4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

KADIN VE TOPLUM

Son yıllarda, günümüzün modern yaşamı ve ekonomik şartları ve sorunlar, kadınların da iş hayatında ve sivil toplum örgütlerinde, yer almasına olanak sağladı. Ancak hizmet sektöründe ve sivil toplum örgütlerinde, erkek egemen politik ve stratejik yapının var olması, sebebiyle, zorluklar da yaşıyorlar.
Ayrıca kadınların, çalıştıkları ve bulundukları ortamlarda, sıklıkla karşılaştıkları stres kaynakları; cinsiyet ayrımı, şiddet, cinsel taciz, kıyafet kısıtlamaları, aile yaşamında ki sorumluluklar ile iş yaşamının getirdiği sorunlarla da mücadele ediyorlar.
Kadınların, hizmet sektöründe ve sivil toplum örgütlerinde göreve alması, saygınlığına, ekonomik özgürlüğüne, özgüvenine katkı sağlarken, bir diğer yandan, geleneksel değerlere dayalı tutumların sürdürülmesi de kadın için, çeşitli sorunları beraberinde getirebiliyor.
Toplumdaki, tüm engellere rağmen, kendisine eve hapsetmek istemeyen kadınlar, iş hayatının kendisine sunduğu, ekonomik özgürlük ve sosyal çevre, sayesinde, kendine güven ve kişiliğinin, gelişmesi yanında, toplumsal statüsünü de yükseltiyor.
Bugün Türk kadını, oldukça donanımlı, hazırlıklı; bilinçli ve kadın olarak her göreve taliptir. Yaşadıklarını ve yaşananları sorgulayarak ve bunlardan ders çıkartarak, üst düzey görevler taliptirler. Elbette kadınların, erkek egemen bir dünyada, bunu başarmaları çok zordur. Ancak kadınlar içgüdüsüyle birleşince, başarıyı beraberinde, taşıyacak güce erişiyorlar
Ancak Türk insanı, erkek ve kadın birlikte, her alanda başarılı olacağına inanmak zorundadır. Nitekim Atatürk, " Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı, topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!" demiştir.
Türk kadını, yalnız tarlada değil, her alanda olduğu gibi, Kurtuluş savaşında da önemli görevler üstlendi. Nitekim İzmir'in işgalinin ardından, İstanbul'da düzenlenen mitinglerde konuşma yapanlar arasında bulunan, Halide Edip, Nakiye Elgün, Müfide Ferit Tek ve onları destekleyen, binlerce Türk kadını, Kurtuluş savaşında, erkeklerin yanında mücadeleye hazır olduğunu, tüm dünyaya duyurmuştu.
Kadınlar, aile ve toplum arasında, bir köprü görevini görür. Kadınların, toplumlarda yerine getirdiği görevleri itibariyle, sosyal sistemin işleyişine katkısı büyüktür. Nitekim Atatürk'. "Daha esenlikle, daha dürüst olarak yürüteceğimiz yol vardır. Bu yol, Türk kadınını çalışmamıza ortak yapmak, ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekleyicisi yapmak yoludur." demişti.
Türk kadını, her aldan örgütlenmelidir.. Çünkü çağımızda, toplumların ve kişi/kişilerin, sorunlarının çözümü, bünyelerindeki sivil toplum örgütleri ile eşdeğerdir. Bu bilinçte olan Türk kadını, her alanda örgütleniyor. Örgütlendikleri alanlarda da başarılı performans sergiliyorlar.
Eskişehir Toplum ve Sanat Derneği Başkanı Sayın Nihal Elersu BAĞCI ve Sayın Tülay Üçyıldız ALPAN, bu kadınlarımızdan ikisidir. Kendileri ile yaptığımız, görüşme de TOPLUM", "SANAT" " ve " "ÖRGÜTLENME" üzerinde, sohbet etme fırsatı bulduk.
Kurdukları dernek sayesinde, topluma, sanat ve sosyal yönden, her türlü desteği verme gayreti içindeler. Medyayı ve sanat ile ilgili gelişmeleri, yakından takip ederek, topluma, bilgi akışını sağlıyor ve arşivini oluşturuyorlar.
Elbette başarılı olmak, insanın sadece kişisel yetenekleriyle, bu işe yatkınlığı ile ilgili değildir. Sayın BAĞCI ve Sayın ALPAN, bu gerçeği çok iyi biliyorlar. Bu nedenle de icraatlarını, sürekli değerlendiriyor ve sorguluyorlar.
Dikkat ettik; teknik konularda, cümlelerini özenle kurdular. Her konu hakkında, oldukça da donanımlı, hazırlıklı ve bilinçliler. Toplum ve Sanat Derneği' nin, amaçlarını gerçekleştirmek için de kuralları, eksiksiz uyguluyorlar.
Toplumla ilişkilerde, olmazsa olmaz unsur olan, açıklık, topum değerleri, takım ruhu, ortak payda gibi kavramlarını,ön planda tutuyorlar. Ayrıca bu ilkelerde, kullanılan dilin anlaşılır olması, derneğin tanıtılması açısından, önemli olduğunun da bilincindedirler.
Sayın BAĞCI ve Sayın ALPAN, bulundukları ortamı ve durumu, tam anlamıyla analiz etmeye yatkındırlar. Kişilerin ufuklarını açan, doğru yöne sevk eden ve soruna değil çözümüne odaklanan, yapıları vardır Bulunduğu ortamdaki insanlarla, çabucak kaynaşırlar. Kişileri dinlemeyi ve anlamayı bilirler ve kendilerini açık ve kolay anlaşır bir şekilde ifade ederler. Risk almaktan korkmazlar. El ele vererek başarısızlıkların üstesinden gelirler.
Toplum ve sanat üzerinde, sürekli fikir ürettiler. Toplumla ilişkilerde, önce düşün, sonra konuş" kuralını alışkanlık halin getirmişler. Dernek çalışmalarını, değişik unsurlardan yaralanarak, en iyi şekilde anlattılar. Söyleşideki, performansı ile de Türk kadınının, kedisini verilen görevleri, en iyi şekilde yapabileceklerini de kanıtladılar.
Sayın BAĞCI ve Sayın ALPAN, ne aşırı hırs sahibidirler, ne de hayatı oluruna bırakırlar. Kendi hayatlarına hükmedecek kadar iddialı ve hedeflerine odaklanacak kadar da hırslı gördük.
Kutluyoruz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi