
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK
HEDEFİ GÖRMEK?
Atatürk stadında son dönemlerde görmediğimiz bir kalabalık ve heyecan vardı. Ama özellikle ikinci yarıda ki kötü futbol tribünleri bile uyuttu. Beşiktaş maçında bir ara kalitesiz futbolu bıraktım taraftara baktım. Eski günler geldi gözümün önüne. Gündüz maçlarının yeri farklıdır bende. Belki de çocukluğumuzda Eskişehirspor'u gündüz gözüyle seyrettiğimiz için. Futbol, bizim için güneşin altında oynanan oyundu. Şimdi gördüklerimizi bizlerden saklayan ikiyüzlü yorumculara inat, o zaman radyolarda görmediklerimizi anlatan spikerlere inanırdık.
Sonra dedim ki; İngiltere'de bile maçlar gündüz oynanıyorsa... Biz niye gecelere mahkumuz?
Düşündüm de herhalde karanlığa saklanan adamların gerçek yüzleri belli olmasın diye!
Beşiktaş karşısında ilk yarıda futbol oynayıp, ikinci yarıda ne yaptığını bilmeyen bir takımın, dünkü aldığı yenilgi sebepsiz değildir. Kan ter içinde başladığı yolculuğu, yürüyerek tamamlayan Eskişehirspor, "Türkiye Kupası" masalıyla hastalanmış bir takımdır. Ateşli hastaya su verilmez. Eleştirerek akıl verilir. Bu takım gerçekleri, yalan övgülerden çok sevseydi, bugün hayal ettiği yerde olurdu zaten.
Hâlâ göremiyor olabilirler ama... Bazı futbolcuların tuzu da kuru... Formaları da...
Ersun Yanal "Bu takıma bir santrfor sakladım, arayın bulun!" diye insanlarla eğleniyor galiba... Cevap şıkları ise a. Kamara b.Özgür Çek c. Erkan Zengin d. Hiçbiri. O santrfor bile sahanın içinde de kendini aradı. Gören varsa bana söylesin...
Beşiktaş maçında Yanal'a baktım. Halil Ünal'ın küçük hedeflerinin büyük adamına! Eskişehirspor'a kupa kazandırmak için özel olarak getirilen başı dumanlı adama! Galip geldiğinde soyunma odasına koşup giderek taraftara tepkisini gösteren Yanal, dün Beşiktaş'a "Bizi yenin" diye bas bas bağıran takımına göstersin şimdi asıl tepkiyi.
Şu bir gerçek ki; bu haliyle bile Türkiye kupasında yarı final oynuyorsa bu takım; kalitesi sayesindendir. Ersun Yanal'ın sayesinde değil. O yüzden Yanal'ın günahlarına arka çıkanlar, zamanı geldiğinde mutlaka öne çıksın...
Bu kulüp, içine çöreklenen kayıpların önünü almak istiyorsa. Meseleye Yanal'dan başlamalı. Çünkü bundan sonrası, telafisi imkansız kayıplar olacaktır. Ve kaybedecek bir şeyi kalmayanlara kalan tek şey. Kendini kazanmaktır.
Eskişehirspor'da ki yüksek gerilimin sebebi: Disiplinin bel kemiği kırıldı.
Takımın görüntüsüne bakanlar bunu zaten anlar...
Bu takımın kaliteli futbolla ilgisi yok. Çünkü bu kulüpte futbola yatırım yok. Türkiye'de orta sıralarda kendine yer bulur, yıllar sonra Türkiye Kupası'nda yarı final oynar tarihe geçer. İşler kötü giderse, nasılsa kuru mazeret bol.
Her yıl aynı filmi izlemekten sıkılmadıysanız, zaten size de diyecek bir sözüm yok...
Bakmayın ligde yerle bir olan Eskişehirspor gerçeğine. Eskişehirspor'un bu sezon üç hedefi vardı. Birincisi Avrupa'ya gitmekti. Sezon başında piyangodan çıkan Avrupa macerası ile sanki kulübün geleceğine çok şey katacakmışçasına bu şehir bayram yaptı.
İkinci hedef, büyük maçlarda iyi oynayarak dikkat çekmekti. Bunda da başarılı olundu. Üçüncü hedef, eski değerini taşımasa da yıllardır kazanılamayan Türkiye Kupasını kazanmak...
Kim diyebilir ki, Eskişehirspor bu sezon hedeflerine ulaşmadı diye?
Hele şu Türkiye Kupası kazanılsın. Siz o zaman seyredin düğünü! Ve omuzlara alınan adamları!
Önce finali görmelim ama...
Bu görüntüyle bize gösterirlerse tabi...