2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

İMO'NUN ÇAĞRISI...

Eskişehir'deki meslek odalarının şehrin meselelerine ilişkin çok fazla gündeme gelmemesini eleştiriyoruz.
Özellikle Mimarlar Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası'nın stratejik görevleri olduğunu savunuyoruz.
Onların ki sadece mesleki çıkarlara dayanan bir örgütlenme olmaktan çok öte.
Toplumsal sorumlukları da olan kurumlar.
Çünkü yaşanılan yerin gelişimi ve geleceği konusunda en teknik bilgilere onlar sahipler.
Şehirlerin gelecek kuşaklara nasıl hazırlanması gerektiğine dair en güncel bilgiler onlarda.
Dahası;
Hiçbir kuruluşa ya da siyaset kurumuna da bağlı değiller.
Bağımsızlar ve diledikleri gibi görüş bildirme özgürlüğüne sahipler...
***
Böylesine kurumlar uzun süre sessiz kalıyorsa biz gazeteciler de bunu eleştiririz.
Her iki kurumunda sürekli sahne almasını isteriz.
İMO'nun mevcut stadyum yeri konusundaki duruşunu hatırlamayan var mı?
Bugün o alanı bu şehir kurtardıysa o zamanın İMO yönetimini ve başkanı Fercan Yavuz'u kim hatırlamaz?
'Hükümet kanadı' o dönem İMO'nun çıkışına hak verip, yeni stadyumun kaynağını bulmuştu.
Öyleyse şehrin önünde geleceğe dair bir planlama varsa, bu iki kurumda toplumsal görevlerini en iyi şekilde yerine getirmelidirler.
Ancak;
Son yıllarda görüyoruz ki, her iki kurumda kenarda kalmış durumda.
Görüşlerini ancak iş işten geçtikten sonra saman alevi yaratacak etkide yapıyorlar.
***
Örneğin Mimarlar Odası'nın son açıklamaları...
Demiryolu ihale dildikten sonra fikir bildiriyorlar.
Şehir estetiği diye bir şey kalmayınca ve şehrin silueti elden gidince konuşuyorlar.
Şimdi de İMO, sanayi ve 25 Bin'lik planlara dair açıklama yaptı.
Her iki konu içinde kendilerinden görüş alınmasını istedi.
Ancak;
Sanayi planları yapılalı hani oluyor.
Meclise bile geldi.
Kabul edilip gidilse, İMO'dan habersiz dönüşüm yapılacak.
25 Bin'likler yapılalı da epey oluyor.
Diğerinden tek farkı henüz meclise gelmiş olmaması...
***
Yani her iki kurum da sessiz gidişatlarını sürdürüyorlar.
Suya sabuna dokunmama alışkanlıklarını devam ettiriyorlar.
Daha kötüsü, her şey olup bittikten sonra çıkıp konuşmaları...
Yani hiç konuşmasalar daha iyi.
Dahası;
Özellikle sanayi planları konusunda kendilerinden görüş alınmasını beklemeleri de çok garip bir durum!
Tam da bu konuda, aslında söyleyecek çok fazla söz geliyor aklımıza.
Ama yinede fazla kurcalamak istemiyoruz.
Sadece şunu söyleyeceğiz;
"Sanayiyi, sanayi esnafına bile sormadan planlayanlar, bir meslek odasına sorar mı?
Bunu da kamuoyunun değerlendirmesine bırakıyoruz.
Ya da 25 Bin'lik planları yapanlar bu şehrin mühendislerinden fikir alır mı?
Bunun cevabı da sizlere kalmış..."

***
Anlatmak istediğimiz şu;
Her iki odayı da sessiz kalmakla suçlamak biraz da fıkra gibi olacak.
Yani dinleyen yok ki, konuşsunlar!
Çünkü;
Henüz bu şehir toplumsal bütünlüğü sağlama olgunluğuna kavuşmuş değil.
Hala 'ben yaptım oldu' mantığının hüküm sürdüğü bencil bir yapıda ilerliyor.
Bu durumda katılımcı davranmak, en azından görüş bildirmek;
Ya da yapılan bir hatanın karşısında durmaya çalışmak galiba göle maya çalmakla eş değer bir tutum olacak.
Bu nedenle de, bundan sonraki süreçte her iki oda hakkında eleştiri yaparken daha dikkatli olacağımızı ilan etmek istiyorum.
Her iki odanın yeni yönetimlerine de başarılar diliyorum...


Önceki ve Sonraki Yazılar
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY) Arşivi