KADINA ŞİDDETE KARŞI ÖNERİLERİM-2

Geçen hafta Kadına şiddete karşı önerilerim" in ilk altısına değinmiştim. Kaldığım yerden devam edeyim:
VII. Şiddet cezaları ağırlaştırılmalı, öldürene, ağırlaştırılmış müebbet hapis verilmeli ve bu ceza kesinlikle af dışı tutulmalıdır. Maide-32 nci ayette belirtildiği üzere "Bir insan öldüren, bütün insanları öldürmüş, kim de bir canı kurtarmışsa, bütün insanları kurtarmış gibidir". İnsan canı bu kadar önemli olduğuna göre, Bakara-178 nci ayette belirtildiği gibi, kasten öldürme de olsa, kısas uygulamasına dayanarak katilin öldürülmesi hemen istenmemekte ve ölenin varislerine fidye ödenmesi önerilmektedir. (Bakara-178. Ey iman edenler! Masumları kasıtlı olarak öldürmede size adalet üzere karşılık vermek /kısas müsaadesi verildi. Özgür kişiye karşı özgür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın. Ama öldüren, öldürülenin varsa kardeşi veya en yakınları tarafından ba¬ğışlanırsa, uygun görülen diyeti de güzelce ödemesi gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bu açıklamalara rağmen, her kim sınırı aşar ve onlara uymazsa onu acı bir azap beklemektedir). Ayetteki ailenin diyet alması önerisi, o zamanki Arap toplumunda devlet, kanunlar ve hapishane uygulamaları olmadığından yapılmıştır. Daha sonra ise devlet ve kanunlar başladığından, Kur'an'ın ruhuna en uygun ceza bir nevi öldürme demek de olan, afsız müebbet ceza olmaktadır. Çünkü gerek idam cezası, gerekse kan davası, öldürmede tek yetkin olan Allah'ın yerine uygulama olmaktadır. Kaldı ki, öldürmeli uygulamada hata yapma, bir suçsuzu öldürme riski de söz konusudur. Kesinlikle af olmayacağından, hiç kurtulma şansının olmayacağı müebbet hapis uygulamasının mutlaka caydırıcı etkisi olacak ve birçok kadının öldürülmesini de engelleyecektir. Çünkü şu andaki af beklentisinin, erkeklerin eşlerini öldürmelerinde teşvik edici bir etkisinin olduğunu düşünüyorum.
VIII. Toplum önderleri konuşma ve davranışlarına dikkat etmeli ve örnek olmalıdırlar. Son yıllarda toplumu etkileyecek konumda olanların, özellikle kadınların konumuna yönelik ve Kur'an'a uymayan söylemleri maalesef yoğunlaşmış durumda. Ve bu yoğunlaşma ile paralel, kadın cinayetleri, taciz, tecavüz ve şiddetinde de artış kaçınılmaz olmuştur.
IX. Medyanın (Basın, Radyo ve TV) sık sık eğitici program, panel ve skeçlere önem vermesi sağlanmalı, bu amaçla da kanun ve yönetmelikler hazırlanmalıdır.
X. Müzik ve tiyatrodan yararlanılmalı ve kadının erkek ile eşit haklara sahip olduğu işlenmelidir. Bu arada, şarkı ve türkülerde olumsuz ve kadına şiddeti çağrıştırıcı ifadeler varsa ayıklanmalıdır.
XI. Kur'an'da bulunan ve asırların ezberini bozan gerçekler konusunda özellikle DİYANETE BAĞLI CAMİ GÖREVLİLERİ mutlaka eğitilmelidir.
XII. Camilerde hutbeler sık sık bu konulara yoğunlaştırılmalı ve kadına ayrıcalık tanıyan özellikle Tekviyr-7-10 ve Lokman-14 ncü ayetler sık sık ve döne döne tekrarlanarak, bıkmadan halka anlatılmalıdır. Örneğin;
a) Tekviyr-7-10 ncu ayetler geçen haftaki yazımda verilmiş olup, bu ayetler ile mahşerde erkeklerin ilk önce kadınları bir türlü diri diri gömmek demek olan onların yaşam haklarını gasp etmek, horlamak, erkeğe mahkum olarak görmek, kaba kuvvet uygulamak, okutmayıp cahil bırakmak, çalıştırmamak, köle gibi eve kapatmak ve duygularına değer vermeden sadece cinsel obje olarak küçümsemek suçlarından sorgulanıp hesaba çekileceklerine değinilmiş ve erkeklerin bu yönde dikkat etmeleri istenmiştir.
b) Lokman-14 ncü ayette verilen yaşam fırsatı ve nimetler için şükretmenin önce Allah'a, sonra kadın olarak Anneye, daha sonra da Babaya yapılması istenmekte ve Anneye Allah'tan sonra yer verilmektedir (Lokman-14. Biz insana ebeveynleri olan annesine ve babasına güzel davranmasını öğüt-ledik. Özellikle annesi onu büyük bir güçlükle taşımıştır. İki yıl kadar da süt emzirmiştir. Onun için önce Allah olarak Bana, sonra anne ve babana teşekkür etmelisin /şükretmelisin diye öğütledik. Şunu da iyice bilin ki, dönüşünüz sonunda hesap vermek üzere huzuruma olacaktır).
XIII. ERKEKLİK TANIMININ:
a) İnsanları kadın-erkek ayırımı ile değil de "İNSAN ÜST KİMLİĞİ" ile ve eşit haklara sahip olarak görmek olduğu,
b) Herkese ve özellikle kadına şefkatli – koruyucu davranmak, üzmemek olduğu,
c) Özellikle kadına karşı kaba güç gösterisi olmadığı, kaba gücün kadını ve aileyi koruma sırasında başvurulacak bir farklılık olduğu,
d) Centilmenlik, kibarlık, saygılılık olduğu,
e) İradesine, dolayısıyla da nefsine, namusuna, cinselliğine hakim olmak, güçlü iradeli olmak demek olduğu,
f) Kul hakkı yememek, hak gaspı yapmamak ve böylesi bir helal lokma sağlamak olduğu,
g) Toplumda sayılan ve sevilen bir kişi olabilmek olduğu her şart ve yer kullanılarak, yine sık sık, bıkmadan ve döne döne halka anlatılmalıdır.
Tabi, esasında konu 2 köşe yazısında anlatılacak ve sığdırılacak darlıkta bir konu değil. Kur'an'ın kadını koruduğuna ilişkin ayetler ışığında ve daha geniş bir şekilde tartışmak gerekir diye düşünüyorum.
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NÖVAK Vakfının "SON DAVET KUR'AN (Kısa tefsirli tercümesi)" ve "İSLÂM'IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL" kitaplarında bulabilirsiniz.
NOT-2: 25 Mart 2015 Çarşamba günü saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "KUR'AN SOHBETLERİ"ne inşallah devam edeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gazi Özdemir Arşivi