
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KADINLAR GÜNÜ!
Bugün kadınlar günü. Her yıl 8 Mart günü Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanır. Bu gün dünyada ve ülkemizde, kadınlar için konferans, gösteri ve eğlence gibi çeşitli etkinlikler düzenlenir, kadınlar arası dayanışma ve kadınların toplumdan beklentileri vurgulanır.
Kadınlar asırladır, köleleştirilmiş, sömürülmüş ve hemen her toplumda, romantik hayalleriyle genç kızlık günlerini çabucak geride bırakmak zorunda bırakılmışlardır. Son aylarda ülkemizdeki kadın cinayetleri, kadının ne kadar zor şartlar altında yaşama mücadelesi verdiklerinin de bir göstergesidir. Oysa Stuart Mill "Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın. "demiştir.
Türk toplumunda, kadın erkek konumu eşitti. Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un, ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca, "Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir nedendi. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan, tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı. Bugün Türk kadının, her alanda olduğu gibi, siyasi alanda da, tarihteki bu konumdan çok uzaktır.
Aslında Türk kadını, siyasi haklarını, Batılı ülke kadınlarından çok kolay elde etti. Atatürk, kadına, 3. Nisan 1930' da, belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934'te milletvekili seçme ve seçilme hakkını verdi. 1935'teki ilk seçimlerde, TBMM' ye 18 kadın girdi. Ancak alınan bu haklar, arzu edilen boyutta siyasi platforma yansımadı.
Türk kadını, artık kendine ve diğer kadınlara güvenmelidir. Çünkü Türk kadının, ne Batılı, ne de doğulu hemcinslerinde farkı yoktur. Kadınlar, iş yaşamının, her kademesinde aktif olarak çalışıyorlar. Pek çoğu da başarılı kariyer çizgisine sahiptir. İlginç olanı Türk toplumunda, bu kadar kadın çalışmasına rağmen tepe yönetimlerde, çok az sayıda kadın olmasıdır. Görülen o ki kadınlar, birbirine sahip çıkarsa, her alanda olduğu gibi siyasi platformda da arzu etikleri yerlere mutlaka gelecekleridir.
Kadınlar başarılı olmak için, erkeklerin kurallarına göre oynamak veya 'erkek gibi kadın' olmak gerekmediğini de biliyorlar. Bugünün başarılı kadınları, kendisi gibi olmaya karar veriyor. Başkalarının kuralları ile değil, kendi kuralları ile de sahneye çıkıyorlar.
Türk kadını, her aldan görev almalıdır. Çünkü Türk kadını oldukça donanımlı, hazırlıklı; bilinçli ve kadın olarak her göreve taliptir. Yaşadıklarını ve yaşananları sorgulayarak ve bunlardan ders çıkartarak, kendi çocuklarının da bu bilinçte yetiştirerek, üst düzey görevler taliptirler. Elbette erkek egemen bir dünyada, bunu başarmaları çok zordur.
Ancak erkekler, kadınlarla birlikte başaracaklarına da inanmak zorundadırlar.
Eskişehir' de, kadınlarla ilgili gelişmeler umut vericidir. TÜRKONFED 11. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi'nde, Sayın Prof. Dr. BÜYÜKERŞEN, Norveç'te 2008'den itibaren özel şirketlerde ve İspanya'da, kamuda yüzde 40 kadın yönetici kotası getirildiğini söyledi. Ve "Ben 40 yıllık bir bürokrat olarak, birçok kadın yöneticiyle çalıştım. Gerçekten erkeklerden çok farklı nitelikleri var. Bir kere çok dakikler, çok titizler ve altlarında çalışan insanlardan da aynı hassasiyeti bekliyorlar. Şu an Büyükşehir Belediyemizde 25 kadın üst yönetici var. Genel Sekreterimiz kadın, daha birçok üst makamda kadın çalışma arkadaşım var. Son derece memnunum." sözleri, hala hafızamızda.
Sayın Dr. ATAÇ' ın, Tepebaşı Belediyesi' nde, de tekrar görev alması ile birlikte, küçümsenmeyecek kadar kadın yönetici görev aldı. Bu durum, diğer belediyelerle ve kurum/kuruluşlara, örnek olur mu bilinmez ama bu başarı tamamen, Belediye Başkanı Sayın Dt. ATAÇ' a aittir.
Kadınlar, bugün kendilerine reva görülen tabloya layık değillerdir. Nitekim Atatürk "Zaman ilerledikçe, İLİM geliştikçe, MEDENİYET dev adımlarıyla yürüdükçe; hayatın, asrın bugünkü gereklerine göre EVLAT YETİŞTİRME' nin güçlüklerini biliyoruz. Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Gerekli özellikleri taşıyan evlatlar yetiştirmek, pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple KADINLARIMIZ, HATTA ERKEKLERDEN DAHA ÇOK AYDIN, daha çok FEYİZLİ, daha fazla BİLGİN OLMAYA MECBURDURLAR." demiştir.
Demokratik hukuk devleti, insan haklarına gösterilen saygının temelinde, eğitimde, sağlıkta, ekonomik ve sosyal yaşamda, erkek ve kadın arasındaki eşitliği de hedeflemektedir. Kadınlara, eşitsin demekle, eşit olunmadığı bugün apaçık ortadadır. Kadın-erkek eşitliği konusunda yerleşik anlayış değişmediği sürece, uygulamaları adil ve gerçekçi olamaz. Bu da, ancak eğitimle olacaktır.
Kadınlar günü kutlu olsun...