
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
İktidar partisinde demokrasinin yine güzel bir örneği yaşanıyor!...
İktidar Partisi kongre süreci yaşıyor.
Aslına bakacak olursanız, kongre sürecinin partiye bir dinamik kazandırdığı günler yaşatması lazım.
Ama tablo hiç de öyle değil.
Çünkü...
Partide bir yarış yok.
Olmasına da zaten Genel merkez müsaade etmiyor.
O yüzden de...
Tıpkı Güzellik yarışması misali, masaya oturan üç beş Genel merkez yöneticisi, il ve ilçe Başkanlarının kim olacağına karar veriyor.
Buna asıl karar vermesi gereken partinin üyeleri ve delegeleri de, boynu bükük izliyor kenardan tüm olan biteni.
Alın size Adalet ve Kalkınma Partisi'nde, parti içi Demokrasinin! nasıl işlediğine dair güzel bir örnek.
8 Ocak tarihi'nde Odunpazarı ilçe kongresi yapılacak ya...
Mevcut başkan Coşkun Şengün yeniden aday olmak istiyor.
Aynı şekilde İsmail Civelek de...
Mevcut başkan Coşkun Şengün'e, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı'nın, hemşerisi olması nedeniyle de desteği var.
İsmail Civelek'i ise, Salih Koca ve ekibi destekliyor.
Çünkü...
Salih Koca ve ekibi, öteden beri Odunpazarı ilçe Başkanı Coşkun Şengün ile anlaşamıyor.
Normalde, bu iki ismin, kendine destek veren arkasında ki ekiplerle birlikte kongre salonunda mücadele etmesi lazım değil mi?
Ama öyle olmuyor...
Çünkü; Genel merkezin tek adaylı kongre ısrarı var.
Bu ısrar bile, AKP'de parti içi demokrasinin ne durumda olduğunu göstermeye yetiyor.
Netice itibarıyla...
Genel merkez yöneticileri, Sakallı grubunun desteklediği Coşkun Şengün ile, Salih Koca grubunun istediği İsmail Civelek'in de aralarında bulunduğu 5 ismi görüşme yapmak için Ankara'ya çağırıyor.
İki ismi daha işin başında eliyor genel merkez yöneticileri...
Sonrasında da;
-"Ne Burhan Sakallı'nın desteklediği Coşkun Şengün, Ne de Salih Koca ekibinin istediği İsmail Civelek olacak. Kongrede başkanlığa tek aday, üçüncü isim olan Ercan Kelleci çıkacak" kararını veriyorlar.
Böylece meseleye son nokta koyulmuş oluyor.
Verilen bu karara karşı çıkma ve eleştirme hakkı da kimseye kalmamış oluyor.
Netice itibarıyla...
Eskişehir'de üye ve delegenin vermesi gereken karar, Ankara'da üç-beş yönetici tarafından veriliyor.
Yaşanan bu olay sonrasında, demokrasinin bu işin neresinde olduğunu isterseniz siz arayıp bulun.
O yüzden...
Zaman zaman bazı AKP üye ve delegeleriyle, hatta yöneticileriyle karşılaşıyoruz.
Bazılarının da "Ben yöneticiyim, delegeyim" edası içinde olduğunu üzülerek görüyoruz.
Kendilerine tavsiyemiz; hiç "Yöneticiyim", "delegeyim" diye havalanmaya, hava atmaya falan kalkmasınlar.
Çünkü onlara bir şey soran da yok, seçme hakları da...