4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

HUKUK DEVLETİ OLMAK...

Perşembe günü, Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu ve Deniz feneri soruşturmasını sürdüren Nadi Türkaslan, Almanya'dan gelen, 1700 sayfalık dosyanın tercümesinin tamamlandığını, 3.500 sayfa belgenin ortaya çıktığını ve soruşturmanın çok yönlü sürdürüldüğünü ifade etti.
Dava ne zaman, ne şekilde sonuçlanır, bilinmez ama Ümraniye Davası, sürecinde, 1 yıl tutuklu kaldıktan sonra, neyle suçlandığı bilmeden, hastanede ölen Kuddusi Okkır'ın eşi, adil yargılanma ve yaşama hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle, AİHM' ye başvurdu. AİHM, Kuddisi Okkır' ın eşinin, başvurusunu kabul etti.
Başvurunun kabulü, davanın usul yönünden eksiği olmadığı, iddia konusu suçlamaların sözleşme maddeleri kapsamında değerlendirildiği ve esasa girileceği anlamına geliyor. Şimdi davacının şikâyetleri, yeniden ele alınacak, bu şikâyet Türkiye Cumhuriyeti'ne iletilip yanıt istenecek. Buradan gelecek yanıt, yeniden davacıya iletilecek. AİHM davayı kısa sürede bitirmek için taraflara, "dostane çözüm" önerecek ve tazminat miktarında anlaşmalarını isteyecek. Sonuç alınmazsa, kendisi belli bir tazminata hükmedecek.
Elbette davanın kabul edilmesi, Türkiye ve yargısı açısından olumlu bir gelişme değildir. Türkiye' de, ifade özgürlüğü ihlalleri iddiasıyla yapılan başvuruların azalabilmesi için, Türk yargı organlarının AİHM' nin içtihatlarını daha yakından takip etmesi gerekir.
Öte yandan, her devletin, mutlaka bir hukuku vardır "Hukuk devleti", bu ilkeye uygun bir hukukun varlığını gerektirir. Böyle bir hukuk ise, bireyler için, hukuk güvenliği sağlayan ve evrensel ölçülerle uyumlu bir hukuktur. Hukuk devleti, belirli bir hukuk düzeninde anlam kazanır ve yürürlükteki kuralların içeriği ile nitelenir
Hukuk devleti, devletin hukukla bağlanması ve yönetimde kuralların egemen olmasıdır. Hukuk devleti, siyasal iktidarı sınırlayarak, yürütme erkini ve yönetimi kurallara bağlayarak, aynı zamanda istikrara da hizmet eder. İstikrar hukuksal güvenlikle sağlanır.
Hukuk devletinde, temel öğe, tüm devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır. Hukuk devleti, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu, adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve tüm faaliyetlerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan bir devlet olmak gerekir.
Hukuk devletinde, alınan ve uygulanan kararlar, Ümraniye Davası' da olduğu gibi, kesinlikle tartışma konusu olmaz. Medya ve siyaset dünyası, önyargılı davranamaz yargısız infazda yapılamaz. Maalesef Ümraniye Davası' nda, bu hukuk kuralları sürekli göz ardı edildi. Bazı yazılı ve sözel medya tarafından da yargısız infaz yapıldı.
Devlette istikrarın temeli, bağımsız "YARGI KURUMU" nun varlığıdır. Ancak bugün ülkemizde, yargı bağımsızlığı tartışma konusudur. Özellikle de Ümraniye Davası' nda yaşananlar, yargıya olan güveni azalttı. Yargını siyasallaştırıldığı da söyleniyor Nitekim Sayın Sami Selçuk, " Ümraniye davası' nın, A' dan Z' ye "kadar siyasalaştığını söyledi.
Sayın KANADOĞLU ise bir kısım medyanın da Ümraniye Davası' na, kılavuzluk yaptığını belirterek, " ...Yargı bağımsız değilse, o yargı siyasallaşır. Siyasallaşmış bir yargının, kişileri nerede, nasıl vuracağı belli değildir. Yani o yargının, bir gün bir 'bumerang' gibi, kendisini vuracağı bilinmelidir" demişti.
Ülkemizde, yargı tarafsızlığı da, yargı bağımsızlığı gibi, hukuk devletinin en temel koşullarından biridir. Yargı, tarafsızlığı ancak demokratik idarelerde mümkündür. Ancak ülkemiz, demokrasi ile yönetilmesine rağmen, yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı tartışma konusudur. Bunun da en büyük nedeni Anayasa, sıkça değiştirilmesi rağmen yargı bağımsızlığının, güçlendirmemesi ve yargı bölümünde tek bir değişikliğin yapılmamasıdır.
Siyasi partilerin programları, dikkatli incelendiğinde, yargı bağımsızlığı olmazsa olmazlarıdır. Gel gör ki iktidar olduktan sonra, bu strateji unutulur. Evrensel hukuk kuralları göz ardı edilerek, siyasi otorite kendi bakış açısına göre yargı modeli ortaya çıkarma çalışırlar.
Atatürk'ün önderliğinde, Türk Hukuku oluşturulmuştu. Ne var ki, bu uzun süreç içerisinde sosyal, ekonomik, siyasal koşullar, büyük değişikliğe uğramış, İnsan hak ve özgürlükleri daha belirgin hale gelip kurumsallaştı. Türk yargısı ise bu değişime ayak uyduramadı. 1982 Anayasası, yargıya yönelik hükümleri, adeta yargı bağımsızlığına çekince koyan hükümler içermesi, çok partili dönemde siyasi otoritenin, yargı üzerindeki, stratejileri, Anayasa' nın, sıkça değiştirilerek, yamalı bohçaya dönüştürülmesi de yargı da işleri daha da zora soktu,
Türkiye, hukuku devleti olmak için, yargıyı, bağımsız ve tarafsız kılmak zorundadır. Çünkü devletin varlığı, kişi/kişileri, huzur ve güvenliği, hatta ülke bütünlüğü, bağımsız, tarafsız ve etkili bir yargı ile eşdeğerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi