
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
HOCALI'DA YAŞANANLAR SOYKIRIM DEĞİL Mİ?
Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili tasarı, ABD Kongresi'nin alt kanadı Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde, 10 Ekim'de, 21'e karşı 27 oyla kabul edildi. Bu karar tarihi gerçekleri de saptırdı.
Nitekim 31 Mayıs 1915 tarihli Bakanlar Kurulu kararında, harp bölgelerine yakın yerlerde oturan Ermenilerin bir kısmının ordu harekâtını zorlaştırdığı, erzak ve askeri malzeme nakliyatını güçleştirdiği, düşmanla işbirliği yaptığı, masum halka silahlı saldırılarda bulunduğu, düşmanın deniz kuvvetlerine malzeme sağladığı, müstahkem mevkileri düşmana gösterdiğinin tespit edildiği belirtiliyordu.
Bunun üzerine, Ermenilerin Musul vilayeti ve Zor sancağına, Urfa'nın merkezi hariç Urfa'nın güney kısmına, Halep vilayetinin doğu ve güneydoğu kısmına ve Suriye'nin doğu kısmına nakillerine karar verildi. Gidecekleri yerlere, rahat bir şekilde taşınmaları ve ulaştırılması ile yolculukları boyunca istirahatlarının sağlanması, can ve mallarının korunması ve tespit edilen yerlere vardıklarında kesin olarak yerleştirilmelerine kadar göçmenler ödeneğinden iaşeleri sağlandı. Daha önceden sahip oldukları mali ve ekonomik durumları oranında, kendilerine emlak ve arazi dağıtılacaktı.
1915'de Ermenilerle ilgili gelişme bu iken, yıllardır bu gelişmeler çarpıtılıyor ve "Ermeni soykırımı " olarak gösterilmeye çalışılıyor.
Oysa Ermeniler, gerek 1915 yılında Anadolu'da, gerekse Azerbaycan kenti Hocalı' da, Türklere kıyım yapmıştı. Nitekim 1992 yılının, 25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan gece, Azerbaycan kenti Hocalı, kan gölüne dönmüş ve Türk nüfusun, 613'ü vahşice öldürülmüştü. Bu arada 106 kadın, 63 çocuk ve 70 ihtiyarın başları kesilmiş, gözleri çıkarılmış, derileri soyulmuştu. Hamile kadınlar süngüyle delik deşik edilmişti. O gece, insanlığa karşı en gaddar, en acımasız, toplu terör olaylarından biri olan, "Hocalı soykırımı", tarihin kara ve tozlu sayfalarında, yerini almıştı.
10 bin nüfuslu Hocalı' da, olaylar sırasında yaklaşık 3.000 Azeri bulunmaktaydı. Saldırıda ölenler hakkında verilen resmi rakam, 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azeri sayısının, 1.300 kişi olduğu söylenmektedir. Saldırılar sırasında Hocalı' da yaşayan Ahıska Türkleri de, evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın, ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700'den fazla çocuk, anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise 1.000'in üzerindedir.
Ne yazık ki tarihin ve insanlığın, bu en kanlı trajedisi Hocalı' da yaşanırken ve üstelik masum insanların hunharca katledildiği cinayetin kanıtı niteliği taşıyan video kayıtları ve belgeleri de eldeyken, dünya kamuoyu yeterince bilgilendirilemeyerek, Hocalı vahşetinin, dünya devletleri ve uluslararası örgütlerce, 'soykırım' olarak tanınması için gerekli adımlar atılmamıştır.
Vahşete tanık olan bir gazeteci ise, " Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Bütün Azerbaycan, hatta dünya şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar, karlı dağlarda tipi altında Agdam'a gelmeyi başardıklarında, çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin, her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti."demişti
Yine Hocalı katliamına tanık olan ve daha sonra Beyrut'a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan,"...Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı nın 1 kilometre batısında bir yere, 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hálá yaşıyordu. Gözlerini, ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker, onu tuttuğu gibi, öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar." diyerek, o günlerdeki gerçekleri net bir şekilde ifade etmişti.
Ermeni katliamları, çok çabuk unutuldu. Hrank Dink cinayetinde sonraki gelişmelerde, bunu net bir şekilde gördük. Biz Türkler, Ermeniler gibi genç kuşaklara, kin- nefret aşılamayacağız ama 1915 ' de, Anadolu' da, 26 Şubat 1992 'de Hocalı' daki, Ermeni katliamlarını unutmadık, unutturmayacağız da.