
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KADINLAR İŞ HAYATINDA BAŞARILI
Tarihte, Türkler' de, kadın erkek konumu eşitti. Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un, ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca, "Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir nedendi. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan, tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı.
Türk kadını, zamanla bu konumunu kaybetti. Erkek egemen bir dünyada yaşamaya başladı. Kadınlar hiç bir mesleğe giremezler, ev işleriyle uğraşırlardı. Eve kapatılan, toplum hayatına katılmasına izin verilmeyen, cahil bırakılan, cahil bırakılan Türk kadını, üzücü ve ezici hayatını devrime kadar yaşadı.
Atatürk'ün girişimiyle, kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yaptı. 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme haklarına sahip oldu. Türk kadını, o yıllarda Avrupa devletlerinin çoğundaki kadınlardan, daha ileri haklar elde etti ve çok geçmeden toplumda erkeklerin çalıştığı, her alanda yerini aldı.
Günümüz çalışan kadını; ev, eş, çocuk ve işten oluşan vardiyalı bir işçidir. Çalışan kadınlar, bu yükün ağırlığı altında yorgun ve mutsuzdur. İş güvencesi ve işsizlik sigortasının yokluğu, çalışma koşullarını daha da ağırlaştırmaktadır. Günümüz kadınları, sosyal ve ekonomik alanda etkin işlevler yüklenmek istiyorlar. Bunun sonucu olarak kadınların, sosyal ve ekonomik yaşamda, aldıkları rol gittikçe önem kazanmaktadır. Kadınlar iş dünyasına artan oranlarda katılmaktadırlar.
Bugün ise kadınlar başarılı olmak için, erkeklerin kurallarına göre oynamak veya 'erkek gibi kadın' olmak gerekmediğini de biliyorlar. Artık başarılı kadınları, kendisi gibi olmaya karar veriyor. Başkalarının kuralları ile değil, kendi kuralları ile de sahneye çıkıyorlar.
Ayrıca Türk kadının, ne Batılı, ne de doğulu hemcinslerinde farkı yoktur. Kadınlar, iş yaşamının, her kademesinde aktif olarak çalışıyorlar. Pek çoğu da başarılı kariyer çizgisine sahiptir. İlginç olanı Türk toplumunda, bu kadar kadın çalışmasına rağmen tepe yönetimlerde, çok az sayıda kadın olmasıdır.
Çağımızda, Türk kadını, her alanda görev alıyor. Çünkü Türk kadını oldukça donanımlı, hazırlıklı; bilinçli ve kadın olarak her göreve taliptir. Yaşadıklarını ve yaşananları sorgulayarak ve bunlardan ders çıkartarak, kendi çocuklarının da bu bilinçte yetiştirerek, üst düzey görevler taliptirler.
Eskişehir'de, her sektör başarılı kadınlar var. Kentteki Kurum ve kuruluşlardaki başarılı çalışmaları ile dikkat çekiyorlar. Sağlık Literatürün de başarı, hekim, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarının, bir ekip ruhu içinde hizmet vermesi ile de orantılıdır. . İlimizde kadın personele öncelik tanıyan kuruluşlar var. Kadın "" in, sağlık sektöründe müstesna bir yeri var.
Hastanelerdeki bayan doktor, hemşire ve diğer personelin başarılı ve verimli çalışmalarına tanık oluyoruz. Bu kuruluşlarımızdan biri de Eskişehir Acıbadem Hastanesi'dir. Bünyesinde görev yapan DOKTOR, "HEMŞİRELER ve "PERSONEL' in, %65'i, kadınlardan oluşuyor. Hepsi de görevlerinde, başarılı performans sergiliyorlar.
Bu doktorlarımızdan biri de, Acıbadem Hastanesinde görevli Göğüs Hastalıkları Uzmanı Sayın Dr. Neslihan TARAKÇI' dır. Genç ve işinin ehli bir doktor. Hasta ve yakınlarının, sevinçleri ve üzüntülerini paylaşır. Karşısındakinin duygularını, kendi içinde hisseder. Hastaların, sorunlarına, çözüm üretmeye çalışır.
Kendisini, yakınlarımın rahatsızlığı nedeniyle tanıdık. Güler yüzü ile hasta ve hasta yakınları arasında olumlu atmosfer oluşturması, kendisi ile hasta ve yakınları arasında, sevgi bağları oluşturuyor. Özellikle de içten gülümsemesi ve hasta ile yakınları diyalogu, güven hislerinin oluşmasını sağlıyor. Bu tavrı ile de hasta ve yakınlarının, bilinçaltındaki, gereksiz korkuların oluşmasının da önüne geçiyor.
Sayın Dr. TARAKÇI için, hekimlik, bir yaşam biçimidir. Tanı teşhis ve tedavi de, hastalarının, BİYO-PSİKO- SOSYAL yönden, en iyi şekilde değerlendiriyor. Örf adet ve geleneklere göre, hastalarına hitap ediyor, hasta ve hasta yakınlarının memnuniyetini, ön planda tutuyor.
Kutluyoruz...