İSLÂM'A ÖRNEK ÜMMET GÖREVİNDEYİZ-2

Konuya geçen haftadan kaldığımız yerden devam edelim.

Öyle anlaşılıyor ki, İsrailoğulları, bu ikazlara rağmen, Allah'ın tek dini olan İslâm'ın örnek toplumu olmaya lâyık davranmamayı inatla sürdürmüşlerdir. Hatta bile bile yaptıkları yanlışların fazlalığı ve zaman zaman aşırılığa sapmaları ve bu aşırılıklarını, kendi toplumlarından oldukları halde gönderilen peygamberleri öldürecek aşamaya kadar götürmüşlerdir. İşte Bakara-87-88 ve 89 uncu ayetlerde bu durumları açıklanmış ve artık af edilemeyecek aşamaya ulaştıkları için dinî liderleri başta olmak üzere o zamanki toplumlarının Allah tarafından lanetlenmiş oldukları, yani Allah'ın nimetlerinden ve yolundan uzak tutulacakları vurgulanmıştır (Bakara-87. Yemin olsun ki Biz, Musa'ya kitabı verdik ve daha sonra kitapsız olmak üzere peş peşe başka elçiler de gönderdik. Kitaplı olarak Meryem oğlu İsa'yı da, bildirdiklerimizi açıkça tebliğ etmek üzere gönderdik ve onu kutlu bir ruh özellikleri /İncil ile güçlü kılarak yarattık. Fakat ne yazık ki, hoşunuza gitmeyecek ve menfaatinize ters gelecek tebliğlerimizle ne zaman bir elçimiz gelse hemen karşı çıktınız ve bazısını öldürdünüz (İsa-Zekeriya-Yahya gibi), 88. Ve "Sizin anlattıklarınızı biz zaten biliyoruz, bu nedenle de anlatacaklarınıza kalbimiz /zihnimiz kapalıdır" diyerek onları red edip durdunuz. Bu inkârlarından /küfre sapmış olmalarından dolayı Allah, İsrailoğullarının ileri gelenlerinin çoğunu lanetlemişti! Ancak pek azı iman etmişti. Bakara-89. Yahudilerin ileri gelenlerinden iman etmiş olanların bazıları, imanlarını desteklemek üzere beklemekte oldukları ve asıl Tevrat'taki gerçekleri onaylayan Kur'an geldiğinde, hem Kur'an'da, hem de Tevrat'ta bulunan gerçekleri inkâra kalkıştılar. Şüpheniz olmasın ki, Allah'ın laneti gerçekleri inkâr edenlerin /kâfirlerin üzerine olacaktır.) Çünkü Tevrat'ta belirtilen "Ahmet /Allah'a çok şükreden anlamında ismi olacak bir peygamberin geleceğine dair" gerçeği gizlemişlerdi. Dolayısıyla İsrailoğulları, hem kendi kitaplarındaki gerçekleri, hem de Kur'an'ı red etmişlerdi.

Önce Kur'an ve Hz. Muhammed'e inanmalarının ikaz edilmesi, daha sonra da lanetlenmenin gerçekleşmiş olduğunun bildirilmesi, büyük ihtimalle Arabistan'da ve özellikle Medine ile çevresinde yoğun olarak yaşamakta olan İsrailoğullarını oldukça tedirgin etmişti. Bu tedirginlikleri, Kur'an'da bildirilen gerçekleri red etmelerine ve bunları bildirmede aracı Peygamber olan Hz. Muhammed'e savaş açmalarına neden olmuş, hatta biat etme anlaşmalarını sık sık bozmaları ve ihanet etmelerine yol açmıştır. Hendek veya diğer bir ismi ile hizipler savaşı arifesinde olan ihanetleri Hz. Muhammed'i çok zor bir duruma sokmuş ve bunun üzerine peygamberi rahatlatmak üzere Ahzap-56 ncı ayet ile O'na Allah ve Meleklerin destek olmakta oldukları bildirilmiştir (Ahzap-56. Allah ve Melekleri, peygambere salavat getirdiler. Ey iman edenler! Siz de peygambere salavat getirin ve büyük bir içtenlikle /teslimiyetle yardımcı olun (56. İnnallahe ve melaiketehu yüsallune 'alen nebiyyi* ya eyyühelleziyne amenu sallu 'aleyhi ve sellimu tesliyma.). Ayetteki bu ifade ile Müslümanların Hz.

Muhammed'den uzakta, evlerinde oturup O'ndan uzak durmaları değil, bizzat peygambere destek olmaları ve beraber mücadeleye katılmaları emredilmektedir. Bize de düşen sorumluluk, Peygamberin tebliğ ettiklerine uymak ve dolayısıyla da O'nun yolunda olmak olmalıdır. Yoksa her peygamber ismi geçtiğinde kuru kuru "Sallallahu aleyhi ve sellem" tekerlemesini mırıldanmak değildir. Bu düşüncem paralelinde Hz. Muhammed bir hadisinde "Allah, sözü amelsiz kabul etmez" diyerek niyet ve amelin birlikte şart olduğunu vurgulamıştır.

Lanetlenmiş halde olduklarına göre İsrailoğulları demek ki, artık ayrıcalıklı olmaktan ve Allah'ın tek dini olan İslâm'ı temsil etme görevinden de çıkarılmışlar demektir. Bu durumu Bakara-143, Al-i İmran-110 ve Hac-78 nci ayetlerde, İslâm'ın örnek toplum görevinin sonlandırıldığı ve onların yerine Hz. Muhammed'e inanan toplumuna bu görevin verilmiş olduğu açıklanmıştır (Bakara-143. Ey içtenlikle iman etmiş olanlar! Sizleri açık fikirli, dürüst ve doğru yol olan orta yolu izleyen örnek bir toplum, elçiyi de aranızda bunları canlı bir uygulayıcı olarak, insanlar için örnek bir insan kıldık. Elçinin tebliğ ettiğine samimi olarak uyanlarla, inanmadıkları halde, inanmış gibi gözüküp iki yüzlü /münafık olanları ayırt etmek amacıyla, kıble olarak eskiden üzerinde olduğunuz Kâbe'ye yönelttik. Bu değişim, Allah'ın hidayete /doğru yola yönelmiş kimseden başkasına elbette çok ağır gelir ve imanı da zayıf ise çabucak caymasına sebep olur. Şuna emin olun ki Allah, bu olayda göstermiş olduğunuz iman sağlamlığını mutlaka göz önünde bulunduracaktır. Çünkü Allah, hak eden insanlara çok şefkatli /Rauf ve sevgisi ile merhameti oldukça bol olandır /Rahim'dir. Al-i İmran-110. Ey Peygamber! Sizler Allah'ın indirdiği gerçeğe /Kur'an'a içtenlikle bağlanmanız, insanlara iyiliği /hayırlı olanı öğütlemeniz, kötülükten korumanız ve Allah'a şirk koşmadan iman edip bildirdiklerimize uymaya devam etmeniz nedeniyle insanlara örnek oldunuz. Keşke tüm kitap sahipleri de sizler gibi şirk koşmadan iman etseler, kendileri için çok daha hayırlı olur. Gerçi içlerinde sizin gibi mümin olanlar var, ama ne yazık ki, çoğunluğu fasık /yanlış yola sapmış durumdalar. Hac-78. Ey iman edenler! Ayrıca tek Allah'a iman etme ve kesin hüküm olan buyruklarına uyma uğrunda, diğer insanlara da uyarıda bulunmak üzere gereken çaba ve mücadele etmeyi /cihad göstermeyi de mutlaka ihmal etmeyin. Çünkü Allah, sizi bunu yapmanız için seçmiş bulunmaktadır. Sizin bu görevin altından kalkacağınıza güveniyor ve dini olan İslam'a sahiplenmenizi bekliyor. Zaten size dini kurallarla ilgili hiçbir zorluk oluşturulmamıştır. Babanız İbrahim'in ümmeti /soyu da sizin gibi seçilmiş bir milletti. Allah, gerek size ve gerekse önceki tek ilah olarak Allah'a ve bildirdiklerine inanmış ümmetlere Müslüman ismini vermiştir. Bu nedenle de en son indirdiğimiz vahiy kitabı olan Kur'an ile de Peygamber sizi uyaracak ve kıyamet günü O'na uyup Müslüman olduğunuza şahitlik edecek, sizler de bütün insanları uyarıp Müslüman oluşlarına şahitlik edeceksiniz. İşte bu nedenle ve onlara örnek olmak üzere, salâtı ikame edin ve zekâtı ve infakı hakkıyla uygulamayı da ihmal etmeyin. Her

amelinizde de sadece ve daima Allah'ın rızasını gözetin. Çünkü O, sizin Mevla'nızdır /en yakın dostunuzdur. O'nun dostunuz ve yardımcınız /destekleyeniniz oluşu, ne büyük bir nimettir bir bilseniz!).

Haftaya konuya inşallah devam etmek üzere.

NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NÖVAK Vakfının "SON DAVET KUR'AN (Kısa tefsirli tercümesi)", "İSLÂM'IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL" ve "OKU! KONULARINA GÖRE KUR'AN AYETLERİ" kitaplarında bulabilirsiniz.

NOT-2: 14 ARALIK 2016 Çarşamba günü saat 17.30-19.00 da ise Özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "KUR'AN SOHBETLERİ"ne inşallah devam edeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gazi Özdemir Arşivi