
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Her iki partide de 7 Haziran seçimi öncesinden eser yok...
7 Haziran seçimleri öncesinde AK partililerle konuştuğumuzda:
Durumdan hiç de memnun gözükmüyorlardı...
-"Eski havadan eser yok" diye başlıyorlardı söze.
-"Yapılan en ufak bir çalışma yok" diye devam ediyordu konuşmaları.
-"Camileri dolaşıyoruz. Birkaç esnafın dükkanına ziyaret, varsa düğün ve cenaze. Yapılan sadece bu" diyorlardı.
Bakanın zaten ortada olmadığını, üçüncü sıra adayının Eskişehir'de ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemediğini, yapılan ziyaretlerde de hala mahalli seçimlerin hesabının sorulduğundan yakınıyorlardı resmen.
Kısacası...
Partinin ilk kez böylesine olumsuz bir havada seçime girdiğine dikkat çekip:
-"Bu şartlarda nasıl iyi bir sonuç alınacak, bilemiyoruz. Partinin üzerine adeta ölü toprağı serilmiş. Önceki seçimleri hatırlıyoruz da, ortalık yer yerinden oynuyordu." Diyerek memnuniyetsizliklerini dile getiriyorlardı açık açık.
Yine 7 Haziran seçimi öncesinde CHP'lilerle konuştuğumuzda:
Durumdan onlar da hiç de memnun gözükmüyorlardı.
-"Seçim havasından eser yok" diyorlardı resmen.
Göstermelik seçim çalışmalarının olduğunu, partinin organize olamadığını, liste ve listedeki isimlere olan tepkinin halen devam ettiğini söylüyordu her biri.
Listedeki isimlerin şeklen seçim çalışmasında yer aldığını, Belediye Başkanlarının işin ucundan hala tutmadığını, bu durumda birinci parti olmanın her geçen gün zorlaştığını söylüyorlardı hep bir ağızdan.
Zaten, parti oyunun bir bölümünün HDP ye kaydığını, buna engel olmak için hiçbir çaba harcanmadığını, seçim çalışmalarının sadece esnaf ve dernek ziyaretlerinden ibaret kaldığından yakınıyorlardı açık açık.
Partinin üzerine ölü toprağı örtülmüş benzetmesini yapıyordu konuştuğumuz CHP'liler.
Bu durumda seçimlerden iyi bir sonucun nasıl alınabileceği konusunda endişeli olduklarını söylüyorlardı.
1 Kasım'da yapılacak olan seçim öncesi, her iki partide de durum sanki değişmiş.
Her ne kadar sokakta seçim havası olmasa da,hem AK parti hem de CHP kendi içinde seçim havasına iyice girmiş.
Bu kez,7 Haziran seçimi öncesinde olduğu gibi umutsuz da değil her iki partinin destekçileri.
AK parti "Eski havayı yakaladık. Bu kez Eskişehir'de seçimi biz kazanacağız. Düştüğümüz yerden yiğit gibi kalkacağız" diyor.
CHP daha da umutlu.
-"7 Haziran seçim sonucu bu seçimde de tekrarlanacak. Üstelik 18 bin oy farkı, daha da artacak. Eskişehir'in CHP kalesi olduğu bir kez daha tescillenecek" diyor.
Sonuç olarak...
1 Kasım seçimlerine AK parti ve CHP Eskişehir'de 7 haziran'ın tam tersine,büyük bir inançla giriyor...
**********************
Kim nasıl bir dert taşıyor?
Seçimlere şunun şurasında 20 günden az kaldı.
Bazılarını da, özellikle adayları sıkıntı da bastı.
Kimi, seçilecek garanti yerlerde oldukları için "şu ızdırap bir bitse" diye bakıyor önümüzdeki 20 güne.
Kimileri de "Acaba seçilecek miyim?" heyecanıyla bakıyor kalan günlere.
Herkesin ayrı derdi var anlayacağınız...
AKP'de, Nabi Avcı tıpkı 5 ay öncesinde olduğu gibi pek bir şeyin derdinde gibi gözükmüyor.
Harun Karacan ise, kendisine yüklenen misyon gereği "Yerim garanti ama görüldüğü üzere en çok koşturan ve çalışan benim" derdinde.
Emine Nur Günay "Ah bu defa bir seçilsem" derdinde resmen.
Yetkin Tetik, Ali Demirel ve yılmaz Altın ise "Bitsin şu seçim biran de işimizin başına dönelim" derdinde.
CHP'de de durum farklı değil hani...
Gaye Usluer CHP'nin Eskişehir'de birinci parti olması derdinde. Zira, parti meclisi üyesi olduğu için hesap verme konumunda.
Utku Çakırözer "Seçim bitse de normal düzene Milletvekili olarak dönsek" derdinde.
Cemal Okan Yüksel ise CHP nin Eskişehir'de yine birinci parti olmasıyla birlikte Milletvekili seçilme derdinde.
Metin Tomsuk ve Erdal Çakıcıer ise "Gelsin şu 1 Kasım artık" derdinde.
Erdal Caferoğlu ise "bir işe kalkıştık.6 ncı sırada ancak yer bulduk. 1 Kasım gelse de biz de bundan sonra ne yapacağımıza karar versek" derdinde...
MHP'De de benzeri bir durum söz konusu.
Ruhsar Demirel, partinin ikinci milletvekilini çıkartma derdinde.
Bunlar adayların taşıdığı dertler.
Bir de adayların dışında olan ve günlerini seçim çalışmalarıyla geçirenler var.
Yani...
İl, İlçe ve belediye Başkanları ile, adaylarla birlikte yatıp kalkan isimler...
Bunların derdi de, Milletvekili ve belediye Başkanlığı seçimlerinin birlikte yapılacağı 2019 seçimleri olsa gerek...
**********************************
Milletvekili olacak adam!
Özellikle seçilecek Eskişehir milletvekilleri ile ilgili olarak zaman zaman yazdıklarımızı gereksiz bulanlar var...
Gereksiz bulduklarını da çoğu zaman bizzat adayıp, şu cümlelerle ifade ediyorlar:
-"Yahu! Ne ince eleyip sık dokuyorsun ki? Sonunda 6 kişi seçilip gidecek işte. Gidenler de mecliste el kaldırıp indirecekler. Mesele sadece bundan ibaret. Ahmet olmuş, Mehmet olmuş ne önemi var. Sonuçta hepsi aynı şeyi yapmayacak mı? Sen daha neyin peşindesin ki?"
Aslında hakları da yok değil hani bu şekilde düşünenlerin.
Çünkü...
Bu güne kadar gidenler hep böyle gitti Ankara'ya...
Fakat...
Her şeye rağmen bir Eskişehirli olarak.
Bu şehri seven ve bu şehirde olmaktan mutluluk duyan biri olarak ister istemez özeniyoruz işte...
Bu şehirden milletvekili seçilen insanların:
-Eskişehir'in stratejik hedeflerini iyi bilen
-Eskişehir'in değerlerini her türlü makam ve mevkiinin üzerinde cansiperane savunan...
-İş bitirici, çözüm bulucu...
-Uzlaştırıcı ve sonuca odaklı...
Ve en önemlisi de...
-Eskişehir'i, Anadolu'nun en büyük Kültür, Sanat, Bilim, Sanayi ve Lojistik metropolü yapacak isimler olmasını istiyoruz.
Bu olsun diye çaba harcıyoruz...
Ne yapalım yani?
Milletvekili olacak insanları değerlendirirken, yukarıda saydığımız özelliklerine bakmayalım da, en iyi el kaldırıp indirenleri mi tespit edelim?
**************************
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Kadın; işadamı kocasının, ülkedeki ekonomik krizin nabzını yoklamak amaçlı gezisini fırsat bilir ve eski dostunu eve alır..
Olacak ya!Koca, beklenen süreden önce iş gezisi bittiği için soluğu evde almıştır. Öyle ki, kadın arkadaşını anca sokabilir yatak odasındaki gardıroba. Kendi de hemen, yatağın içine uzanır. Kocası yatak odasına girdiğinde:
- Ah canım! Sakın yakma lambayı! Başım öyle çok ağrıyor ki, başımı yorganın altına soktum; tahammülüm yok ışığa da, aydınlığa da...
Koca:
- Ah Ah canımın içi! Şimdi geçiririm ben senin baş ağrını. Demesiyle karanlıkta soyunur, dökünür. Tam yatağa girerken, gardıroptakini evden nasıl çıkaracağını düşünen kadın, başlar sızlanmaya:
- Ah başım... Çatlıyor başım... Yok, hayır, dayanamayacağım; korkunç ağrıyor başım. Kocacığım ne olur, hiç değilse, açık bir eczaneden aspirin alır mısın?
Karanlıkta soyunup dökünmüş koca;
- Gayet tabii karıcığım, gayet tabii...
Elektriği yakmadan karanlıkta el yordamıyla giyinen koca apartmandan dışarı çıkar, karşıdaki tanıdık eczanenin nöbetçi olduğunu görünce de çok sevinir. Hemen koşar eczaneye:
- Aspirin istiyorum,
Eczacı:
- Tamam, bir dakika..
Eczacı, raftaki aspirini almaya uzanırken birden geri döner ve adama:
- Ne oldu size böyle? Üstünüzdeki itfaiyeci üniforması da ne? Yoksa mesleğini mi değiştirdin?