
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
IRAK VE SSCB'DEN İBRET ALINMALI
Demokrasi, insan hakları ve yeniden yapılanma, kalkan yapılarak, 1917'de temelleri atılan ve 1922'de kurulan Sovyetler Birliği de ortadan kaldırıldı. Özelliklede SSCB temellerini sarsan Helsinki Nihai Senedi; Mart 1985'de iktidara gelen Gorbaçov'un ortaya attığı Açıklık ve Siyasi sistemin, devlet örgütünün ve hükümet organlarının yeniden yapılanması, fikir ve uygulamaları ile bütünleşince dağılma kaçınılmaz oldu
Gorbaçov, glasnost ve perestroyka ile hem ekonomiye ve hem de siyasal yapıya yeni bir düzen getirmeye çalışırken, Sovyetler Birliği'nin, "federal" yapısına da yeni bir şekil vermek, yani "milli" cumhuriyetlerin merkezi otorite ile bağlarını yapılandırmak ihtiyacını da duydu. Başka bir deyişle, ta Lenin'den beri, Sovyetler Birliği'nin, denebilir ki, daima temellerini sarsan "milliyetler sorunu" na, perestroyka, yani yeniden yapılanma çerçevesinde yeni bir çözüm getirmek istedi. Sonuçta da Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı çöktü.
Yugoslavya'da, aynı yöntemle parçalandı.
Irak' ta demokrasi İnsan hakları paravan yapılarak işgal edildi.
Nitekim ABD ve Avrupa Birliği Irak'la ilgili açıklamalarında, "federal, demokratik, çoğulcu ve birleşmiş bir Irak" kurulmasına bağlı kaldıklarını belirttiler. Ancak verilen bu söz, Irak'ta hüküm sürmekte olan tarihi ve sosyal şartları göz önüne almaktan uzaktı. Sonuçta da Irak' ta binlerce insan öldü ama ne demokrasi, geldi, ne de birleşmiş bir Irak gerçekleşti.
Bugün aynı gelişmeler, TÜRKİYE' nin gündemindedir.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "Kürt sorununda açılımlar olacak" ve "Kürt sorunu için tarihi fırsat" sözlerinin arkasında ne var bilinmez ama Her türlü etnik alçım, etnik imtiyaz, Türkiye için felaket olur. Ayrıca etnik gruplar arasında, nefreti körükler. Nitekim CİA Başkanlarından George. J. TENET, "NEREDE BİR ÖNYARGI VE NEFRETLE KARŞILARŞISAN KARŞILAŞ, MÜCADELE ET. NEREDE KAOS VARSA, BİLKİ ARKASINDA, DİNSEL VE ETNİK NEFRET VARDIR" demiştir
Güya "AÇILIM" la, PKK terörü bitirilecek, annelerin gözyaşı da dinecekti. Tam tersi oldu. PKK terörü, hız kazandı, annelerin gözyaşı da artarak akmaya devam etti. Ülkemizde var olan, birlik, berberlik ve huzur yok oldu,
Bugün Türkiye' de, Kürtler artık istedikleri isimleri koyabiliyorlar. Kürtçe' nin seçmeli ders olarak okutulması günde, istedikleri derneğe üye olabiliyorlar, kendi dillerinde pankart taşıyabiliyorlar. Kürtler de Avrupa ülkelerinde olduğu gibi örgütlenme haklara sahip. Kürtçe yayının önündeki engeller kaldırıldı. Yani istedikleri kültürel hakların tamamına yakını verildi. Ancak PKK terörü, bitmesi gerekirken, daha da arttı.
BDP "DEMOKRASİ" ve " İNSAN HAKLARI" n kalkan yaparak, DBP ve PKK ise APO' nun, Eruh-Şemdinli'de "PKK isyanını" başlattıkları 15 Ağustos'un yıldönümünde, 'demokratik özerklik' ilan edebileceği, yönünde iddialar sürekli gündemi işgal etti. Hatta özerklik ilan edildi!
Demokratik Özerklik ile hedef, Kürdistan bayrağının bölgede, belli bir süre, Türk Bayrağının yanında çekilmesi, Kürdistan Parlamentosunun kurulması, APO' ya, PKK militanlarına genel af", "Özerk" , daha doğrusu "bağımsız Kürdistan'ın", dağdan inecek PKK'lılardan kurulacak özel ve "profesyonel" Kürdistan Ordusu!
Türkiye'deki siyasiler, ABD ve AB tarafından Demokrasi ve insan hakları, kalkan yapılarak, Irak, Sovyetler Birliği, Yugoslavya, özellikle Suriye, Tunus'ta, Mısır'da, Bahreyn'de, Yemen'de, Libya'da yaşanlardan ibret almalıdır. Her türlü etnik açılım, özelliklede FEDERASYON" , "EYALET" "ÖZERKLİK" gibi girişimler, Türkiye' yi böler.
Türkiye'de, yaşayan herkes, özellikle de DTP ve diğer siyasiler, artık gerçekleri görmelidir. Ulus devlet içinde, pek çok unsur yer almıştır. Çerkezler, Lazlar, Türkmenler, Gürcüler, Yörükler, Boşnaklar, Arnavutlar, Makedonlar, Kürtler, Bunların hepsi Türkiye Cumhuriyetine oluşturmuşlardır. Hepsi de birinci sınıf vatandaştır. Devlet hiçbirini diğerinde yeğ tutmamıştır. Herkese de eşit davranmıştır. En önemlisi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kurulduğundan bu yana, ortak bir kültür ve orta değerler yaratmak için çalışmışlardır.
Ayrıca Türkler ve Kürtler, yıllardır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış, kız almış ve kız vererek, akraba olmuştur. Kardeşçe yaşamak ve var olan sorunları da, birlikte çözmek varken, kavga etmek veya huzursuzluk yaratmak, kime ne kazandıracak?
Kürt kökenli vatandaşlarımızın, büyük çoğunluğu da böyle düşünüyor.
AB ülkeleri, her alanda daha güçlü olmak için birleşirken, ülkemizin bu güzel birlikteliğini, "DEMOKRASİ", "İNSAN HAKLARI" ve "KÜLTÜREL HAKLAR" ı, paravan yaparak, bozmak isteyenler, etnik kökeni ne olursa olsun, insanımıza, "İHANET" ederken, dış ve iç şer odaklarına da hizmet ediyorlar.