1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Herkes başka bir isme bağlıyor bu sözleri...

-"Geldiğim her makamda ekiplerimi kendim seçtim ama bulduklarım içinde, ideallerime canı gönülden katkı yapanlar oldu ama hainliğin ihanetin iftiraların en büyüğünü gördüm..."
-"Bu anlamda yalnızlığım vardır, öğrenciliğinden bu yana elinden tuttuğum arkadaşlarım oldu aynı arkadaşlarımın belli yerlere gelince hainliklerini gördüm..."
-"Aleyhime çalışmak için milyonlar harcayanlar oldu ne yazık ki. Üzgün değilim ama adamları seçerken yanlış yaptığımı düşünüyorum ama ne yapayım ki kavun değiller ki koklayayım..."
-"Hatasını görerek görevden aldığım arkadaşlarım oldu, bunlar 2 ayaklı propagandistler oldular. Onlar çiğ süt emmişler, elinden tutarak getirdiğim insanlar içinde çıktı. Aslında bunlar beni bir okul olarak görebilirlerdi ama yapmadılar..."
Bu sözler büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e ait.
İlginç olan, bu sözleri okuyan herkesin aklına, bu sözlerin muhatabı olarak farklı farklı birçok ismin geliyor olması.
Zira...
Sözleri duyan herkes "Büyükerşen bu sözleri kesin şunun için söylemiştir" diyor.
Demek ki...
Geçmişte bir arada olmuş fakat daha sonra araları açılmış, hem Büyükerşen'in yakındığı , hem de Büyükerşen'den yakınanların da sayısı bir hayli fazla galiba...
.....
Biz bu devletin
üvey evladı değiliz...
"5620 sayılı kanun kapsamında Yılda en fazla 179 gün çalıştırılan geçici işçilerden biriyim.
Bir gün kayıp ile bütün hakları elinden alınan bu çalışanların yıl boyu çalışması için kanun çıkaracaklarını dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu söz vermişti.
Her şey unutuldu ve artık konuşmaya korkar olduk. Tv ler, gazeteler,siyasiler,sivil toplum örgütleri ve sendikalar sesini dahi çıkartamıyorlar.Çoğu koltuğunda rahat ederken, biz çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamıyoruz.Biz bu devletin üvey evlatları değiliz.Bizi cami kapısına bırakmamalı.Sosyal ve hukuk devlet anlayışı bütün vatandaşının refahı için çalışır.Bize verilmiş bir hak var ve biz bunu 179 günle sınırlı kalmasın istiyoruz.Ülkemizde 24 bin civarındaki mağdurlarız.Sesimizi duyurmamıza yardımcı olun lütfen."
Bu sözler Hüseyin Tuna isimli geçici işçiye ait.
Kendisi gibi 24 bin aynı durumda bulunan arkadaşı adına ve haklı olarak verilen sözlerin tutulmasını istiyor.
.....
Güzel şeyler de oluyor...
Ahmet Kahveci, köşemizin yakın takipçilerinden.
AK Ambalaj firmasının da sahiplerinden tanınmış bir isim.
Bizi de fazlasıyla memnun eden bir mail göndermiş.
Gönderdiği mailde önce, gazeteciliğin karakola ve adliyeye bir muhabir gönderip, ne kadar çirkin, hayâsız, acımasız, dramatik, iç karartıcı suçlu ve mağdur varsa haber yapmak olmaması gerektiğini söylüyor ki, buna tamamıyla katılıyoruz.
Ardından, Bu şehirde güzel şeylerde olduğunu söyleyip, bizzat şahit olduğu bir olayı aktarıyor:
"Tarih 23 Kasım 2016
Çankaya Mahallesi Kocatepe Camisinde yatsı namazı çıkışında cami İmam Hatibi ile müezzin baş başa bir mesele konuşuyor.
Nedir konu sakıncası yoksa diye merak ettim: " Yarın 24 Kasım öğretmenler günü. Ne yapabiliriz diye konuştuk. Yakınımızdaki Nasrettin Hoca İlköğretim Okulu öğretmenlerine hediye edilmek üzere kırk adet kitap aldık. Kitap örnek öğrenci öğretmen anılarının yorumlandığı değerli bir eser. Bunun maliyetini aramızda nasıl çözebiliriz'i konuşuyoruz."
Cidden çok etkilendim. Halen bu toplumda böyle güzel insanlar var. Sen evine et, süt, yumurta, meyve alacağın bütçeden kıs. Varsın çocuklarım bir portakal az yesin, bu sefer yumurta eksik olsun, et olmasa da doyarlar diyeceksin ve öğretmenlere bir jest yapıp onların gönlüne güzel bir şarj yaparak ve böylece bilgilerini damıtarak çocuklarının zihinlerine iki kıymetli damla akıtacaksın!
Ve yaptılar. Biliyorum. Tebrik ederim, helal olsun."
Ben bunu size iletmezsem, siz bunu topluma yayınlamazsanız borçlu kalırız"
Hoşça kal güzel insanlar şehri; ESKİŞEHİRİM."
Ahmet Kahveci'nin mailini okuyunca gerçekten etkilendik...
Ne o, ne de biz borçlu kalmayalım diyerek, yaşanan olayı siz okuyucularımıza da aktarmak istedik.
Doğrudur...Şu sıralar ülke olarak moral bozukluğu içinde, kötü günler yaşıyoruz.
Ancak...
Yukarıda da belirttiğimiz üzere bu süreçte, iyi ve güzel şeyler de oluyor.
.....
Biraz da gülmek lazım
Bir gece hoca karısı ile konuşurken şöyle demiş:
- Yarın hava yağmurlu olursa oduna, açık olursa tarlaya gideceğim. Karısı çıkışmış:
- Niçin inşallah diyeyim hatun? İki işten biri mutlaka olacak, ya o, ya bu!
Ertesi gün hava yağmurlu olduğu için ormana gitmek üzere sabahleyin erkenden evden çıkmış, biraz gittikten sonra yolda bir sipahiye rast gelmiş. Atın üzerindeki sipahi seslenmiş Hocaya:
- Bana bak baba! Filan köye nerden gidilir? Hoca da ilgisiz bir tavırla cevap vermiş:
- Bilmem. Sipahi yoluna devam etmek isteyen Hocayı bırakmamış ve kamçıyla birkaç defa şiddetle vurduktan sonra bağırmış:
- Seni gidi hain herif seni! Bilmezsin ha! Çabuk düş önüme! Sen beni ta o köye kadar götüreceksin!. Hoca bu emri yerine getirmezse başına neler geleceğini düşünerek sipahinin önüne düşmüş ve hayli uzakta bulunan köye kadar götürmüş. Fakat vakitte bir hayli geç olduğu için artık ormana gidememiş, doğruca evine gelmiş. Kapıyı çalınca karısı içerden seslenmiş:
- Kim o? Hoca da suçlu suçlu karşılık vermiş:
- İnşallah benim hatun, aç kapıyı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi