
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
İktidarın Eskişehir'deki zafiyetini iyi kullanıyor...
MHP Genel Başkan yardımcısı ve Eskişehir ilk sıra Milletvekili adayı Ruhsar Demirel bir süredir Eskişehir'de.
Dikkat çekici husus:
Geçtiğimiz seçim öncesi tek başına seçim çalışması yürüten Ruhsar Demirel'in, bu seçim öncesi diğer Milletvekili adayları ve parti yöneticileriyle birlikte geziyor olması.
Diğer dikkat çekici bir husus da, seçim gezileri sırasında Eskişehir ile ilgili olarak "Bu şehre 3 ncü Üniversiteyi kazandıracağız" söylemi.
Herkesin malumu olduğu üzere 3 ncü Üniversite vaadi, aslında AKP nin 2011 seçimleri öncesinde Eskişehir'e vaatlerinin ilk sırasında yer alan bir söz.
Ancak...
Geçen dört yılda, AKP iktidarda ve Milli Eğitim bakanı bu şehirden olmasına rağmen gerçekleşmedi.
Şimdi aynı vadi MHP'li Ruhsar Demirel dillendiriyor.
Bunu dillendirirken de adeta:
-"Bu iktidar bu şehre 3 ncü Üniversite vaadinde bulundu. İktidar olmasına ve milli Eğitim bakanı bu şehirden çıkmasına rağmen koskoca 4 yılda 3 ncü Üniversite konusunda hiçbir adım atılamadı. Anlayacağınız, her türlü imkanları olmasına rağmen onların yapamadığını biz yaparız. Eskişehir'e 3 ncü Üniversiteyi biz getiririz" diyerek, sanki biraz da iktidarın Eskişehir'e vermiş olduğu fakat yerine getiremediği vaadi seçmene hatırlatıyor...
Doğrusunu söylemek gerekirse...
Ruhsar Demirel, AKP'nin Eskişehir'de yerine getiremediği vaatten doğan zafiyeti, son derece iyi değerlendiriyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
50 yıldır değişmeyen seçim çalışması...
Dünya değişiyor, değişen dünya ile birlikte kuşkusuz her şey de değişime uğruyor.
Bu değişimin yaşandığı alanlardan birisi de siyaset.
Özellikle seçim öncesi yapılan çalışmalar daha çok, bilimsel yapı üzerine inşa ediliyor.
Adayların tanınırlığını arttırmak, gerçekten hizmet üretebileceğine inandırma adına çeşitli yöntemler deneniyor.
Öyle ki...
Değişimin getirdiği bir zorunluluk olarak ortaya çıkan bu yöntemler, başarıyı da getiriyor.
SEÇİM ÇALIŞMALARINDA ÇAĞ ATLANIYOR ASLINDA
Örneğin...
Aday olan kişinin adı Ahmet diyelim...
Bir sistem içinde oluşturulan ekip elemanlarından biri gidiyor evin birisine.
Çalıyor kapıyı...
Karşısına çıkan orta yaşlı bir kadına;
-"Rahatsız ettim. Sadece partimin adayı olan Ahmet Bey'i tanıyıp tanımadığınızı sormak istedim" diyor.
Kadın, tanımadığını söylüyor.
Görevli teşekkür edip gidiyor.
Aradan bir müddet geçtiğinde, başka bir görevli gidiyor aynı eve.
Evden çıkan yine aynı kadına, partisinin adayı Ahmet bey'i tanıyıp tanımadığını soruyor...
Kadın;
-"Tanımıyorum ama, sizden önce de biri gelip bana bunu sordu. Sadece adının Ahmet olduğunu biliyorum" diye cevap veriyor.
Yine birkaç gün sonra, yine başka bir görevli, Aday Ahmet'i tanıtan broşürlerle gidiyor aynı eve.
Aynı kadına hem aday Ahmet'in tanıtım ve vaatleri ile ilgili broşürleri veriyor...
Hem de, Aday Ahmet'in özelliklerini bir güzel anlatıyor.
Böylece...
Rastgele kapısı çalınan evde bulunan kadın, aday Ahmet'i bir hayli tanır hale geliyor.
Bu kadarla da bitmiyor tabii.
Yine aradan birkaç gün geçtiğinde, aday Ahmet gidip çalıyor o kadının kapısını.
-"Ben şu partinin Milletvekili adayıyım" demeye kalmadan kadın;
-"Ben sizi çok iyi tanıyorum" cevabını veriyor.
Böylece...
Defalarca ismini duyduğu aday Ahmet'i şahsen görüp konuşma fırsatı da buluyor kadın.
Dolayısıyla...
Oyu da büyük ihtimalle aday Ahmet'e gidiyor.
Bu iş gelişmiş ülkelerde böyle yapılıyor.
BİZDE NASIL YAPILIYOR?
Peki ya bizde nasıl yapılıyor...
Ya, Milletvekili adayları taksi duraklarını ziyaret ediyor, ya da bir etkinlikte kepçeyi eline alıp, yemek dağıtıyor...
Ya da...
Bir fabrika ziyaretinde işçilerle aynı masaya oturup, yemek yeniliyor.
Bununla kalınsa iyi...
Bir türlü vaz geçilemeyen kahvehane siyaseti, hiçbir yararı olmamasına rağmen hala ve ısrarla devam ettiriliyor.
Emirdağ kökenli bir aday ile tüm Emirdağlıların, Mihalıççıklı aday ile tüm Mihalıççıklıların oyları çantada keklik görülüyor.
Çağın gerektirdiği biçimde seçim çalışması yapmak bir yana, bedava olan sosyal medya bile etkin kullanılamıyor.
45 güne sığdırılan bir kampanya ile seçmenin yüzde birine dahi ulaşmak mümkün olmuyor.
İşte bu yüzdendir ki...
Eskişehir'de yaşayanların yüzde 90'ı, 4 yıldır milletvekilliği yapan insanların, bırakın hangi partiden olduklarını isimlerini dahi bilmiyor.
İşte bu yüzdendir ki...
Seçilen milletvekillerinin yüzde 90'ı, bire bir temas edemediği için, seçmenin ne halde olduğunu bilmiyor...
Ortaya da haliyle...
Halktan kopuk bir siyaset, siyasetten kopuk bir halk çıkıyor...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Boşuna uğraşıyorsun...
Sevdiğimiz bir dostumuz, yazılarımızla ilgili takılmak için aramış...
-"Boşuna uğraşıyorsun" dedi önce.
Anlayamadık tabi ne demek istediğini.
Devam ederek "Yazıp-çiziyorsun ama, iş yine olacağına varacak" dedi.
Yine anlayamadığımızı görünce...
-"Siyaset" dedi, "Siyaset yazıyorsun ya. İşte ondan bahsediyorum. Kendini boşa yoruyorsun. Nasıl olsa iş olacağına varacak" dedi.
-"Nasıl yanı?" diye sorduğumuzda ise...
-"Yahu, nasılı yok. Seçim yapılacak. 6 Kişi Milletvekili olacak. İkinci dönem vekil olacaklar zaten bu güne kadar ne yapıyorsa, aynı şeyi yapmaya devam edecek. İlk kez Milletvekili olanlar da, önce araçlarını yenileyecek. Yeni araçların sol köşesine TBMM çıkartmasını yapıştıracak. Arada sırada Eskişehir'e gelip gidecek. Dört yıl boyunca bir-kaç soru önergesi verecek. Olacağı bu işte" dedi.
Düşündük söylediklerini...
Adam haklı...
"Seçim" dediğimiz olay, basite indirgenirse 6 kişinin Eskişehir adına TBMM de bulunmasından ibaret.