(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

HAYALLERİN KATİLLERİ...

Kupa' da ki farklı yenilginin ardından Eskişehirspor'un cumartesi günkü maça böylesine uyuşuk bir başlangıç yapacağını beklemiyordum. Yine daha istekli ve arzulu olan taraf Bursaspor'du ve hak ettiğini aldı.
***
Kötü futbol ortak bir suçtur.
Ama bir teknik adam hatalarında inat ediyorsa...
Herkesin saha içinde yardımlaşmamasını seyrediyorsa...
Suçun aslan payı ona aittir.
Ertuğrul Sağlam'a...
***
Eskişehirspor'da maçlara göre adam seçiminde ki yanlışlıklar, kadroda yapılan revizyonların hiçbir zaman tutmaması iltihap haline geldiyse...
Bazı futbolcular koşmakla koşmamak arasında sıkışıp kalmışsa...
Takımla kampta yer almayan ve bir antrenmanla kadroya giren Tarık Çamdal'dan kritik anlarda medet umuluyorsa...
Ve birileri hala bu oyuncunun iyi oynadığından bahsediyorsa...
Eskişehirspor'un Bursa deplasmanında hak ettiği neticeleri almasının sebeplerini Ertuğrul Sağlam'da arayın.
Bir teknik adam futbol defterinden korkaklık kelimesini çıkarmak zorundadır.
Hele ki Türkiye Şampiyonluğu apoleti varsa...
***
Bursa'da Eskişehirspor'u futbol olarak değerlendirmenin anlamı yok. Çünkü skor 2-1'e gelinceye kadar ortada oyun yok...
Golden sonra silkeleneceğini düşündüğüm Eskişehirspor'un yapay baskısını görüne, 'Biz bu filmi daha önce izledik' dedim.
Zaten yine pozisyon üretilemedi.
Tarık Çamdal'ın yaptığı basit hatadan sonra Boffin'in atılması, aslında kampta ter döken ve kulübede hocasından şans bekleyen diğer oyuncuların 'Ahının' çıkması gibiydi...
Maçın başında takımını oyuna yine korkak başlatan ve iş işten geçtikten sonra hamlelerini gerçekleştiren Sağlam'ın yanlışlarına karşılık, geceyi ayaklarında uyutan Bursaspor istediğini alan taraf oldu.
***
Maçın hakemi Bülent Yıldırım'a da ayrı bir parantez açmak gerekir. Bu ülkede hedefi kalmayan hakemlerin Süper Ligde maç almaması gerektiği yine ortaya çıktı. Kupa maçlarını yöneten tecrübesiz hakemlerin düdükleri inanın daha haysiyetli...
Tüm taktir haklarını Bursaspor'dan yana kullanan Yıldırım, aslında ligde ki Fenerbahçe maçı öncesi Eskişehirspor'u budamak için sahaya çıkmış gibiydi.
***
Maçlardan önce ara gazı veren gururlu söylemlere alıştık da, bu maçın ardından yürürlüğe sokulan teselliler içler acısı...
Takım 10 kişi kalmasa, maç berabere bitebilirmiş. Maçın kırılma noktası, kırmızı kartmış! Sadece oynatmamayı düşünüp, futbol oynamaya çalışmayan bir takımın, her şeyi bir pozisyonla halledebileceğini düşünmek ne acayip!
İşte bu düşünceye karşı durmalıyız. Günü kurtarmaya çalışan yorumlara... Yarına hiçbir yatırım yapmadan, politik söylemlerle taraftarı uyutanlara...
***
Bursaspor ile oynanan son maçta Eskişehirspor'un tesellisi: "Yenemedik ama 10 kişi kaldıktan sonra iyi mücadele ettik!" olacaksa...
Bu takımın son 5 maçlık serüvenine bakmakta fayda var. Ve oynadığı rakiplere...
Tabii ki dibine kadar destek verilecek ama gerçekler de görülecek. Defansın buyurganlığına, orta alanın hantallığına ve hücum hattının fakirliğine özellikle dikkat çekilecek.
En görkemli sistem ruhtur. Ruhunu ortaya koymayanlar için "Salladık ama yıkamadık" masalından başka bir şey kalmaz insana.
***
Ve şöyle bir düşünün...
Bu sezon ne zaman yüreklere kazınacak bir futbol oynadı bu takım? Söyleyin çekinmeyin. Ne zaman geleceğe yatırım yapan bir sistemin izinden gitti de, hangi adaletli seçimle gençliğe emanet edildi?
lll
Halbuki sezonun ilk yarısında takım bütünlüğünü sağlayan Eskişehirspor her şeye rağmen iyi puanlar toplamıştı.
Peki, bu takımı kim bu hale getirdi? İstikrarı kim bozdu? Kim yok etti oyuncular ile forma arasında ki ruh ilişkisini? Kim ortada hiçbir şey yokken enkaz edebiyatı yaptı? Verilen sözleri zamanında yerine getirmeyerek Ertuğrul Sağlam'ın ritmini kim bozdu?
Kim? Kim?
***
Bu kötü sonuçların ardından da, adres değiştirmeye çalışan aynı kişiler yine çıktı. Nasıl olsa yol uzun, yıllar da bitmiyor.
İşte bu yüzden geleceğe yatırımı olmayan ve çıkar ilişkisine dayalı olan bu sisteme bayrak açmayı öğrenmedikçe, sonucu ne olursa olsun, kaybetmeye mahkumuz.
Bilinmelidir ki...
Böylesine bir yönetim şekliyle bundan sonra kazanacağımız bir maç bile olsa... Kaybettiklerimiz, bir daha asla kazanamayacaklarımızdır.
Bunun en büyük örneği Halil Ünal dönemi...
***
Son olarak; cumartesi gecesindeki görüntü, dilerim çarşamba gecesine kadar ortadan yok edilir. Yoksa Türkiye Kupası ve Avrupa hayalinin katili olmak için her türlü ortam, Bursa'da ki iki maçta da bu takımda mevcuttu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK Arşivi