
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KADINLAR VE GELENEKSEL TÜRK EBRU SANATI
Tarihte, Türklerde toplum içinde kadınla, erkeğin konumu eşitti. Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca,"Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak o emre boyun eğmemek için geçerli bir neden ."Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı.
Ancak günümüzde, kadınlarımızın durumu çok farklıdır. Aynı konuma sahip olduklarını söylemek biraz zordur. Ancak ülkemizde, azda olsa kadınlar, başarılı olmak için erkeklerin kurallarına göre oynamak, ya da erkek gibi kadın olmak gerekmediği çok iyi biliyorlar. Batılı ve doğulu hemcinslerinden de, hiç hiçbir farkı yok. Kadınlar, iş yaşamının her kademesinde aktif olarak çalışıyorlar. Pek çoğu da başarılı kariyer çizgisine sahiptir.
Eskişehir'de, TEKAM tarafından yapılan araştırmada da, Eskişehirli kadınların İş bulma konusunda ümitsiz oldukları ortaya çıktı. Ancak her türlü olumsuzluğa rağmen, azda olsa Türkiye'de ve Eskişehir'de, her alanda başarılı olan kadınlarımız var. Bu kadınlarımızdan biri de, Ebru sanatçısı Didem Üstün'dür. Salı günü Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'ndeki açmış olduğu sergiyi gezdik ve çalışmaları ile ilgili olarak da kısa bir sohbet ettik. Geleneksel Türk Sanatlarından Ebru, yoğunlaştırılmış üzerine toprak ve toz boyalarla resim yapma sanatıdır. Koyulaştırıcı bir madde ile kıvamı arttırılmış suyun üzerine, içine öd katılmış, suda erimeyen boyaların serpilmesi ve su yüzeyinde meydana gelen şekillerin bir kâğıda geçirilmesiyle yapılır. Tarzı kadim (eski tarz) battal ebrusu, tarama ebrusu (gelgit ebrusu) , şal örneği, bülbülyuvası, somaki ebrusu, taraklı ebru (geniş taraklı ebru, ince taraklı ebru), hafif ebru, serpmeli ebru, kumlu ebru, kılçıklı ebru, hatip ebrusu ebrunun çeşitlerindendir.
Ebru sanatının, ne zaman ve hangi ülkede ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte bu sanatın doğu ülkelerine özgü bir süsleme sanatı olduğu kesindir. Bazı kaynaklara göre de ebru Türkistan'daki Buhara kentinde doğmuş ve İran yoluyla Osmanlılar 'a geçmiştir. Batıda ebru "Türk Kâğıdı" diye adlandırılır. Birçok eski eserde süsleme amacıyla kullanılan ebru, geleneksel el sanatlarımızdan olmasına rağmen, yakın zamana kadar unutulma tehlikesi ile karşı karşıyaydı. Dünya çapında çeşitli milletler tarafından sahiplenmeye başlanmış, bazı ülkelerde ebru yapımı sırasında kullanılan malzemeleri üreten firmalar boy göstermişti.
Sayın Üstün, bu sanatına karşı büyük ilgi duyan ve ata yadigârı sanata sahip çıkan ender insanlarımızdan biridir. Sanatı yapmaktan büyük haz da alıyor. Ona göre, Ebru bir düştür, bir özlemdir. Ona bakan her gözde, yeni anlamlar kazanan bir akıştır. Mekanikleşen bir dünyada, estetik yönü ağır basan sanatlar insanlara huzur veriyor. Ebru insana terapi yapıyor.
Eserlerine dikkatli baktığınızda, kırmızı, sarı, lacivert ve mavi renklerin tonları ile ebru'nun daha doğrusu ebri' nin şekillendiğini görürsünüz Ebru sanatı ile ilgili pek çok eser yapmış ve pek çok kerede bu eserleri sergilemiştir. Ebru sanatının, her çeşidini eserlerine yansıtmış, hemen her konuya da eserlerinde yer vermiş. .
Sayın Üstün, ebrunun, unutulmuşluktan çok popüler bir sanat dalına terfi etmiş olmasını çok önemli buluyor. Belediyelerin, verdiği ücretsiz kursların ilgiyi daha da artırdığını belirterek, daha önce hayal edilemeyecek seviyede 'geleneğe dönüş' olduğunun altını çiziyor. Hatta kendisinin de, bu alan pek çok kurs açtığını ve arzu eden herkese de kurs verebileceğini söyledi. Sayın Üstün, amatör ruhla çalışan ebru sanatına gönül veren ve her türlü fedakârlığı gösteren bir sanatçımız. Tüm zorluklara rağmen de sanatını başarıyla sürdürüyor. İsteriz ki aynı fedakârlıkları, sanatçılara karşı toplum, özellikle de ilgiller göstersin.
Neden bilinmez, son yıllarda sanata ve sanatçıya karşı ilgi, istenen düzeyde değildir. Tablo bu olunca da, sanat erozyona uğrarken, sanatçı olmak isteyen insanlarımızda, çok arzu etmelerine rağmen, bu alandan uzaklaşıyorlar.
Oysa Büyük Önder Atatürk, " Efendiler! Bakan, Başbakan, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz... Ancak sanatçı olamazsınız!" demiştir.
Sayın Didem Üstün' ü, kutluyoruz.