Bir yazımızda, Türk halkı, artık gerçekleri görmek zorundadır. 301. Madde, 'fikir hürriyetini' engelleyen değil, Türk Milletine, Türk devleti' nin, kurum/kuruluşlarına, hakareti cezalandıran, en önemlisi de "ULUS" ve ÜNİTER" devleti korumaya yönelik bir maddedir. Nerede bir hain, nerede bir etnik ayrılıkçı varsa, bu maddeden rahatsızdır." demiştik.
Kaldırılan bu maddeden sonra, "TÜRK" düşmanları harekete geçti Nitekim Türk' isminin, anayasadan tamamen çıkarılması istenen, TESEV raporunda sonra, bazı kesimlerde.'Türk Milleti', 'Türk Devleti' 'Türk Vatandaşı' ve Türk Kültürü' gibi ifadelerin kullanılmaması istiyor! Türk Milleti yerine, 'MİLLET' kelimesinin kullanılması öneriliyor.
Anayasa'dan sonra, şimdi de 'TÜRK' adı, ülke genelinden silmek için, her yol deneniyor. Türkiye'nin adının değiştirilmesi gündeme gelirse şaşmamak gerekir. Nitekim Korkut Özal'ın, "Ağabeyim, Atatürk ve arkadaşlarının kurdukları devlete, 'Türkiye Cumhuriyeti' değil de 'Anadolu Cumhuriyeti' adını verdiklerini düşünelim derdi" sözleri program katılımcıları tarafından hayretle karşılanmıştı.
Türk insanının, ekmeğini yiyen, bulunduğu makamları, Türk Halkına, borçlu olan insanlar, 'TÜRK' ü, günah keçisi yaparken, Türkiye' de, yaşayan Ermeni ve Rumlar, Türkiye' de yaşamaktan ve "TÜRKÜM" demekten çekinmiyor.
Nitekim Kandilli Ermeni Kilisesi Başkanı Dikran Kevorkyan, Türk vatandaşı değil, Türk'üm.... Köy enstitüleri ve halk evleri kapatılmasaydı, Türkiye bu duruma gelir miydi? Ben Hıristiyan'ım. Hıristiyanlığım başka bir şey, bu bayrağın altında yaşamaktan duyduğum gurur başka bir şey... Türkiye'de? Niye 301 kalkacakmış? 5. kolun attığı bu zehre karşı kalkanı nasıl yaratacağız?... Diplomatlarımız şehit edildiğinde 90 bin kişi toplandı mı onların cenazesinde? 90 bin kişinin içinde bir tane Türk bayrağı var mıydı? Demek ki benim Türkiye'm, bu hale geldi öyle mi? Bu milleti kim ateşleyecek? Türkiye'yi parçalamak istiyorlar. Türkiye'nin jeopolitik konumunda, zenginliklerinde gözleri var, Kurtuluş Savaşı'nı hazmedemeyenlerin gözleri var." diyerek, çok anlamlı mesajlar verdi.
Patrik Bartholomeos'un, ise "Türk devletine, vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes, din, mezhep, dil ve etnik köken gözetilmeksizin Türk'tür. Türklük bütün Türk vatandaşlarının beraberce varlığının ve dayanışmasının ifadesidir" dedi.
Kandilli Ermeni Kilisesi Başkanı Dikran Kevorkyan, ve Patrik Bartholomeos'un, Türk milliyetçiliğini kabul ederken, bazı siyasiler ve sözde aydınlar ve bazı çevreler, " ULUS DEVLET" e ve "MİLLİYETÇİLİĞE" karşıdır.
Ulus devlet ve Milliyetçilikle ilgili, olumsu gelişmeler karşısında, toplumda cesurca tavrını koyan ve düşündüklerini, net bir şekilde kamuoyu ile paylaşan, İstanbul, Anakara ve Eskişehir Baroları gibi, sivil toplum örgütleri var.
Nitekim Eskişehir Barosu Başkanı Avukat Sayın Rıza ÖZTEKİN, "MİLLİYETÇİLİK" etnik bir yapıyı ifade etmez, vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür diyor anayasamız. Yurtseverliktir, ülkesini sevmektir, vatanını sevmektir. Bunun ayaklar altına alınması mümkün değildir. " diyerek son günlerde yaşananlara tepki gösterdi. Ayrıca yaşanların anayasa ihlali olduğunu belirttikten sonra "Direneceğiz, yeni anayasanın çıkmasına izin vermeyeceğiz. Feodal yapıya, özerkliğe, Türklük kelimesinin çıkmasına, başkanlık sistemine, kuvvet ayrılığımızın yok edilmesine müsaade etmeyeceğiz" diyerek pek çok kesimin düşüncelerine de tercüman oldu.
Ankara Barosu Başkanı Sayın Metin FEYZİOĞLU ise, ulus devletin vahşi kapitalizmin önündeki en önemli engel olduğunu, ulus devletin, yabancıların ülkemize gelip, kapitülasyonlarla, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi ve insan gücümüzü sömürmesini engellediğini belirttikten sonra, ". Ulus devletler yabancı yatırımcılarla iş yaparlar, ama yabancılara teslim olmazlar. Kendi toplumlarının menfaatlerini başkalarının menfaatlerinden üstün tutarlar. Konu ulus devletle ilgilidir, çünkü ulus devletler üzerinde yaşadıkları toprak parçasını ülke olarak benimserler, parçalanmasına ve bölünmesine izin vermezler. Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devlet olarak kurulmuştur. İşte zaten yapmak istedikleri de ulusu bölmek ve parçalamak yoluyla Türkiye Cumhuriyeti'ni, kaynaklarını ve topraklarını birilerine peşkeş çekmektir" dedi.
Bodrum'da, düzenlenen "Cumhuriyet ve Hukuk" isimli konferansa konuşmacı olan, İstanbul Baro Başkanı Sayın KOCASAKAL, "Yeni Anayasa Atatürk'e Cumhuriyet'e ve demokrasiye veda anayasası olacak. Yapamayacaklar ama yaparlarsa, yine bir gün o Anayasa tarihin çöplüğüne gömülecek. Hazırladıkları Anayasa'ya, yeni diyerek, cinlik yaptıklarını sanıyorlar. Bunun farkındayız ve direneceğiz." diyerek, tepki gösterdi.
Eskişehir, Ankara ve İstanbul Barolarının, tespiti karşısında ne denebilir ki?
İyi ki cesur ve ülkesini seven, barolar var.