1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hayallerle avutulmak kader olmuşsa...

Türkiye'nin hiçbir yerinde bulamazsınız Eskişehir gibi bir Kent.
Yıllardır her söylenilene inanmış bir şehirdir Eskişehir.
Öteden beri hayallerle avutulmuş, vaatlerle kandırılmıştır.
O yüzden de, bu denli hayal kırıklığı yaşayan Eskişehir'den başka bir şehir bulamazsınız.
Uzun yıllar ihmal edilmiştir ama, "Yapacağız-edeceğiz" laflarına her zaman aldanmıştır.
Yıllar yılı hep ihmal edilen olmuştur.
O kadar ki;
"Sırtına vur ekmeğini al" sözü adeta Eskişehir için söylenilmiştir.
Çünkü...
Hep kaybeden olmuştur bu şehir.
Elinde avucunda ne varsa yitip gitmiştir zaman içinde.
Ne kadar Bölge müdürlüğü varsa bir bir elinden alınmıştır.
Örneğin...
Her seçim dönemi geldiğinde her parti aynı şeyi yapar Eskişehir'de.
Tepeden inme ne kadar adam varsa getirip Eskişehir listesinin başına koyar.
Ne Eskişehir'de siyaset yapanların sesi çıkar bu duruma ne de Eskişehirlinin.
Hemen her kenti ayaklandıracak böyle bir olay bile,Eskişehirlileri etkilemez.
Zira o alışmıştır hem adaletsizliğe hem de mağdur edilmeye.
Eskişehir'in yerini haritada bile zor gösterecek insanlar bu kentin vekili yapılır da sesi bile çıkmaz.
Hatta.
Gelene misafirperverlik yapacağım diye kendini telef eder Eskişehirli.
O tepeden inme paraşütle gelen insanlar da "Şu Eskişehir'in çilekeş insanlarına vefamı göstereyim" diye hiç mi hiç düşünmez.
Görev süresi bitince öyle bir kaçarlar ki bu şehirden ara ki bulasın.
"Demiryolunu yer altına alacağız. Bu kıyağımızı unutmayın" diye her fırsatta kafasına vururlar da, 6 yıl geçmesine rağmen bitiremediklerinde "Boyacı küpü mü bu" diye azarlayıp,bir de üstüne üstlük suyun üstüne çıkmaya çalışırlar.
Sindirilmiştir çünkü bu şehirde yaşayanlar.
Yer altına alınacak kısmın projesini önce 2.5 Kilometre yapıp, daha sonra yarıya düşürdüklerinde bile kimsenin kılı kıpırdamaz.
Bir iki itiraz edene de;
-"Yapıyoruz ya siz buna şükredin" diye çıkışıp sustururlar.
Önce "Size Stadyum yapacağız" diye söz verirler, sonra "yapamıyoruz" diye vazgeçerler.
Boynu bükük bakar Eskişehirli.
Ardından ölümü gösterip sıtmaya razı edercesine "TOKİ size stadyum yapacak" diye, Eskişehir'in en değerli yerini tutup TOKİ ye verirler sanki babalarının malıymış gibi.
Garip garip bakmayı sürdürür şehirde yaşayanlar tüm bu olup bitenlere
-"TOKİ Atatürk stadyumunun olduğu yere Meydan yapacak" derler, inanır.
Meydan yapılacak yere planlama yapan TOKİ bütün alanı Konut ve Ticaret merkezi yapar, anlamaz.
-"Bu planlamalar fikir alma açısından yapıldı" derler, buna da inanır.
Birileri çıkar;
-"Stadyumu ben yapayım" der, buna da inanır iyi mi.
Çünkü söylenen her şeye inanmayı alışkanlık haline getirmiştir Eskişehirli.
Her defasında kazık yemesine rağmen bir türlü şüpheci yaklaşamaz.
Bu halini çok iyi bilenler de kandırdıkça kandırır Eskişehirliyi.
Tıpkı dün olduğu gibi, tıpkı bugün olduğu gibi.
Aylar sonra bu yazıyı yeniden kaleme aldık.
Niye mi?
Hem Eskişehirlinin var olan bu alışkanlıkları devam ediyor...
Hem de...
Eskişehirlileri vaatlerle avutup, vaatlerle kandırma girişimleri....
.......

Korkarız iş oraya doğru gidiyor
CHP de Odunpazarı adaylığı meselesi öyle bir noktaya geldi ki, çık işin içinden çıkabilirsen.
Dün de yazdık...
CHP de, bir Erman Gölet'i ne pahasına olursa olsun Odunpazarı adayı yapmak isteyenler var...
Bir de...
Yine Erman Gölet'i ne pahasına olursa olsun aday yapmamak için uğraşanlar...
Durum böyle olunca, CHP nin Odunpazarı adaylık meselesi büyük bir krize doğru sürükleniyor.
Erman Gölet aday olursa, Büyükerşen'e yakın çevre belli ki isyan edecek...
Erman Gölet aday yapılmazsa, bu kez kendi çevresi aynı isyanın içinde olacak.
Sonuç olarak...
CHP de Odunpazarı Belediye Başkan adayı açıklandığı gün isyan çıkacak...
Gölet'in adaylığı halinde belki birileri işten elini ayağını çekecek.
Gölet'in aday yapılmaması halinde belki de CHP içinde ki bir grup sırf intikam için DSP ye gidecek.
Hatta Gölet DSP den aday gösterilecek.
Sonuç olarak...
CHP de Odunpazarı adaylığı partiyi bir şekilde karıştıracak...
Bu sütunlarda hep soruyoruz ya "bu defa Sol Odunpazarını kaybetme becerisini nasıl gösterecek?" diye...
Korkarız iş oraya doğru gidiyor...
.......

Yeni yönetimin işi
zor diyorlar ama...
Eskişehirspor'un başında bir haftalık bir yönetim var.
Bu bir haftalık yönetim, kongrede seçimi kazanmasının hemen ardından önce görev bölümü yaptı, ardından Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam ile anlaşmaya vardı.
Başarısı ortada olan teknik adam ile taraftarın önünde imza töreni yaptı, yeni bir yönetim anlayışıyla Eskişehirspor'da Ceo dönemi başlattı.
Altyapı sorumlusunu tespit edip, el sıkıştı.
Tüm bu saydıklarımız bir hafta içinde gerçekleştirildi.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu bir haftalık süreçte yapılanlar da Eskişehirspor taraftarları için umut aşıladı.
Şimdi diyorlar ki:
-"Mesut Hoşcan ve yönetiminin işi zor"
-"Niye?" diye sorduğunuzda ise:
Kulübün gerçek borcu 27 milyon değilmiş de, daha fazlaymış. Bu borcun altında bu iş yapılamazmış.
Öncelikle şunu söylemekte yarar var...
Para tabii ki çok önemli...
Ancak...
Gerçek borç, gösterilen borcun ne kadar üzerinde olursa olsun, süreç göz önüne alındığında çok da önemli değil.
Var olan borcu üç yıla yaydığınızda üstesinden gelinmeyecek bir durum yok ortada.
Aslına bakarsanız...
Yeni yönetim çok şanslı...
Neden mi?
Eski yönetimin yaptığını yapmayıp, eski yönetimin yapmadığını yapsa bile, Eskişehirspor'a yeni bir hava mutlaka getirecektir de onun için...
Sözün kısası...
Önümüzde ki sezon iyi ve ortalarda geçsin yeter...
Gerisi gelecek, ortalık da zaten toparlanacaktır...
......


BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses:
- 'Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış:
- Uçak düştü kurtulan olmadı.
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında:
- 'Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah
gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş:
- Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses:
- 'Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, sormuş:
- 'Sen kimsin yahu?'
- 'Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış:
- Ulan evlenirken neredeydin?

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi