
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Herkes eleştirdiği insan kadar defoluysa...
CHP'nin İzmir il kongresinde yaşanıyor olay!
İzmir büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, milletvekili Tuncay Özkan'a hitaben:
-"Kontenjan ile tepeden inme listenin başına gelip, Milletvekili olacaksın, sonra da partiyi dizayn etmeye kalkacaksın. Yok, öyle yağma!" diye bağırıyor.
Tuncay Özkan cevap veriyor Aziz Kocaoğlu'na:
-"Sen ne zaman ön seçime girdin de Belediye Başkanı oldun?"
İşte. Bana öre CHP'deki asıl sorun burada.
Yani...
Partide birine eleştiri yönetenlerin de, geçmişteki söylem ve davranışlarıyla en az eleştirdiği isim kadar defolu olmasında.
Bakın şimdi!
Yakında il kongresi yapacak CHP.
Kongrede seçimler de olacak.
Partinin tüzüğünde esas alınan seçim yönteminin, "Çarşaf liste" yöntemi olduğunu herkes biliyor.
Ancak...
Göreceğiniz üzere CHP il kongresinde" Çarşaf liste" yöntemi uygulanmayacak.
Bunun yerine, "Blok liste" yöntemi ile yapılacak seçim.
Çünkü: dert demokrasinin bir şekilde hayata geçirilmesi falan değil...
Dert: kongrede, yakalanan "blok liste" avantajının sonuna kadar kullanılması tercihi olacak.
İşin ilginç tarafı...
Geçmişte "Çarşaf liste ile seçim olsun" diye bağıranların tercihi olacak bu.
İşin ilginç tarafı...
Geçmişte, elinde fırsat varken çarşaf liste ile seçim yapmayanlar, bu kez "Seçim çarşaf liste ile yapılsın" diye bağırıp çağıracak.
Sonuç olarak, CHP'deki karşılıklı defolu hareketler sürüp gidecek.
Birileri çıkıp "Geçen seçim çarşaf liste yapmadığımız için bizi eleştiriyorlardı. Şimdi çıkıksınlar çarşaf listeli seçimi kendileri yapsın" diyecek...
Başka birileri de onlara "Siz geçen seçim o kadar ısrarımıza rağmen çarşaf liste yöntemi uygulamadınız, şimdi bunu isteme hakkınız var mı?" diye cevap verecek.
Netice itibarıyla...
CHP nin il kongresi seçimi büyük ihtimalle "Blok liste" yöntemiyle yapılacak.
Partide, samimiyetle ön seçim isteyenlerin önünde "Çarşaf liste" yöntemi büyük bir fırsat olarak durmasına rağmen, seçimlerde "Blok liste" yöntemi uygulanacak.
İşin enteresan tarafı...
Her zaman olduğu gibi, Çarşaf liste yerine Blok liste ile seçime karar verenlerin, bundan sonra ön seçimi ağızlarına bile hakkı olmamasına rağmen ön seçim şarkısı söylemeye devam edecek...
.....
Mimarlar Odası'nın Hatboyu
projesi ile ilgili söylediklerine
katılıyoruz ama...
Hatboyu'nda yapılan proje ile ilgili Mimarlar Odasının önceki gün yaptığı bir açıklama var...
Son derece önemli tavsiyeler.
-Bir kere "Bu tür projelerde en mantıklı yolun mimari yarışma yapmak" olduğunu söylüyor mimarlar Odası...
Sonuna kadar katılıyoruz.
-Burasının nefes alınacak bir yer olması gerektiğini söylüyorlar.
Buna da sonuna kadar katılıyoruz.
-Bu haliyle kent içinde yok olup gidecek bir düzenleme olduğunu söylüyorlar.
Yine sonuna kadar katılıyoruz.
-Burasının Açık alan sergisi, kaykay, paten, bisiklet parkuru olarak düzenlenebileceğini söylüyorlar.
-Sonuna kadar katılmaya devam ediyoruz.
-İş işten geçmeden projenin tadil edilebileceğini söylüyorlar.
Yine sonuna kadar katılıyoruz.
Ancak...
Mimarlar Odası sonunda "Hatboyu topraksız yeşillenecek. Yeşil saksıların içine sığdırılamaz" demiş.
İşte buna anlam veremediğimiz için katılamıyoruz.
Zira...
Orada zaten toprak yok.
Demiryolu yeraltına alınınca, üzeri 1.4 kilometre boyunca beton tavanla kapatıldı.
Tünelin beton tavanı, hatboyunun zemin tabanı oldu zaten...
Yani her halükarda orası topraksız yeşillenecek.
O yüzden...
Sonuna kadar katıldığımız mimarlar odası açıklamasının sonundaki bu ifadeye, anlamadığımız için katılamadık...
......
Mesleki odalar kendini sorgulasa mı acaba?
Demiryolunun yer altına alınması sonrasında üzerine yapılmak istenen düzenleme gündemde.
Üşenmedim, oturup saydım.
7 kez bu köşede yapılacak olan düzenlemeyi eleştirmişim.
Beş kez de gazetemizin manşetine taşımışız konuyu.
Diğer gazeteci arkadaşlar ne yapmış diye de araştırdım.
Ömer Duru, Hakkı Kutlu, Hüsnü Arslan, Sedat Aydoğan, Vedat Alp, Cihan Yıldırım ve daha bir çok ismini sayamayacağım köşe yazarı meslektaşım 2-3 yıl boyunda sürekli dile getirmişler bu bölgede ucube bir düzenleme yapılacağını.
Yine Eskişehir'de yayınlanan gazeteler en az 2-3 kez haber yapmışlar söz konusu düzenlemeyi.
Kısacası...
Basın, işin bu noktaya geleceğini resmen uyarmış bir şekilde.
Görevini yapmış anlayacağınız.
Şimdi gelelim sivil toplum ve mesleki örgütlere...
İnşaat mühendisleri Odası'nın, sonuncusu birkaç gün önce, kuruluş gecesinde şube başkanının yaptığı konuşmasında konuya dikkat çekmişliği ile birlikte yaptığı açıklama 2-3'ü geçmiyor.
Mimarlar odası, olay tekrar Eskişehir'in gündemine gelmesi üzerine yaptığı tek bir açıklama var.
Şehir plancıları ve benzeri mesleki örgütler konu ile ilgili açıklama yapma gereği bile duymamış.
Çevre derneği, Kent konseyleri ve benzeri sivil toplum örgütlerinden de 2-3 yıldır herhangi bir ses çıkmamış yapılan düzenlemeye ilişkin.
Sonuç olarak...
Mesleki örgütler ve sivil toplum örgütleri bu konuya yeterli vakit ayırmamış.
Yaptıkları az sayıdaki açıklamalar ve görüşleri etkisiz kalmış.
Şehre karşı sorumluluklarını getirme adına tam anlamıyla görev icra edememişler.
İş işten geçtikten sonra "şöyle olmalı-Böyle olmalı" demeleri herhangi bir kazanım getirmemiş.
Hani bu köşede sık sık "Eskişehir'e yapılacaklar Ankara'da planlanıyor ve Eskişehir'e dayatılıyor" diye yakınıyoruz ya...
"Sanki bu tür konulara ilgisiz kalarak, zamanında müdahalelerde bulunmayarak ve yeterince baskı unsuru olamayarak bu dayatmaya şehrin paydaşları olarak zemin mi hazırlıyoruz" diye düşündüğümüz olmuyor değil hani.
.......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Sultan en güvendiği adamını Arabistan'a hünkâr göndermiş. Hünkâr, Arabistan'da gezerken bakmış, Araplar entari giyiyorlar ama alta donları yok. Bir rüzgar etsimi, manzara felaket!
Haber salmış, altına don giymeyenler kadı huzuruna çıkartılıp, hapsedilecek. Aradan günler geçmiş Arap'ın bir tanesi don giymemiş ve ilk rüzgârda olay fark edilmiş.
Kadı huzuruna çıkartmışlar. Kadı sormuş;
-"Adin?"
-"Aptülmecit"
-"Baba adin?"
-"Aptülleziz"
-"Evli misin?
-"5 tane karim var!"
-"Kaç çocuğun var?
-"İlkinden 15, ikincisinden 17, üçüncüsünden 16, dördüncüsünden 13, beşincisinden 18 tane."
Kadı kararını vermiş ve söylemiş:
-"Aptulleziz oğlu, Apdülmecit'in, don giymeye vakti olmadığından beraatına karar verilmiştir!"