
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
İşyerlerinin kapısını dilencilerden başka açan yokken bir de vergi denetimleri iyi mi?
Tilki ormanda nefes nefese koşuyormuş. Karşısına çıkan kaplumbağa:
-'Tilki kardeş ne bu telaş?'
-'Ormana maliyeciler gelmiş' demiş tilki.
'şimdi bir bakarlar bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk, dünyanın vergisini yazarlar....'
Bunu duyan kaplumbağa telaşla yürümeye başlamış.
Onu telaşlı gören leylek:
-'Hayrola kaplumbağa kardeş ne bu telaş?' diye sormuş.
-'Maliyeciler ormanda' demiş kaplumbağa.
'Bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev, yakalanırsak dünya vergi alırlar.'
Leylek de hemen uçuşa geçmiş. Ağaçların üzerinden maymun seslenmiş:
-'Leylek kardeş, ne iş? Bu ne acele?'
-'Vergi memurları herkese ceza yazıyormuş. Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık, vergi borcundan batarız...'
Maymun bunu duyar duymaz koşarak ağaçtan ağaca atlamaya başlamış. Papağan sormuş," Neden ve kimden kaçıyorsun?" diye.
''Maliyeciler ormanda'' demiş Maymun, 'Benim kıçım açık, hanımın kıçı açık, çocukların kıçı açık... Alacak bir şey bulamayınca bunların ne yapacağı belli olmaz..."
Ekonomi tarihin en kötü sürecini yaşıyor.
Döviz almış başını gitmiş.
İşyerlerinin büyük bir bölümü günlerdir siftah yapmadan kapatıyor.
İşten çıkartmalar had safhada.
Alışveriş dibe vurmuş.
İşte böyle bir ortamda bir de sıklıkla yapılan vergi denetimlerinin olması, sanayi üretimi ve ticaretle uğraşanları bir hayli zora sokuyor.
Eskişehir vergi denetiminde adeta pilot bölge...
Ankara'dan çıkan vergi denetmenleri, Hızlı trene binip soluğu Eskişehir'de alıyor.
Yapılan denetimlerin sıklığı yüzünden sanayici ve tüccar normal işine gücüne bakamaz hale geliyor.
Kısacası...
Piyasaların dibe vurduğu yetmiyormuş gibi, günlerdir siftah yapmadan işyerleri kapanmıyormuş gibi hatta ticarethaneler müşteriye hasret kalmamış gibi, bir de vergi denetimleriyle bunaltılıyor insanlar...
Tıpkı, yukarıda verdiğimiz fıkra örneğinde olduğu gibi...
***
Büyükerşen bu
defa ne yapar?
Bugünlerde cevabı merak edilen soru bu...
Hatırlayacaksınız:
2011 seçimleri öncesinde bir söylenti çıkmıştı.
-"Yılmaz Büyükerşen Milletvekili adayı olacak" diye.
Aradan 4 yıl geçti 2015 seçimleri geldi.
Yine aynı söylenti kamuoyunda tartışılmaya başlandı.
Şimdi önümüzde 2019 seçimleri var.
Tahmin edersiniz ki, Büyükerşen'in yine Milletvekili olup olmayacağı konuşuluyor.
-"bu defa kesin milletvekili olur" diyen var...
-"Hiçbir yere aday olmaz artık" diyen de var.
-"Büyükşehir belediye başkanlığına yeniden aday olur, böylece 5 kez üst üste seçilme rekorunu kırar" diyen de var.
Hem 2011, hem de 2015 seçimleri öncesinde, Büyükerşen'in Milletvekili adayı olacağı söylentisi konuşulmaya başlandığında hep aynı örneği vermiştik.
Aynen şöyleydi verdiğimiz örnek:
"Büyükşehir belediye başkanı, ilk belediye başkanlı döneminde, şehre gelen bir Bakan'ı Belediyenin kapısında karşılamamış.
Gazeteciler sormuş kendisine;
-"Koca Bakan geldi, niye kapıda karşılamadınız" diye...
Büyükşehir belediye başkanı aynen şu cevabı vermiş;
-"Niye karşılayacakmışım ki? Türkiye'de 30 tane Bakan var, ama 15 tane büyükşehir belediye Başkanı var"
Verilen bu cevap, açık ve net bir durum tespiti aslında.
Şu anda Eskişehir büyükşehir belediye başkanlığı bırakın milletvekilliğini, kabinedeki çoğu bakandan daha sükseli bir yer.
Bütçe deseniz...
Büyükşehir belediyesinin bütçesi, bazı bakanlıkların bütçesinden fazla...
Bu ayrımı da en iyi bileceklerden birisi şüphesiz Yılmaz Büyükerşen...
Durum böyleyken, Büyükerşen şimdi kalkıp niçin milletvekili olmak istesin ki?
Yukarıda belirttiğimiz şartlar değişmiş değil.
Büyükşehir Belediye Başkanlığı halen çoğu bakanlıktan daha etkili ve sükseli...
Ancak...
2019 seçiminin özelliği 2011 ve 2015 seçimlerine pek benzemeyecek.
Zira...
Bu seçimlerin Büyükerşen'e parti başkanlığı ya da partinin Cumhurbaşkanı adaylığı gibi kanalların açılma ihtimali var.
Bu nedenle...
Büyükerşen'in bu kez Milletvekilliğini düşünmesi sürpriz olmayacak gibi.
Ancak...
Bugünden Büyükerşen için tahminde bulunan ve "Milletvekili olur", "yeniden Belediye Başkan adayı olar" ya da "Hiçbir yere aday olmaz" diyenlerin yaptığı tahminlerin tümüne "Olmaz" demek mümkün değil gibi...
Zira...
Bu günden bu tahminlerin tümünün gerçekleşme olasılığı var gibi...
***
Bu oyunu mutlaka izleyin...
Tanzimat döneminde milliyetçilik üzerine ilk çalışmaları yaptı...
Meclisi mebusanın ilk reisi oldu.
İki defa sadrazamlık (Başbakanlık) görevini üstlendi.
Tam 16 dil biliyordu.
İlk Türkçe sözlük olan lehçe-i Osmaniye'nin yazarıydı.
Devlet adamlığının yanı sıra aynı zamanda bilim adamı ve sanatkârdı.
En son Bursa Valiliği görevine getirildi.
Bursa'da bir Tiyatro binası yaptırdı.
Yaptırdığı tiyatro binasında çevirdiği Molière eserlerinin sahneye konulmasını sağladı.
İstanbul'da yıktırılan Gedikpaşa Tiyatrosu'nun oyuncularını himayesine alarak Bursa'ya getirtti; sahnelenecek oyunların dekorundan provalarına kadar her şeyiyle ilgilendi.
2 nci Abdülhamit Bursa Valiliği görevinden aldı.
Bu olaydan sonra ölümüne kadar Rumelihisarı'ndaki evinde ilmi ve edebi çalışmalar yaptı.
Tarihin en önemli isimlerinden biriydi Ahmet Vefik Paşa.
Büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları "sersem kocanın kurnaz karısı" isimli bir oyun izleyici ile buluştu.
Türk Tiyatrosunun en önemli yazarlarından biri olan Haldun Taner'in klasikleri arasında yer alan oyun, batılılaşmaya çalışan Osmanlı toplumunda ayakta kalmaya çalışan bir tiyatro topluluğunun trajikomik hikâyesini ele alarak dönemin sosyal yaşantısına ışık tutuyor.
Bu yapılırken, Ahmet Vefik Paşa'nın Tiyatro için verdiği mücadele de anlatılıyor.
"Mutlaka izleyin" deriz...
***
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM...
Çapkın adamın karısı ile ilişkileri pek yolunda gitmemekteymiş. Kırk yılda bir beraber oluyorlarmış. Adam her gece başka birisiyle yatıp kalkıyormuş.
Bir gün kadın doktora gittiğinde hamile olduğunu öğrenmiş. Büyük bir sinirle hemen kocasına telefon açıp, konuşmaya başlamış:
- Bunu bana nasıl yaparsın? Bütün bunlar olup biterken beni nasıl hamile bırakırsın? Biraz önce doktordan geldim ve beş haftalık hamile olduğumu söyledi. Hepsi senin hatan. Şimdi ne söyleyeceksin bakalım?
Telefonun öbür ucunda derin bir sessizlik yaşanmış. Kadın tekrar hiddetle;
- Beni duymuyor musun, yanıt bekliyorum.
Adam hattın öbür ucundan fısıltıyla konuşmuş;
- Affedersiniz, siz kimsiniz?