6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)
İNKAR EDEN MİLLETLERİN AKIBETİ
Yüce Rabbimiz C.C. buyuruyor ki: Sizden önceki nice (milletler hakkında) ilahi kanunlar gelip geçmiştir. onlar için yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah’ın ayetlerini) inkar, yalan sayanların akıbeti ne olmuş görün. (Ali-İmran Suresi A: 137 Sh:66)
Bir Başka Ayet-i Kerime Meali:
“(Resulüm sana karşı çıkanlar) Hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz, lakin göğüsler içindeki kalpler kör olur.” (Hac Suresi A: 46, Sh: 336
Bu Ayeti Celileler müslümanlara gezip dolaşmayı, geçmiş milletlerden kalmış harabeleri tetkik edip inkarları yüzünden yok olup gitmiş milletlerin halinden ibret almayı tavsiye etmektedir. Ancak ibret almak bir basiret ve olgunluk işidir. Ayette bildirildiği gibi, asıl körler, kalp gözlerini kaybedenler, tarihi hataları tekrar edenlerdir.
Bir başka Ayeti Kerime Meali:
“Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik. üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.” (Hicr Suresi A: 74 Sh: 265 )
Ayeti Celilenin izahı: Lut kavmi homoseksüellik gibi kötü bir günahı işledikleri için Allah Teala, onlara korkunç bir ses duyurmuş, sonra memleketlerinin altına üstüne getirmiş, daha sonra da üzerlerine taş yağdırmıştır ki, bir milletin yok olup tarih sahnesinden silinmesi çin bundan daha şiddetli bir felaket olmaz.
Lut kavminin helakine sebep olan homoseksüellik (livata) dünyada 18 ve Avrupa’da 13 ülkede hortluyor. Bu gidişin sonu muhakkak Lut kavminin sonu gibi olacaktır. (Bu konuda özel bir yazı için araştırmaktayım)
Cenab-ı Hak C.C. bir ayeti kerimede şöyle buyuruyor:
“Onlara kendilerin evvelkilerin, Nuh, Ad ve Semud kavimlerinin İbrahim kavminin, medyen halkının ve alt üst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler getirmişti. Demek ki, Allah (C.C.) onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idilir.” (Tevbe Suresi A:70 Sh:197)
Bu ayetin izahı: Kendilerine mucizelerle gelen peygamberlerini dinlemeyenler, bu kavimler, peygamberlerini yalanladılar. Allah Teala da herbirini bir felaketle helak etti. Nuh kavmi, Nuh tufanıyla, Hud peygamberin Ad kavmi şiddetli rüzgar ile, Salih peygamberin Semud kavmi şiddetli deprem ile, Hz. İbrahim peygamberin kavmi sineklerin istilasıyla, Şuayb peygamberin ümmeti Medyen halkı ateş ile helak edildiler.
SEBE üLKESİNİN İBRETLİ HİKAYESİ
Hükümdar Sebe bin Yeşcüb'ün beldesi, Sebe-Me'rib (Yemen) Sana'ya yakın, suyu ve havası gayet tatlı bir yerdir. Me'rib halkı burada binlerce kasaba ve köy inşâ ettiler. Yollar her türlü tehlikeden emindir. Akrep ve yılan gibi tehlikeli hayvanlar ve haşereler bulunmadığı gibi dışarıdan gelenlerin üzerindeki bit ve pireler dahi telef olup giderdi. Buradaki bağlar ve bostanlar Arim Nehri'nden su kanalları ile sulanmaktaydı ve çeşitli meyveler ve çiçeklerle bezenmişti.
Bir ara, Rabbimizin bu kadar iltifat ve inâyetine mazhar olan Me'rib halkının huzuru bozuldu.
“çok fazla yağmur yağar da Arim Nehri taşarsa hâlimiz ne olur” demeye başladılar. Hükümdarları, onları bu endişeden kurtarmak için nehrin önüne sağlam sed inşa ettirdi. Hz. Süleyman ile evlenme şerefine eren Sebe hükümdarı Belkıs ise bu seddi tamir ettirdi, sağlamlaştırdı. Sebe ahalisinin nimetleri günbegün arttı ve bağlarda, bostanlarda zevk ve safâya meylettiler. Büyüklenerek Allahü Teâlâ'yı inkâra kadar cür'et edip azdılar. Hiçbir memleket ahalisine ihsan buyrulmamış olan bu ilâhî inâyet ve lütuf karşısında itâat ve ibâdetle meşgul olmaları icap ederken bilakis şirk ve azgınlıkta ısrar ettiler.
Rabbimiz C.C. lütuf ve merhametinin eseri olarak Sebe halkına on üç peygamber göndererek doğru yola davet etti. Onlar bedbahtlığı ebedi saadete tercih ettiler.
Gönderilen Peygamberler: “Ey Me'rib halkı! Allahü Teâlâ'nın ihsan buyurduğu nimetlerden yiyin, için, fakat şükrünü edaya gayret edin! Sizin beldeniz cennet bahçelerine benzer! Eğer şükrederseniz Rabbiniz iki cihanda nimetlerini artırır. Emirlerine uymaktan kaçınırsanız Arim Seddi yıkılır, hepiniz suya batıp helâk olursunuz.” diyerek nasihatlerde bulundular. Me'rib-liler bu nasihatleri alaya aldılar, dünya ve âhirette yüzlerini kızartacak ve azap görmelerine sebep olacak çirkin işleri terk edemeyeceklerini söylediler.
Peygamberleri “Allahü Teâlâ bu Seddi köstebekler ve fareler vasıtasıyla helâk eder” deyince yüzsüzlük edip “Eğer Allah bu seddi farelerle yıkacaksa biz de kendimizi kedilerle müdafaa ederiz” dediler.
Âkıbet, Sebe halkının gayret ve tedbirleri fayda vermedi ve Allahü Teâlâ'nın Kahhâr ismi tecelli ederek Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) peygamberliğinden yaklaşık dört yüz sene önce helâk edildiler. Bütün beldeler Arim Seli ile sular altında kaldı. Binlerce kasaba ve köy göz açıp kapayıncaya kadar harabeye döndü. Onların bu halleri asırlarca konuşmalara konu oldu.
Rabbimiz bir Ayet-i Kerime ile ikaz ediyor: “Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış ele başlarına (iyilikleri) emrederiz buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helake müstahak olur. Biz de orayı darmadağın ederiz.” (İsra Suresi A: 16 Sh: 282
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.