
Gazi Özdemir
KÂBE, KUR'AN'A YÖNELİŞİN SEMBOLÜDÜR-2
Geçen haftaki yazımda Kâbe'ye yönelik kuruluşunu ve Hz. İbrahim ile tekrar başlatılan Allah'ın tek dininin eğitim okul binası olduğunu, fakat asırlar içinde bu özelliğinin kaybolduğunu ve Putperestler için Hac yerine dönüştüğünü açıklamıştım.
Hz. Muhammed Kur'an ve din kuralları demek olan kesin /muhkem hükümler ile toplumun sosyo-ekonomik yaşamına yönelik kuralların eğitimini başlangıçta farklı evlerde gizlice yapardı. Ayrıca bir eğitim dönemi de henüz belirlenmemişti ve her fırsatta toplanılırdı. Hac etme konusu da 3-4 ay süreli eski eğitimden sapmış ve sadece geleneksel Hac ritüellerini yapma, yani birkaç güne sınırlıydı ve İslâm'ın anlatıldığı Kur'an'ın farklı ülkelerde anlatılmasına yönelik bilgili insanlar yetiştirme gereği de henüz yoktu. Hz. Muhammed'e inananların sayısı arttıkça ve indirilen sure ve ayetler de biriktikçe "Allah'ın tek dini olan İslâm demek olan" Kur'an'daki bilgilerin Tevrat ve İncil'den daha gelişmiş ve farklı olmaları ile artık bu değişimi belirlemek üzere Kudüs'ten de farklı bir sembole ihtiyaç doğmuştu. Kur'an eğitimi de Hz. Muhammed'in nezaretinde 2-3 ay süreli yapılıyordu. İşte bu sembolün artık Kâbe olacağı Bakara-142 nci ayet ile bildirilmiştir (Bakara-142. İnsanlardan içleri fesat olanlar, sizlerin kıblenizi Kudüs'ten tekrar Kâbe'ye çevirmenize; "Yönelmiş oldukları kıbleden onları çe¬viren nedir acaba?" diye merak edip konuşuyorlar. Ey Peygamber! Onlara de ki: "Doğu da, batı da Allah'ındır. Allah, ancak istekli olanı itidal yoluna /sıratın müstakime /doğru olan orta yola iletir"). Rivayete göre hicretten 16 ay sonra ve Medine'deki Ben-i Harise Mescidinde bir namaz sırasında kıblenin Kudüs'ten Kâbe'ye yönlendirilmesi bildirilmiş ve namazın yarısında cemaat yönünü sembolik olarak bu yönüne değiştirmiştir. Bu nedenle de bu mescide ondan sonra Mescid-i Kıbleteyn - Çift kıbleli mescid denmiştir. Ancak bu yorum, hem dini şekilci görenlerin, hem de dinin Kur'an'da bildirilen ve Tevrat ile İncil'den farklı kesin hükümler içeren yeni yönlerini kavrayamayanların yüzeysel yorumları olmuş ve bugüne kadar değişmeden devam ettirilmiştir. Halbuki hem Yahudi ve Hıristiyanların ibadet ederken Kudüs'e yönelmeleri söz konusu değildi, hem de yukarıdaki ayette Namaz için yön belirlemeye ait bir ifade de bulunmamaktadır.
Kur'an ile Hz. Muhammed'e, Tevrat ve İncil'den farklı din kuralları bildirilmekte olduğuna ilk önce Casiye-18 nci ayet ile değinilmiş ve Peygamberin bu yönde kendini hazırlayıp alıştırması da istenmiştir (Casiye-18. Ya Muhammed! Şimdi de, Sana bir yöntem /şeriat /yol /kurallar bildiriyoruz. Sen bizim Sana vahyettiklerimize uy ve bildirmekte olduğumuz kesin hüküm olan gerçekleri bilmeyen kişilerin ar¬zularına uyup, daha öncekiler gibi farklılaşmalara /din temelli gruplaşmalara da sebep olma). Çünkü Hz. İbrahim'den itibaren görevlendirilen bütün Peygamberlerin hepsi oğlu İshak'ın soyundan olmuşlardı ve buna dayanarak da İsrailoğulları ayrıcalıklı bir toplum olmuş, Dinin temsilci ve örnek toplumu olarak da görevlendirilmişlerdi (Bakara-47. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi ve Allah ile yaptığınız anlaşmaya sadakatiniz ve bildirdiğim kesin hükümlere uygun olumlu amelleriniz nedeniyle bir zamanlar sizin gibi olmayan diğer insan gruplarından daha fazla önem vermiş olduğumu hep hatırlayın ve unutmayın). Bu nedenle de Hz. İsa'nın bildirmiş olduğu yeni Peygamberi kendi toplum ve ırklarından bekliyorlardı. Bakara-47 nci ayetten de anlaşılacağı gibi, İsrailoğullarının örnek topluluk görevi sonlandırılmış olmaktadır. Bu durum Bakara-143 ve Hac-78 nci ayet ile daha açıkça belirtilmiş ve örnek toplum olma görevinin artık Hz. Muhammed ve Kur'an'a iman eden topluma verilmiş olduğu vurgulanmıştır. Görülüyor ki, Kâbe'ye yönelmenin esas amacı, bu örnekliği kabul etme, bu yönde çaba gösterme ve böylece de insanların "Allah'ın son tek dini olan İslâm'a" iman etmelerini teşvik etme sorumluluğunda olmanın bir nevi ilan edilmesi ve içten benimsenmesi olmaktadır (Bakara-143. Ey içtenlikle iman etmiş olanlar! Sizleri açık fikirli, dürüst ve doğru yol olan orta yolu izleyen örnek bir toplum, elçiyi de aranızda bunları canlı bir uygulayıcı olarak, insanlar için örnek bir insan kıldık. Elçinin tebliğ ettiğine samimi olarak uyanlarla, inanmadıkları halde, inanmış gibi gözüküp iki yüzlü /münafık olanları ayırt et¬mek amacıyla, kıble olarak eskiden üzerinde olduğunuz Kâbe'ye yönelttik. Bu değişim, Allah'ın hidayete /doğru yola yönelmiş kimseden başkasına elbette çok ağır gelir ve imanı da zayıf ise çabucak caymasına sebep olur. Şuna emin olun ki Allah, bu olayda göstermiş olduğunuz iman sağlamlığını mutlaka göz önünde bulunduracaktır. Çünkü Allah, hak eden insanlara çok şefkatli /Rauf ve sevgisi ile merhameti oldukça bol olandır /Rahim'dir. Hac-78. Ey iman edenler! Ayrıca tek Allah'a iman etme ve kesin hüküm olan buyruklarına uyma uğrunda, diğer insanlara da uyarıda bulunmak üzere gereken çaba ve mücadele etmeyi /cihad göstermeyi de mutlaka ihmal etmeyin. Çünkü Allah, sizi bunu yapmanız için seçmiş bulunmaktadır. Sizin bu görevin altından kalkacağınıza güveniyor ve dini olan İslam'a sahiplenmenizi bekliyor. Zaten size dini kurallarla ilgili hiçbir zorluk oluşturulmamıştır. Babanız İbrahim'in ümmeti /soyu da sizin gibi seçilmiş bir milletti. Allah, gerek size ve gerekse önceki tek ilah olarak Allah'a ve bildirdiklerine inanmış ümmetlere Müslüman ismini vermiştir. Bu nedenle de en son indirdiğimiz vahiy kitabı olan Kur'an ile de Peygamber sizi uyaracak ve kıyamet günü O'na uyup Müslüman olduğunuza şahitlik edecek, sizler de bütün insanları uyarıp Müslüman oluşlarına şahitlik edeceksiniz. İşte bu nedenle ve onlara örnek olmak üzere, salâtı (sosyal yardımlaşma, dayanışma faaliyetlerinizi) ika¬me edin ve zekâtı ve infakı hakkıyla uygulamayı da ihmal etmeyin).
İşte kendilerinden olmaması nedeniyle de özellikle Yahudiler Hz. Muhammed'i ve Kur'an'da bildirilen gerçekleri şiddetle reddediyorlardı (Bakara-90. Bu insanlar, Allah'ın, kullarından uygun gördüğünü /Muhammed'i peygamber olarak atayınca, kendi ırklarından olmadığı ve onu kıskandıkları için Kur'an'ı inkâr ettiler ve O'na karşı tavır aldılar. Bu yüzden fela¬ket üstüne felakete uğradılar ve böyleleri için ayrıca Ahrette perişan edici bir azap da söz konusudur).
Hz. Muhammed'e ve Kur'an'a iman etmiş toplumun örnek olabilmek için, Kur'an'da bildirilen ve 400'ün üzerinde belirleyip kitap halinde toplamış olduğum ve her biri birer ibadet demek olan kesin hükümleri öğrenmesi, benimsemesi ve bunlara göre yaşamak şarttır. İşte Ondört asırdır insanlarımız bunları öğrenmesin diye "İslâm'ın şartı 5'tir" denilip ahlâkî kurallardan uzak tutulma yanında Kur'an'ın ana dilde okunması da engellenmiş ve sadece duygusal etkileyici bir kitap oluşa hapsedilmiştir. Atatürk'ün ön ayak olması ile Kur'an Türkçe'ye tercüme edilmiş ve bir yönü ile önü açılmıştır. Kâbe de Hz. Muhammed ve Kur'an'a iman edişin sembolü yerine, haritadaki yönüne yönelme şeklinde bir şekilciliğe ve arayış telaşına şartlandırılmıştır.
NOT: 1. İKİ MART 2016 tarihinde 2 haftada bir Çarşamba günleri saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "DİN-BEYİN ve KUR'AN SOHBETLERİ"ne İnşallah devam edeceğim.