılsa; yıkılması için karar alanları hayatımızın sonuna kadar affetmeyiz.
Çünkü...
Yıkılan sadece üç katlı bir beton bina değildir bizim için.
Yıkılan, bizim ve bizim gibi binlerce o okulda okumuş insanın, hayalleri ve anılarıdır.
HACI SÜLEYMAN ÇAKIR LİSESİ YIKILACAKMIŞ
Adalet İlköğretim Okulu ve Cumhuriyet lisesi bizim için ne anlam taşıyorsa, herkesin okulu herkes için şüphesiz aynı anlamı taşıyor.
Buna yürekten inanıyoruz.
Çünkü...
Hemen herkes, yıllarını geçirdiği okullarının önünden geçerken, bizimle aynı duyguları yaşıyor
O yüzden...
Herkesin okuduğu okul, herkes için son derece özel.
Bu konuyu niçin yazma gereği duyduk?
Eskişehir'in en eski okullarından biri olan Süleyman Çakır Lisesi binası yıkılacakmış.
Bina güçlü değilmiş.
O yüzden yıkılması gerekiyormuş.
Üzüldük tabii haberi duyunca.
Mezun olmuş binlerce öğrencisinin hayallerinin ve anılarının da o bina ile birlikte yıkılacağını düşündük.
Umarız, karar vericiler bu Okulu ve milyonlarca anıyı yıkma yerine, binayı güçlendirme kararı alır.
KİM TAKAR ANIYI, YIKMAK EN KOLAYI...
Biz temenni ediyoruz da, karar vericiler için anıymış, hayallermiş hiçbir önem taşımıyor.
Ne şehrin hafızasına değer veriyorlar, ne de insanların anılarına.
Stadyum olayında öyle olmuyor mu sanki.
İnsanların küçüklükten başlayıp yıllarca Eskişehirspor adına anı biriktirdiği Atatürk Stadyumu yıkılmıyor mu?
Ya Anadolu Üniversitesinin ilk kurulduğu İşçi bulma kurumu binası?
O da 8 katlı bir bina yapımına kurban gitmeyecek mi?
Yazık oluyor bu şehrin hafızasına.
Yabancılar 100-200 yıllık Okullarının hala eğitim vermesiyle övünürken...
Biz ise...
100 yıllık binaları yıkıp, yerine AVM yapmakla övünüyoruz.
Çoğu zaman merak ediyorum...
Boynumuzun üzerinde nasıl bir kafa taşıyoruz?
.......
Büyükerşen'in cevabı 99 öncesini hatırlattı
Herkes hatırlayacaktır.
2009 mahalli seçimleri öncesinde İktidar Partisi Hızlı Tren'i seçim çalışmalarında ön plana çıkartıp, şehri "Ankaralılar Şehir görmeye daha hızlı gelecek" afişleriyle kaplamış, bunun üzerine, Büyükerşen'in "Buyursunlar gelsinler" Afişleri adeta kinayeli bir cevap olmuştu.
O yıllarda çok da konuşulmuştu bu cevap.
Geçtiğimiz haftalarda Eskişehir'e gelen Başbakan, mahalli seçimleri hedef gösterip, büyükşehir belediyesini istediğini vurgulayarak;
-"Eskişehirlileri 2014'de ne yapacağını çok iyi bilir" dedi.
Aradan 10 gün geçtiğinde ise Büyükerşen;
-"Başbakan'a katılıyorum. Eskişehirliler üç dönemdir ne yaptığını iyi biliyor" cevabını verdi.
Başbakan'ın söylediğine Büyükerşen'in verdiği cevap bir anda 99 seçimleri öncesinde yaşanan "buyursunlar gelsinler" cevabını hatırlattı.
.........
Biraz da gülmek lazım
Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verilir. Her iki takım da performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçer. Büyük gün gelir ve iki takım da hazırdır.
Yarış başlar ve bittiğinde Japonlar bir kilometre farkla kazanırlar. Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılır. Türk Şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verir.
Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu hata bulunur ve çözüm önerisi getirilir. Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu. Türk Takımında ise 1 kişi kürek çekiyor, 8 kişi dümeni kullanıyordu. 9 kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılandırılır. Yeni yapılanma şekli şöyle olur; 4 dümen müdürü, 3 bölgesel dümen müdürü, kürek çekmekle görevli kişinin performansından sorumlu bir dümen yöneticisi ve kürek çekme elemanı. İkinci yarışı bu defa Japonlar iki kilometre arayla kazanırlar. Tepesi atan Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçer. Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovulur ve müdürlere sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verilir.