Fıkrayı ilk Salim Kartal anlatmıştı...
Kör, sağır ve topal bir odada otururken, Kör;
-"Şurada sanki bir gölge gördüm gibi" demiş...
Sağır atılmış;
-"O tıkırtıyı sanki ben de duydum" diye...
Topal ise;
-"Hadi kaçalım o zaman" diyerek koymuş son noktayı.
Fıkra bir anlamda, herkesin kendini düşündüğünü, olayları da kendisine göre yonttuğunu vurgulayan bir fıkra.
Gerçek hayatta da öyle değil mi?
Herkes, her olayı kendine göre yorumlayıp, kendine göre yontmuyor mu?
Şu Eskişehir'de olup bitenlere bir bakın...
Özellikle de eleştirilere...
Çoğunluğun Eskişehir'i düşünen bir hali var mı?
Yapılan eleştirilerde, sözde amaç Eskişehir'i korumak ama...
Arkasında mutlaka "kendini düşünme", olayları kendine yontma var.
İyiye "İyi", Güzele "Güzel" demek kesinlikle yok.
-"O yaptıysa kötü" yada "O yaptıysa iyi" var...
Kimse kimseye adaletli yaklaşmıyor.
Kimse kimseyi de terazide tartmıyor.
-"Şu iyi olmuş ama, keşke bu da iyi olsaydı" diyen çok az insan var.
Kısacası.
Lafa gelince bütün eleştiriler Eskişehir adına, Eskişehir'in menfaatine yapılıyor.
Ama bu sadece görünürde.
Arkasında çok daha başka şeyler var.
Birilerinin Eskişehir adına konuşarak, kendisini başka birine ispat etmesi gibi.
Birilerine şirin gözüküp, bu sayede hayal bile edemeyeceği koltuklara uzanma yolunu elde etme hayali yatıyor bunun arkasında.
O yüzden siz siz olun Eskişehir adına konuşanların...
Eskişehir'in menfaatini düşündüğünü söyleyenlerin bir de diğer yönlerini sorgulayın.
Bunu açıkça görebileceksiniz...
Hele hele o insanlar yukarıda da söylediğimiz gibi iyiye "İyi", güzele de "Güzel" diyemiyorlarsa...