
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KADINLAR GÜNÜ
Bugün, tüm dünyada kadınlar günü. Osmangazi Üniversitesi, Kadın Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ESKAM) tarafından 0608 Mart 2012 tarihlerinde Kongre ve Kültür merkezinde 1. KADIN ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU sayesinde Eskişehir'de, Kadınlar Gününün, daha anlamlı bir biçimde kutlanıyor.
Tüm dünyada, her yıl Kadınlar Günü, 8 Mart 1857 tarihinde NEW YORK' da, bir tekstil fabrikasında yapılan grevde polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi de hatırlanır.
Bu felaket, 26-27 Ağustos 1910 tarihimde Kopenhag kentinde yapılan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına, 8 Mart'ın " (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
Ülkemizde, Kadınlar Günü, ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda kutlamalar, kapalı mekânlardan sokaklara taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında, "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından, "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya devam ediliyor.
Aslında Türk toplumu, asırlar evvel kadına hak ettiği yeri vermişti. Türk toplumunda, kadın erkek konumu eşitti. Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un, ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca, "Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir nedendi. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan, tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı. Bugün Türk kadının, her alanda olduğu gibi, siyasi alanda da, tarihteki bu konumdan çok uzaktır.
Türk kadını, siyasal haklarını batılı ülke kadınlarından çok daha kolay elde etti. Atatürk, kadına 3. Nisan 1930' da, belediye seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934'te milletvekili seçme ve seçilme hakkını verdi. 1935'teki ilk seçimlerde, TBMM' ye 18 kadın girdi. Ancak çok partili dönemde, arzu edilen boyutta siyasi platforma yansımadı.
Türk kadını, her aldan görev almalıdır. Çünkü Türk kadını oldukça donanımlı, hazırlıklı; bilinçli ve kadın olarak her göreve taliptir. Yaşadıklarını ve yaşananları sorgulayarak ve bunlardan ders çıkartarak, kendi çocuklarının da bu bilinçte yetiştirerek, üst düzey görevler taliptirler. Yeter ki ona hak ettiği imkân ve olanak sağlansın.
Ülkemizin her yerinde, kadınlarımız zor durumdadır. Özellikle de kadına şiddet en önemli sorun olarak ülke gündemindedir. Nitekim Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün 2008'de yapmış olduğu araştırmaya göre, ülkemizde, her 10 kadından 4'ü şiddet görmektedir. Kırsal kesimlerde, bu oran 5'e kadar yükselmektedir. Ülkemizde şiddete uğrayanların sayısı yaklaşık 18 milyondur.
Türkiye, kadına yönelik şiddet, son günlerde gündemden düşmüyor. Nitekim
İçişleri Bakanlığı Emniyet ve Jandarma teşkilâtlarının istatistikî verilerine göre 21.268 kadın aile efradına kötü muamele, gördü. 10.148 kadın kaçırma, 3.800 kadın müstehcen hareket, 3.366 kadın ırza geçme, 1803 kadın evlenme vaadiyle aldatılarak kızlık bozma, 1.371 kadın fuhşa teşvik suçlarından kayıtlara geçmiştir.
Dünyada da tablo, ülkemizden farklı değildir.
Dünyada, en az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış, ya da hayatı boyunca başka türlü suiistimal edilmiştir. Genellikle, suiistimal eden kişi aileden bir üye, ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun, kadınlara karşı en yaygın suiistimal şeklidir.
Dünyada fuhşa zorlanan, ya da bunun için satılan kadınların sayısı, yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden, elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır. Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.
Dünya ve ülkemizde, kadın sorunlarının çözümünde, hiç şüphesiz kadınların da sorumluluğu var. Çünkü. Demokratik ülkelerde, sorunların çözümü, seçmenin elindedir. Hal böyle olunca da, kadınlar, sorunlarını çözecek partileri ve seçimlerde kadın adayları tercih etse, sorunlarını çözmede ciddi mesafe alırlar. Ayrıca HAK VERİLMEZ ALINIR.
Kadınlar günü kutlu olsun...