
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Hiç konuşmasalar daha mı iyi olur dersiniz?
Kalabak suyunda çekilen sıkıntı, insanlarda büyük bir yakınmaya neden oldu.
Keza...
Ulaşıma Eylül ayı başında yapılan zam da, kızgınlığa.
Ulaşımda Tramvay ve Otobüsler yolcu taşımada zorlanır hale geldi.
İnsanlar duraklarda ciddi ciddi homurdanmaya başladı.
Özellikle günün belirli saatlerinde artan Trafik, hayatı zora sokmaya başladı.
Yani...
Nereden bakarsanız bakın Belediye hizmetleri konusunda görüntü hiç de iç açıcı değil gibi.
Yakınmalar, şikayetler ve kızgınlıklar artıyor.
İşte böylesine bir ortamda, yaşanan mevcut sıkıntılarla ilgili özellikle AK Parti kanadından bir açıklama geliyor ki, sanki yukarıda saydığımız sorunlar bir anda unutularak, oklar bir anda açıklama gelen AK Parti kanadına yöneliveriyor.
Yapılan açıklamalar haklı da olsa, haksız da olsa, bizzat yukarıda saydığımız sıkıntılardan mağduriyet yaşayanların bile tepkisini çekiyor.
AK partinin Eskişehir'deki aktörleri mevcut sıkıntılarla ilgili ne derse desin, haklı dahi olsalar inandırıcı olamıyor.
Çünkü:
-"Kalabak suyu sıkıntısı var ama, hoca'ya da laf yok" diyen ", "Ulaşım zammı hiç iyi olmadı ama Büyükerşen ne yapsın" diye düşünen ve "Trafik gerçekten felaket ama kabahat sadece Büyükerşen'de mi?" şeklinde düşünce taşıyan bir çok insan var bu şehirde.
İşte bu insanlar, bizzat yaşadıkları sorunları kabul ediyor ve yakınıyor yakınmasına ama...
İşin içine AK Partililerin eleştirileri girdiğinde de, var olan mevcut sıkıntıları bir tarafa koyup, anında Büyükerşen'i savunma psikolojisine giriveriyor.
Bunu tetikleyen de, AK parti kanadından gelen açıklamalar oluyor.
Şimdi diyeceksiniz ki: "Ne yani? AK parti muhalefet görevini yapmasın mı?, mevcut sıkıntıları dile getirmesin mi?, Belediye hizmetlerinde aksayan ve mağduriyet yaratan sıkıntıları kamuoyuna anlatmasın mı?"
Yapsın elbette bunların hepsini.
Yapmalı da...
Ama yapınca da tablo ne yazık ki böyle oluyor.
Çünkü: geçmişten bu güne kadar "AK partililerin işi gücü Büyükerşen ile uğraşmak" diye bir algı, almış başını yürüyor bu şehirde.
Çünkü: geçmişten bu güne kadar, AK partililere karşı Büyükerşen'i koruma duvarı oluşmuş bu şehirde yaşayanların zihinlerinde.
Ve AK partililer, ne bu algıyı kaldırabildiler bugüne kadar, ne de zihinlerdeki o koruma duvarını yıkabildiler.
Aksine...
Hem söz konusu algının hem de zihinlerdeki o koruma kalkanının oluşmasına, 12 yıldır uyguladıkları yanlış strateji ile katkı verdiler.
O yüzden...
Zaman zaman düşünmüyor da değiliz hani...
-"AK Partinin Eskişehir'deki aktörleri hiç konuşmasa, Eskişehir'de yaşayan ve mevcut sıkıntılar nedeniyle mağduriyet yaşayan insanların Büyükşehir ve Büyükerşen'e olan desteği süreç içinde giderek azalır mı?" diye.
Ne dersiniz?
Bize kalırsa o destek azalır.
Ama tam "destek azalıyor" denildiği anda, AK Partiden gelen bir açıklama, bir anda azalan desteği, kişisel desteğe dönüştürüveriyor.
Hem de mevcut sıkıntıları bizzat çeken ve mağdur olanlar tarafından...
.....
Belki bu sefer olur...
Daha önce de yazmıştık ama, tahmin edebileceğiniz gibi sonuç alamamıştık.
Mesele şu:
Eskişehir'de Eskişehirspor sevgisini anlatmaya gerek yok.
Zaten...
Söz konusu sevgiyi anlatacak kelime de yok.
Eskişehirli, Eskişehirspor ile yatıp, Eskişehirspor ile kalkar.
Eskişehirspor maç kaybettiğinde, bir hafta olabildiğince kötü geçer Eskişehirli için.
Kazanılan maçın haftası ise, olabildiğince güzel bir hafta olur.
O nedenle...
Eskişehir'de Eskişehirspor yaşanır.
Eskişehirspor sevgisi ile ortaya olabildiğince güzel ve ilginç manzaralar da çıkar.
İşte bunlardan biri.
Eskişehir'in Tramvay'ı, fotoğraf üzerinde Eskişehirspor renklerine büründürülmüş.
Tramayın camlarına da Es Es'in amblemi konulmuş.
Doğrusunu söylemek gerekirse, çok da yakışmış.
Şu sıralar, Tramvay hatlarının uzatılması çalışmaları devam ediyor.
Kısa bir süre sonra Eskişehir'in 22 mahallesine daha ulaşacak.
Bunun için yeni Tramvaylar da alınacak.
Hani diyoruz ki, Tramvaylardan bazıları g44
ibi Kırmızı Siyah renklere büründürülse.
Hiç olmazsa bir tanesi...
Ne dersiniz?
Yakışmaz mı?
Büyükerşen'in bu konuda tutucu olduğunu ve Tramvay renklerini değiştirmek istemediğini biliyorum.
Bu konu açıldığında da tepki gösterdiğinin farkındayım.
Ama...
Bu bile, kendisiyle ilgili birçok algıyı mutlaka değiştirecektir.
......
Paranın gücünü kullandığını zannedenler...
Yabancı ülkelerde birkaç yıldır gözlenen bir durum varmış...
Ünlü işadamları ve paralı insanlar, iş yemeklerinin dışında çok ünlü mekanlara gitmiyormuş.
Daha çok, salaş, kendilerinin tanınmayacağı ve bu sayede rahat edebilecekleri mekanları tercih ediyormuş.
Bu durum son aylarda İstanbul'da da başlamış.
İş ve resmi yemeklerin dışında, eğlenmek için daha sakin ve tanınmayan mekanlar tercih edilmeye başlanmış.
Böylece
"Gören olur" endişesi taşımadan, hareketlerini sınırlamadan, normal vatandaşmış gibi eğlenip, vakit geçirme imkanı bulabiliyormuş.
Böyle bir yöntem Eskişehir'e gelmedi...
Doğrusunu söylemek gerekirse, gelemez de...
Hatta...
Gelse de hiç fark etmez...
Çünkü...
Bu şehirde yaşayan önemli insanlar! Bizzat "Daha çok tanınayım. Herkes beni konuşsun" diye en kalabalık mekan hangisiyse, orayı mesken tutuyor.
Hele bir de garsonlar ismi ile hitap ettiğinde, adeta mest oluyor.
En kötüsü de...
Paranın gücünü, garsonlar nezdinde tanınmak zannediyor...
Yeter ki...
Pahalı bir yer olsun.
Etraftaki masalarda Eskişehir'in diğer zenginleri otursun.
Bir de garson kendisini tanıyıp, isminle hitap ettikten sonra "Ne vereyim abime" dedi mi, bizim zenginin mutluluktan kafası mekanın tavanına üç kere çarpıyor vallahi...
......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede "...Adem ve Havva Cennet Bahçesinde" tablosuna bakıyorlarmış:
Alman,
"Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem ile Havva mutlaka Alman olmalı." demiş.
Fransız, Alman'a karşı çıkmış:
"Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı.Bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar."
Türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:
"Bunlar kesin Türk'tür. Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama hala kendilerini cennette sanıyorlar."