4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

İSRAF VE SAVURGANLIK!

Türkiye'de, ekonomik dengelerde bir düzelme var gibi gözüküyor ama ekonomistler, ekonominin geleceği için kaygılı. Özellikle sıcak para tehlike sinyalleri çalıyor. Gelir dağılımı ise, her geçen gün bozulurken, İsraf ve savurganlık ise tuzu biberi oluyor.
Oysa ekonomiye, kamu savurganlığı da büyük zara veriyor. Nitekim TOBB' un, yaptığı araştırmasının sonuçlarına göre Türk ekonomisinin "kıt kaynakları" savurganca harcanıyor. Bu savurganlık 10 yılda tam 195 milyar doları buluyor. Kamuda özellikle yurtdışı personel, motorlu araçlar, lojmanlara harcanan parada tasarrufa gidildiği takdirde, 10 yılda 700 milyon dolar ek kaynak yaratılabilir.
Yılardır Türkiye'de Merkez Bankası'nın, gecelik reel faizi ve buna dayalı olarak, Hazine'nin bono faizinin yüksek olması döviz girişini hızlandırdı. Sıcak para ise en önemli sorun olarak Türkiye'nin gündeminde. Maalesef ucuz döviz ve yüksel faiz politikasının, mimarı ve sorumlusu Merkez Bankası'dır
Kemikleşmiş enflasyon düşüyor ama öte yandan bu amaçla, özellikle de sıcak paraya ödenen yüksek faiz faturasının bedeli artıyor. Devletin vatandaştan ayda 2 milyar YTL vergi topluyor ve bunun tamamını faiz borçlarına ödüyor. İç borç stokunun büyümesine, kaynakların faize gitmesine, gelir ve servet dağılımının bozulmasına da neden oluyor..
Elbette Türk parasının, döviz karşısında değerlenmesi sevindirici ama bu tablo ihracatı azaltırken ithalatı artırıyor. Cari açık ise her gün daha da büyüyor. Türkiye'de cari açık, 76 milyar doları geçti. Dış borç ise 146 milyar dolara ulaştı. Bu durumda, son bir yılda, GSMH' nın yüzde 5.5'ini, yurt dışına transfer etmiş olduk.
Ülkemizin, 76 milyar dolar cari açığı varken, dolar niçin yükselmiyor? Çünkü Türkiye'de, 70 milyar dolar sıcak para var. Para piyasasına da yabancılar hakimdir.
Öte yandan Türkiye' de, ciddi bir israf ve savurganlık da var.
Devletin yaklaşık 2 milyon 750 bin memuru var. Hala da almaya devam edilmektedir. Oysa Rahmetli Adnan Kahveci' nin tespitlerine göre devletin hizmetlerinin yürütülmesinde 800 bin memur yeterlidir.
Devletin elinde 50 bini kamyon,35 bini kamyonet,20 bin otobüs,20 bin minibüs,95 bin otomobil ve 11 bin diğer araçlar olmak üzere, 231 bin araç var. Halbuki bu sayı Almanya'da 15 bin, Japonya'da 10 bin, İngiltere' de ise 12 bin....
Türkiye'de 294 gümrük kapısı var. Oysa Almaya da 60, Fransa'da ise 53 kapı var. Devlet dairelerinde çoğu uluslararası görüşmeler e açık, 162 bin telefon var. Bunların aylık fatura gideri ise 5 trilyon lira.
Bütçede sadece kamuda makam araçları şoförlerine ödenen para, yıl yaklaşık 600 trilyon lira olduğu söyleniyor. Devleti yurtdışı kadrolarında çalışan yaklaşık, 7.500 personele harcırahlarla birlikte yılda ödediği para 100 milyon dolar.
Son yıllarda kamu kurumlarımız araç kiralama yöntemiyle hizmet satın alımında adeta yarışıyor. Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, binlerce belediye de bu işin öncülüğünü yapmakta. Gerekçe olara da, araç kiralama yönteminin, daha ekonomik olduğunu, ya da araçların arıza yapması durumda başlarının ağrımadığını öne sürüyorlar.
Şoför hariç ise, aylık en kötü aracın aylık kirası en az 1500-2000TL. yakıt ve şoförün dahil olması durumda bu rakam 3500–4000 TL' nin altına düşmüyor. Yakıt ve şoför dahil hizmet alımı yapıldığında karşımıza çıkan ise aracın aylık yapması gereken km. ve şoförün mesai saatleri problem oluyor
Türkiye'de, her yıl bir ev 100 kutu ilaç giriyor. Kişi başı tüketim miktarı ise 25 kutu... Evlerde 2 milyar değerinde ilacın bulunduğu, Türkiye, ilaca yılda 20 milyar lira ödüyor. Alınan ilaçların yüzde 60'ı kutusu dahi açılmadan çöpe gidiyor...
Devletin, üst kademesinde de savurganlık var. Nitekim Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanlığı bütçelerinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde yıllar itibarıyla artış gösterdiğini belirterek, "Bakım, onarım ve yenileme yatırımları için 2008 yılında 31 milyon 765 TL, 2009 yılında 38 milyon 318 TL, 2010 yılında 58 milyon 329 TL bütçe ayrılmıştır" dedi
Haber ne kadar doğru bilinmez ama Başbakan Sayın Erdoğan'a, 200 milyon dolara Airbus 330-200 alınıyor. Yeni uçak, lüks ve konfor için adeta baştan yaratıldı. Maliyet 400 milyon dolar olduğu söyleniyor. Başbakan'ın, uçağı 1 yıl sonra gelecek...
Türkiye, şeffaf bir ülke olmalıdır. Her alandaki savurganlık ve yolsuzluklar da şeffaf bir şekilde açıklanmalı, savurganlığa sebep olanlar hakkında, caydırıcı yasal işlem yapılmalı, toplum ve birey olarak da savurganlıktan ve israftan artık kaçınmalıyız.
Kuran-ı Kerim'de şöyle buyurur: "... Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez."

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi